Luhan ayaklandığında hava henüz aydınlanmamıştı bile. Kendini çok yorgun hissediyordu. Duşa girdi ve üzerinde olan bütün yorgunluğu atmak istercesine suyun altında kaldı. Sıcak su ile biraz rahatladığını hissettiğinde duştan çıktı. Giyindi ve saçlarını kuruttu. Bir nebze olsun daha iyiydi.
Oh Sehun şimdiden Luhan'a kafa karışıklığı vermişti. Luhan sakin bir hayat istiyordu, kendine ait bir hayat, çocuklarından başka hiçbir sorumluluğunun olmadığı bir hayat... Neden bir Klan Lideri ile birlikte olduğunu anlayamıyordu.
Sehun güçlü bir adamdı, nazik ve tam bir beyefendi gibi görünüyordu. Luhanın endişe ettiği şeyse Sehun'un kurduydu. Kurtlar öz benliklerine kazılı karakterlerdi çünkü. Luhan'ın kurdu kendisinin aksine emir vermekten çekinmezdi, cesurdu, öleceğini bilse başını eğmezdi, bu nedenle Luhan için Sehun'un kurdunu tanımak önemliydi. Ayrıca düğün hazırlıkları başlayacaktı. İki klan mensubunun düğünü olduğu için oldukça büyük bir alanda yapılması gerekiyordu.
Bayan Wu ve Bayan Oh çoktan nerede olacağına karar vermişlerdi. İki Klanın ortak arazisinde olacaktı. Tüm Klanlara davetiye gidecekti. Bu davetiye işi tamamen Sehun'un başının altından çıkmaydı. Ne yapmaya çalıştığını kimse anlayamıyordu.
Luhan yemek salonuna kahvaltı için indiğinde normal olarak gayet sevimli bir şekilde beyaz dar pantolonunu ve siyah bol bir yüzücü kesim tişörtlerinden birini giyiyordu. Fakat masada normalden farklı olarak Oh aileside vardı. Luhan bunu bilmeden içeriye "Günaydın sevgili ailem bugün nasılsınız?" diyerek girdiğinde tüm Oh ailesinin başları ona dönmüştü ve masadaki herkes yoğun bir kahkaha atmaya başlamıştı. Yifan kahkaha atmaya ara verip "Ben söylemiştim, hep bunu yapıyor" diyerek masanın biraz durulmasını sağladığında Luhan yüzü asık bir halde reverans yapıp masaya oturdu.
Daha sonra ise masada ona bırakılan tek boş sandalyenin abisi ile Sehunun arasında ki olduğunu fark etti. Çok fazla insan vardi ve 12 kişilik bir masayı neredeyse doldurmuşlardı. Baş köşelerde Bay Oh ve Bay Wu oturuyordu. Onların sağ Çaprazlarıda Bayan Oh ve Bayan Wu vardı. Bayan oh ve Bayan Wu'nun arasında Chanyeol Baek ve Jongdae oturuyordu. Jongdae Yifan ve Luhan'ın öz kardeşiydi. Ve annesi ile Baek'in arasında kalmıştı. Sağ çaprazda ise Bay Oh'tan bay Wu'ya doğru, Sehun, Luhan, Yifan ve Yixing vardı. Yifan Her sabah oduğu gibi bu sabahda Yixing'e ve Luhan'a aynı anda aynı şeyleri servis etti. Sehun ise bu durumu oldukça garipsedi ve Luhan'a döndü.
"Ciel, abinin sana servis yapmasında ki neden nedir?"
Luhan bir an için Sehun'un kiminle konuştuğunu anlayamasada daha sonradan aklı başına geldi ve ona doğru hafifçe döndü.
"Ah, bu biraz karışık bir konu... Abim yixing için servis açtığında aşırı kıskanıp pislik yaptığım için bana da açmaya başladı daha sonra da alışkanlık oluverdi..."
"Burdan aşırı kıskanç oluğunu mu çıkarmalıyım?"
"Hayır. Ben sadece abime karşı kıskancım"
"Ne demek bu?"
"Şöyle ki Yixing'i çok seviyorum bu nedenle ona zarar veremediğim için onu kıskanıyordum. Fakat tanımdığım biri sevdiğim bir insana yaklaştığında onu kıskanmıyorum. Yaklaştığına pişman olacağı bir hale getiriyorum."
"Ciel, korkmalı mıyım?"
"Tabiki"
Luhan keyiflendi ve abisinin ona açtığı servisten birşeyler yemeye başladı. O sırada karşılarında Baek ve Chanyeol'ün hiçte sakin olmayan bir tavır ile konuştuklarını gördü. Baek kafasını kaldırdığında Luhan ile göz göze geldi. Birbirlerine gülümsediler. Baek gözleri ile yukarıyı işaret etti. Luhan iki kere göz kırpıp onayladı. Bu onlar için yemekten sonra konuşacağız anlamına geliyordu. İkisde yemek yemeye geri döndüğünde Bayan Oh Bayan Wu'ya itafen konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül İntikam
Fanfiction"İntikam soğuk yenen bir yemektir lafını bilirsin Oh Sehun. Şimdi onu unut. Sana soğuk değil sıcacık bir intikam vaadediyorum. Göze Göz, Dişe Diş Kana Kan CANA CAN"