[1]

48K 2K 726
                                    

Bölüm Şarkısı; Sezen Aksu - Begonvil

~1. Bölüm~

Her çocuk doğarken bir çok çocuk gibi şanslı doğmuyor. Kimisi doğum sırasında annesini kaybediyor, kimisi de istenmeyen çocuk olarak dünyaya geliyordular. Belki bende buradaki bir çok çocuk gibi istenmeyen biriydim.

Ailem yoktu evet, ama Ege vardı. Koca yurtta tek arkadaşım oydu. Fazlasıyla utangaç olduğum için kimse benimle oynamıyordu. Bir tek yanımda Ege vardı, o da beni bırakıp diğerlerinin yanına gitmediği için pek fazla arkadaşı yoktu. Öğretmenlerimiz bize hep ayrılmaz ikili derdi. Hoşuma da giderdi böyle demeleri. Çünkü öyleydi, ayrılmıyorduk hiç.

"Yapbozun bir parçası eksik," dedi Ege kutusunun içine bakarken. Oflayarak kollarını göğsünde birleştirdi. "Sinirlenme bulurum ben şimdi." yapboz parçasını bulmak için ayağı kalktığımda Ege oturduğum yerden yapbozun parçasını alıp yerine yerleştirirken. "Üzerine oturmuşsun parçanın Deniz," dedi. İkimizde gülmeye başladık.

Ege; sinirli, haylaz ve inatçı bir yapıya sahipti. Dokuz yaşında olmasına rağmen yakışıklı ve kız çocukların bir numaralı erkeğiydi. Ben ise; sakin, utangaç ve alttan alan biriydim.

Biz yapbozu toplarken Duygu abla yanımıza gelip diz çöktü. "Çocuklar oyununuzu bölüyorum ama Ege'yi almam gerekiyor." Ege ile ikimiz de sorarcasına baktık duygu ablaya. "Müdüre hanım çağırıyor canım." Ege başını sallayıp ayaklandı "Ben geliyorum hemen," dedi. Tamam diyip onların odadan çıkmasını izledim. Onlar çıktıktan sonra yerde duran arabamı alıp camın önünde sürmeye başladım. Yağmur yağıyordu ama hafif bir yağmur.

Ne kadar süre arabamla oynuyordum bilmiyorken Ege ve Duygu abla girdi odaya. Hemen yanlarına koşup "Ne dedi müdüre hanım?" diye sordum.

Gözünden bir kaç tane göz yaşı düşmesiyle sıkıca sarıldı. Hiç bir şey anlamıyorum. Neden ağlıyordu ki? "Müdire hanım mı kızdı?" bir şey söylemeden sarılmaya devam etti.

Duygu abla elinde bavul ile geri gelince o zaman anlamıştım neler olduğunu. O da gidiyordu, ailem gibi o da beni bırakıp gidiyordu. Gözümden hızlı bir damla düştü yakama. Ayrılıp "Sende mi bırakacaksın beni?" dedim zor çıkan sesim ile.

Yaşlı gözlerle birbirimize baktık. Kafasını çevirip Duygu ablaya baktı. Sonra tekrar bana bakıp "Gitmek istemiyorum." dedi göz yaşlarını silerken. Duygu abla elinde ki kıyafetleri de bavula koyduktan sonra yanımıza geldi.

"Gitmen gerekiyor Ege, sen de gördün tatlı insanlara benziyorlar... Hem ayrılmıyorsunuz ki, sana söz verdiler istediğin zaman buraya gelip arkadaşlarını görebileceksin."

Tekrar bana sarılıp "Deniz de gelemez mi benimle?" diye sordu. Duygu abla hafif gülüp "Bir çocuk istiyorlar sadece üzgünüm." diyip devam etti "Ben aşağı iniyorum birazdan almaya gelirim seni."

Odadan çıktığında Ege ile hâlâ sarılıyorduk. Aniden ayrılıp "Sana bir şey vermem gerek," diyip yatağımın yanındaki dolaptan bileklikleri aldım. Ege'nin yanına gidip "Bunları ikimiz için yapmıştım. Dostluk bileklikleri," ikimizinde isimleri yazıyordu ayrı ayrı. ilk önce Eye'ye taktım daha sonra da kendime taktım.

"Bunlar çok güzel olmuş," bilekliği incelerken devam etti "Ölene kadar çıkartmayacağım söz veriyorum." dedi gülümseyerek.

"Ben de söz veriyorum ölene kadar çıkartmayacağım." dedim Ege gibi gülümseyerek. Bir kez daha birbirimize sıkıca sarıldık. Bu sefer ki öyle sıkı olmuştu ki kendimizi yerde bulmuştuk. Yeri boyladığımızda ikimizde kahkaha atmaya başladık.

"Seni özleyeceğim," dedim yan yatıp yüzümü Ege'ye çevirip. O da bana dönüp "Her hafta sonu yanına gelicem fazla özletmeden." dedi yanağımdan öperek.

Duygu abla yanımıza geldiğinde yüzü gülerek "Bir gece daha kalmana izin aldım yeni ailenden " dediğinde ikimizde koşarak sarıldık "Ama yarın sabah erkenden seni alacaklarmış."
Teşekkür ettiğimizde yanağımızdan öpüp gitti.

🌙🌙🌙

Akşam yatma saati geldiğinde bizimle birlikte kalan çocukların bir çoğu yatağına yatmış, uyumuştu. Ege ile yataklarımız yan yanaydı. Ege yatağının içine girdiğinde kendi yatağıma değil de onun yatağının yanına gidip "Birlikte yatabilir miyiz?" diye sordum.

Cevap verme yerine yorganını kaldırıp yer açtı bana. Açtığı yere utanarak uzandım. "En çok şu utangaç yönünü özleyeceğim sanırım." dedi belimden sarılırken.

Kıkırdadım. "Bende en çok inadını özleyeceğim gibi." dedim gülümseyerek. Gülüyordum evet, ama içim yanıyordu onu kaybedicem korkusu ile.

"Ege, seni alan ailenin başka çocukları var mı?" diye sordum ama cevap vermemişti. Tekrar adını söylediğimde ensemde nefesini hissedince uyudunu anlayıp iyice sokulduktan sonra ben de gözlerimi kapattım.

🌙🌙🌙

Yerimde esnerken yatağın boş olduğunu fark ettim. Doğrulup gözlerimi ovaladım. Terliklerimi ayağıma geçirirken gözüm komidinin üzerindeki ayı ve onun üzerinde bir zarf dikkatimi çekti. Zarfı açıp mektubu okumaya başladım.

"Bu mektubu okuyunca benden nefret edebilirsin belki sana veda etmeden gittiğim için. Ama bu bir veda değil her şey daha yeni başlıyor. Ayıcığımı sana bırakıyorum ona iyi bak olur mu? Beni özlediğin zamanlar o ayıya sarıla bilirsin. Bende bilekliğe dokunuyor olacağım. Seni seviyorum. "
-Ege.

Ayıcığı alıp sıkıca sarıldım gözümden bir damla yaş düşerken.

🌙🌙🌙

Yeni kitabı nasıl buldunuz?

Bir de kafa karışıklığı olmasın, şuan 9 yaşındalar bir sonraki bölümlerde şimdi ki zamana geçiş yapıcam.

Kitabın ilk oyları ve yorumlarını yapmayı unutmayın seviyorum sizi.💜

-Birkan

Ufaklık ve Sırık [BoyxBoy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin