"Jimin, niye hiç konuşmuyorsun"
Karşısında oturduğum koltuktan ters bir bakış atıp telefonuma geri döndüm. Bu kadar yakışıklı olmamalıydı.
"Yaa bana baksana karıcım"
Bir an için yumuşadı çünkü karıcım derken sesi o kadar tatlı çıkmıştı ki, Jimin bırak tribi git kocaman sarıl dedi. Ama anında vazgeçtim. Ayağa kalkıp yanıma oturdu.
"Eve geldiğimizden beri ağzını bıçak açmadı"
"Peki bu kadar yakışıklı olduğum in özür dilerim"
Derken kıkırdamıştı. Egoya bak egoya. Bencede özür dilemesi lazımdı zaten. Tipe bak yakışıklılık sıçıyo. Bende fena değilim dimi ya?!
"Tae, ben yakışıklımıyım?"
"Evet, fazlasıyla"
"Hmm, o zaman beni neden sevmiyosun?"
"Seni sevmiyo muyum?"
Sorduğum sorunun saçmalığını şuan farkediyorum. Aslında sevmek derken o anlamda bahsetmemiştim. Aşk anlamında mı bahsetmiştim? Niye beni sevsin çocuk ya bende saçmaladım.
"Jimin, nereye daldın"
Elini gözümün önünde sallamasıyla dünyaya döndüm.
"Artık uyusak mı Taehyung?"
"Peki"
Ayağa kalktığında bende kalktım ve önde ben arkada o olacak şekilde odamıza çıkmaya başladık.
Odama girdiğimde içimde bir boşluk hissettim. Sanki bu olayı fazla mı büyütmüştüm ben? Şerefsiz Tae.Üstümü değiştirip kendimi yatağa attım. Bizim Tae ile aramızda ne vardı?
Arkadaş?
Kanka?
Dost?
Sevgili?
Tamam Jimin artık uyu.Kısa oldu ama okunmuyo ya kcndösnxçsnd