3

780 96 21
                                    

''Ashton?'' Babam yanıma hızlı adımlarla geldi ve bana sarıldı. Geri çekildiğinde ''Çok büyümüşsün.'' diyerek güldü. Başımı eğip gülümsemekle yetindim. Bavulumu alınca ben de çantamı aldım. Eliyle soldaki otoparkı işaret etti. ''Arabam hemen şurada.''

Annemle babamın muhtemelen tek benzer özelliği, ikisinin de gerçekten çok konuşmasıydı. Emniyet kemerini takarken konuşmaya devam etti. ''Diyorum ki, yarın okuluna kaydını yaptıralım?''

Omuz silktim. ''Fark etmez.'' Kapüşonumu çıkarttım ve saçlarımı karıştırdım. 

Babam geldiğime gerçekten mutlu olmuştu. Şahsen, beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum. ''Fletch, sana bir şey sormam lazım. Hatta iki şey.''

Gülümsedim. ''Bekliyorum, baba.''

 ''İlki, neden buraya geldin? İkincisi, annen nasıl izin verdi?'' İki saniyeliğine gözlerini yoldan ayırdı ve bana baktı.

Ellerimi dizlerime koydum, ardından geriye çektim. ''İkisi hakkında da gerçekten bir fikrim yok.''

Başını sallayıp güldü.

~~

Okuldaki ilk günüm gerçekten aşırı derecede saçma geçiyordu.

Kendini bir şey zanneden sik kafalı çocuk renkli kafaya daha deminden beri bulaşıyordu ve ben burada ritim tutmaya çalışıyordum ama sinir bozucu sesi bana engel oluyordu.

''Şu saçlara da bak. Bizim yaşımıza gelince fotoğraflarından utanacaksın Mikey.'' Tamam, Ashton. Sinirlenmene gerek yok. Her lisede olan bir şey. Boşver.

Çocuğun saçlarına dokunmuş olmalılardı ki bıkkın bir sesle konuştu. ''Saçıma dokunmayı kesin.''

Yeniden sinir bozucu bir şekilde güldü, yeniden tiksindim. ''Yoksa ne olur renkli kafa? Boyalarını üzerimize mi akıtırsın?'' Arkanı dönme Ashton. Ritim tutmaya devam et ve arkanı dönme.

Arkamı döndüğümde ani dönüşüm yüzünden iki çift göz de bana çevrildi, gülümsedim. ''Hayır, kıçına bu sınıftaki herkesin kalemini sokarım, bir daha gülme diye.''

Gözleri kısıldı, beni alıp alamayacağını düşünüyor olmalıydı. Sırayı bırakıp doğruldu. ''Yeni çocuktan emir alacak değilim.''

Gülerek ayağa kalktım, renkli saç bizi izliyordu. Diğeriyle olan boy farkını belli etmek istercesine yaklaştım. ''Emin misin?''

Mesajı almış olacak omzuma çarparak sınıftan ayrıldı. Renkli saça döndüm ve gülümsedim. ''Sen iyi misin dostum?''

Güldü ve saçlarını karıştırarak ''Evet.'' Dedi. Elini uzattığında sıktım. ''Michael Clifford ve o sik kafayla uğraşmaktan bir süre sonra sıkılacaksın. Ben sıkıldım.''

Kahkaha attım. ''Ashton Irwin ve tanrım, resimli küfürler kitabı olsaydı sik kafalı tabirine bu herifin fotoğrafı koyulurdu.''

chicago || irwinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin