[26]

10.4K 582 128
                                    

Medyada ki Ege. 

26. Bölüm

Göz yaşlarıma hakim olamıyordum gördüğüm manzara karşısında. İlk önce kızı daha sonra da Ege'yi öyle bir dövesim vardı ki kendimi tutmakta zor duruyordum.

Bunu yapmaya hakkı yoktu! Bana umut verip bir başkasına gitmeye hakkı yoktu! Yakışıklı olduğu kadar şerefsizdi de.

Göz yaşlarımı silerek yanlarından hızlıca geçtim. Ama şerefsiz, öpüşmeye o kadar odaklanmıştı ki beni bile fark etmemişti.

Ona güvendiğim için bütün suç bendeydi. Ona inanmıştım. Değişir diye düşünmüştüm. Ama yanılmıştım. Huylu huyundan hiçbir zaman vaz geçmeyeceğine bir kez daha acı bir şekilde öğrenmiştim...

Eve geldiğimde Emir'in sorgusundan kaçmak için salona girmeden direk odama geçtim. Arkamdan da kapıyı kilitleyip üzerimi değiştirmeden  battaniyenin altına girdim.

Telefonum titreştiğinde cebimden aldıktan sonra kimin aradığını gördüğümde ekrana sadece baktım. Aklına gelmiştim sonunda. Telefonu yatağın ucuna fırlatıp "Ara amına koyayım! Açanı siksinler!" dedim sinirle.

Telefonumun sesi kesildiğinde saniyeler sonra tekrar çalmaya başladı. Açmayacaktım tabii ki. Sürünsün köpek.

Ege defalarca aradı, ben defalarca küfür ettim o dakikalar. Ama hiç birinde de yerimden kalkıp o telefonu oradan almadım. Sesimi duymayı bile hak etmiyordu.

Bu kez de üst üste bildirim sesi yükseldi odanın içinde. Üst üstte biraz az kaldı sanırım.. Şu an resmen telefonum sikiliyordu.

Telefonuma uzanıp yatağın ucundan aldım. Mesaj kutusuna girdiğimde ise Ege'nin bana saydırışlarını gördüm.

Ege: Lan!

Ege: Amına koyacağım şimdi senin he!

Ege: Aç şu telefonu

Ege: Yine ne yaptım da açmıyorsun çok merak ediyorum.

Ege: Emir'i aradım ve odanda olduğunu söyledi.

Ege: Telefonunun sesi de açıkmış. AÇ ŞU TELEFONU SOKTURTMA BİR TARAFINA!!

Ege: 20. Kez arıyorum korkutma aq salağı.

Ege: İyi sen bilirsin.

Ege: Oraya geliyorum o telefonu götüne sokmazsam olmaz!

İşte şimdi yanmıştım.

Dur amına koyayım ben niye yanıyorum sanki ben öptüm kızı. Gelsin bakalım, gelsin de o telefon kimin götüne giriyor görsün.

🌙🌙🌙

"Deniz, aç şu kapıyı diyorum sana!" Ege'nin sesi boğazı acıtacak yükseklikteydi. Ve bu beni korkutuyordu...

"Açmayacağım." dedim titrek bir ses ile.

"Yemin ederim kapıyı kırarım! Biliyorsun yaparım." Nah yaparsın. O kapıyı kırmak diğer kapıları kırmaya benzemez.

"Sana konuşmak istemediğimi kaç kez daha söylemem gerekiyor. Açmayacağım git!" dedim.

"Pekala, bunu sen istedin ufaklık." demesi ile kapıya sert bir şekilde vurdu. Sanırım kırmaya çalışıyordu.

Kıramazdı değil mi?

Tamam güçlüydü ama o kadar da değildi be. Kapıya bir kez daha vurdu. Bir kaç kez daha. Ve kapı bir anda açılıp hızla duvara çarptı. Ege ise odamın içine doğru uçtu.

"Oha! oha! Hayvan mısın lan!"

"Sana düzgünce açmanı söylemiştim. Kapından oldun." Ege üzerini düzeltirken ben de ayağı kalktım. Emir kapı girişinde bize bakıyordu. "Sen gidebilirsin Emir. Teşekkür ederim." Emir başıyla onaylayıp gözden kayboldu. Dış kapının kapanmasıyla evde sırıkla baş başa kalmıştık.

"Nereye gitti Emir?" diye sordum.

"Bizi baş başa bırakmasını istedim. O da gitti." İyi bok yedin. "Şimdi neden telefonlarıma cevap vermediğini açıkla hemen!"

"Vermem mi gerekiyor? Hem bu senin niye bu kadar umrunda? Açıklasana." diyerek adım adım Ege'ye yaklaştım.

Ege biraz düşünür gibi oldu. "Neden umrumda olmasın? Sana karşı bazı hisler besliyorum, sen de bana bes-" cümlesini bitirmemesi için araya girdim hemen.

"Beslemiyorum!" dedim hecelerin üzerine basa basa. "Senin gibi birini hayatımda istemiyorum Ege!"

"Neden? Bir nedeni olmalı değil mi?"

"Evet var. Umut veriyorsun ama arkasında durduğunu hiçbir zaman görmedim. Ne zaman seni yalnız bıraksam her seferinde seni başka bir kız ile görüyorum." Göz yaşlarım çoktan firar etmişlerdi.

"Sen... Bak açıklayabilirim."

"Açıklamanı istemiyorum. Yalanlarını daha fazla dinlemek istemiyorum Ege! O kızı nasıl öptüğünü gördüm bunu açıklayamazsın bana." Zorla öpmüyordu kızı, zorla öpüyor olsaydı elleri kızın kalçasında olmazdı değil mi? Ege'nin konuşmasına izin vermeden devam ettim. "Bu saatten sonra ne sevgili, ne de dost oluruz Ege."

"Seni geç bulmuşken bırakamam!" diyerek kollarımı tuttu kendisine geçerek. "Söz veriyorum bir daha böyle bir şey olmayacak. Yeter ki sen yanımda kal."

Gözlerinin içine bakarak "Kararımı verdim Ege. Seni istemiyorum artık!" dedim.

"Yalvarıyorum sana lütfen," dediğinde Ege'nin iki gözünden de iki damla yaş süzüldü yanağından.

Oflayarak kollarımı çektim. "Artık özgürsün, istediğin kızı öp, istediğin kızı sik umurumda bile değil. Yeterince canımı yaktın, ben artık mutlu olmak istiyorum Ege, anlıyor musun?"

"Seni mutsuz mu ediyorum ben?" diye sordu Ege sesi kırılarak.

"Evet. Mutsuz ediyorsun." dediğimde iki adım geri gitti.

Göz yaşlarını kolu ile silerken "Pekala, bir daha seni mutsuz etmeyeceğim." dedi ve hızlı adımlar ile evden çıktı.

Gözyaşlarım ile dizlerimin üzerine çöktüm. Gitmişti artık. Gerçekten bunu mu istemiştim bilmiyorum dilimin ucuna gelmişti kelimeler ve hiç düşünmeden tek tek yüzüne söylemiştim. Canını yakmıştım ama o da benim yakmıştı, hatta daha beter bir şekilde.

Artık ikimiz de birbirimizin canını yakamayacaktık. Sondu...

🌙🌙🌙

Yine aylar sonra bir bölüm geldi. Özür diliyorum herkesten yavaş yavaş final yapacağım. 35 de olabilir final. Ama eğer bölümleri erken yazabilirsem 40. Bölüme kadar uzatırım.

Bu arada kitap 100K olmuş çok teşekkür ederim iyi ki varsınız ve seviliyorsunuz💕

-Birkan

Ufaklık ve Sırık [BoyxBoy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin