VAMPİR!!!

11 0 0
                                    

    ILLINOIS kasabalarının birinde sıcak bir yaz gecesiydi... Her yerden uzak bu küçük şehri bir ırmak, bir orman ve bir de sel çukuru ikiye böler. Kaldırımlar günün yakıcı güneşinin hararetini hâlâ muhafaza etmektedir.

Dükkânlar kapanmış, caddeler kararmıştı. Bu boğucu geceyi iki ay süslüyordu: Biri lâcivert gecede gittikçe yükselmekte olan vanilya rengindeki hakiki ay, diğeri karanlık ve heybetli mahkeme binasının cephe duvarındaki kocaman saat.

     Kasabanın her çeşit işe elverişli en büyük lokantasında vantilatörler uğulduyor, rokoko stili bölmeli köşelerde birbirlerine sokulmuş yüzleri fark edilmeyençiftler gözüküyordu.

Evleri önlerinde bağırarak oynayan çocukların sesleri bile insanı yoruyordu bu gece. Kuru bir takırtıyla kapanan kapıların rezeleri inliyordu adeta. Otlar ve ağaçlar sıcağı haykırıyorlardı. Tek katlı evinin önündeki verandada Lavinia Nebbs yalnız başına oturmuştu. Otuz yedi yaşında olmasına rağmen vücudu inceliğini ve dikliğini muhafaza eden bu kızın yüzü de güzeldi. Onun neden bu yaşa kadar evlenmemiş olduğu kasaba halkı için bir sırdı.

Lavinia yalnız yaşıyordu. Annesi ve babası çoktan ölmüşlerdi. Bu sıcak yaz gecesinde evinin önündeki verandada uzun sandalyesine uzanmış, arkadaşını bekliyordu. Beyaz parmakları arasında tuttuğu limonata bardağını ara sıra dudaklarına götürmekteydi.

– İşte geldim Lavinia!

Lavinia döndü. Francine küçük bahçenin çakılları üstünde gülümseyerek ilerliyordu. Beyazlar giymişti. O da otuz beş yaşında olmasına rağmen bir genç kız havası taşımaktaydı hâlâ. Lavinia Nebbs ayağa kalkarak sokak kapısını kilitledi. İçeri götürmeye lüzum görmediği boş limonata bardağını verandanın kenarına bıraktı.
Hafif bir sesle:

– Sinemaya gidilecek güzel bir gece, dedi.

Hemen de bitişiğindeki bahçede, salıncaklı sandalyesinde sallanan ihtiyar

Henson ana:

– Nereye gidiyorsunuz madmazeller? diye seslendi. Kızlar kendilerini kadından ayıran karanlık denizinin ötesinden:

– Elit sinemasına, diye bağırdılar. (Yaşasın Tehlike) adlı güzel bir film oynuyormuş.

Hanson ana içini çekerek:

– Sizin yerinizde olsam böyle bir gecede evimden dışarı çıkmazdım, dedi. Ortalıkta dolaşan ve kadınları bağazlayan Vampiri hatırlayın... Ben, az sonra içeri girecek, uyurkende tüfeğimi baş ucuma alacağım !... İhtiyar kadının gıcırtıyla sandalyesinden kalktığı gürültüyle evine girip sokak kapısını kapattığı işitildi. Kapıya sürgü sürüşü, kilitte anahtarı üst üste çevirişi, karanlık sıcak gece içinde garip bir şekilde akisler yaratıyordu. İki kız gülümseyerek yürümeye başladılar.

Lavinia sıcak yaz gecesinin yakıcı soluğunun boğazını tıkadığını hissediyordu. Kaldırımlardan yükselen hava, sıcak bir fırın ağzından gelen buhardı sanki. Topukları altında asfalt, kâh yumuşacık olmuş çöküyor, kâh kuru ekmek kabuğu gibi kıtır kıtır kınlıyordu. Bacaklarının yukarılarına doğru yapışkan bir şekilde yükselen sıcak çamaşırları vücutlarına yapıştırıyordu. Francine:

      – Lavinia, dedi. hakkında söylenenlere inanıyor musun sen?

– Kadınların her şeyi büyüttüklerine inanmaz mısın? Dedikoduya ve bilhassa heyecanlı olaylara bayılırlar. Ama ben bunlardan değilim. Vampire de inanmıyorum.

– Ama Hattie Mc Dolls öldürüleli bir ay olmadan Roberta Ferry boğazlandı. Şimdide Eliza Ramsell kayboldu... Bunlara ne diyorsun?

– Hattie Mc Dolls bir seyyar satıcı ile kaçmıştı. Kaatil o serseri adamdır. Bunun Vampirle ne ilgisi olabilir?

korku deniziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin