siyah resimdeki iki mavi nokta

184 20 16
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

''Hikayelerini kendine sakla Baekhyun.'' Ellerindeki siyah boyanın beyaz çarşafların üzerinde iz bırakmasını önemseyen bir halde  elinde tuttuğu küçük kağıda çizim yapmaya devam ediyordu. Saçları birbirine girmiş ve üzerindeki beyaz gömleğin açık düğmelerinden dolayı sağ omzu gözler önündeydi. Karşısındakinin yüzündeki gölgeleri daha iyi çizebilmek için yatağının yanındaki büyük yeşil koltuğu çekmiş, odadaki bulduğu tüm mumları üzerine kondurmuştu. Dışarıda bir şimşek daha çaktı.

Büyük ve oldukça boş odanın tam ortasında konumlandırılmış olan yatağın etrafını saran loş ışıktan başka hiçbir ışık yoktu ve ne zaman şimşek çaksa odanın beyaz fayanslı zemini korkutucu bir şekilde parıldıyordu. Baekhyun elindeki fırçanın diğer tarafını saçlarının arasında birkaç tur döndürdükten sonra arkasındaki yastık dağına daha iyi yayıldı ve bakışlarını bir süreliğine kağıttan kaldırdı.

Karşısında oturan ve uykulu gözleri odanın karanlığından fıldır fıldır dönen kuzenine baktığında anlattıklarının onu korkuttuğunu anladı. ''Anlattıklarım hiçbir şeydi Minseok.'' Minseok gözlerini devirip kucağındaki yastığın püskülleriyle oynamaya devam ederken gözlerini odanın ucundaki karanlıktan kaçırıyordu. ''Sana asıl anlatmak istediğim,'' Oturduğu yerde dikleşip sesini alçalttıktan sonra gözlerini kuzeninin loş ışıkta lacivert gibi gözüken mavi gözlerine çıkarttı. Elindeki kağıdı bir köşeye koyduktan sonra tıpkı avına yaklaşan bir aslan gibi dizlerinin üzerinde yatağın diğer ucuna, Minseok'un yanına ilerledi.

''Kim Jongdae'yi duymuş muydun?'' Minseok birkaç kez davetlerde duyduğu isimi hatırlayınca başını salladı. Baekhyun eğlendiği bariz açık bir şekilde ona biraz daha yaklaştığında Minseok yutkunup sırtını yatağın başlığına yasladı. ''Onun hakkında söylenenleri biliyor musun?'' Minseok başını sağa sola salladığında Baekhyun karşısında bağdaş kurup rahatça oturdu. 

''Onun bir iblis olduğunu söylüyorlar,'' Bir şimşek daha çaktı, Minseok yerinden sıçradı. ''Kralı ölümden kurtarmış.'' Kucağındaki yastığı göğsüne bastırmış bir şekilde Baekhyun'u dinlerken mavi gözleri büyülü bir şekilde parlıyordu. ''Bu yüzden mi ona iblis diyorlar?'' Tüm bunların ona salakça geldiğini gösterir bir biçimde konuştuğunda Baekhyun biraz daha eğlenmek için yüzünü Minseok'a yaklaştırdı.

''Hayır tabii ki, adam ölüm meleğinin gözlerini kör etmiş.'' Minseok'un kaşları havalandı. Baekhyun'un sürekli olarak anlattığı hikayelerin ne kadarı doğru ne kadarı yanlış iyi bildiğinden bu söylediklerinin de ne kadar mantıksız olduğunun farkındaydı. Baekhyun bir karşılık beklermiş gibi gözlerini diğerinin üzerine dikti. Açıkta kalan omzunun üzerine sanki parıltılar dökülmüş gibi duruyor, mumların titreyen ışığında her zamanki güzelliğiyle parlıyordu.

Baekhyun insanların görüp görebileceği en güzel şeylerden biriydi ve bunu üzerindeki boyalı gömlekle, en uykulu haliyle bile gösteriyordu. Uzamış saçları alnına düşmüştü, gözlerindeki ateş hareket ediyordu. ''Sana inanmamı beklemiyorsun herhalde.'' Aynı şekilde Baekhyun'a yaklaştığında gülerek alınlarını birbirine yasladı. ''Böyle şeylere inanmaman olmadığı anlamına gelmez.'' Minseok'un gözlerine uzun bir süre baktıktan sonra onu korkutacak kadar ani bir şekilde bıraktığı kağıdı geri aldı ve bedenini yataktan sarkıtarak yere koyduğu mavi boyayı buldu.

Yabancı Ülkelerin Yabancısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin