İyi Okumalar
●11:37/ Kristal Park●
Lalisa Manoban
Üzerimde bulunan kaban, ne yaparsam yapayım üşümemi geçirmiyordu. Yine de bir umut, daha sıkı sarıldım kabana. Bırakmak istemez gibi. Tutunmak istediğim aşkım gibi.
Derin bir nefes aldım ve soğuk havada gökyüzüne yayılan buharın gittikçe dağılmasını izledim. Elimi gökyüzüne doğru çıkardım ve ikinci nefesim ile oluşan buhar bulutunu dağıttım. Neden bu hayattaki her şey dağılmaya elverişliydi ki?
Ne kadar üşüsem de ne zaman geleceğini merak ettiğim Taehyung için elimi çantama daldırdım. Parmaklarımın arasına giren soğukluk ile telefonumu hızla çıkardım. Ekran kilidini açmak için şifreyi girecektim ki, saatin kaç olduğunu görmem ile duraksadım. Saat neredeyse gece yarısı olmuştu, fakat yine Kim Taehyung ortalıklarda yoktu.
Bulunduğum ortam ve saate aldırmayıp, hoparlöre aldığım telefonun karşı tarafından Taehyung'un sesini duymayı umut ederken, Taehyung'unkine oranla daha ince fakat yine de kalın olan bir erkek sesi karşıladı beni.
"Ggu- Jeon Jeongguk. Kim Taehyung, o nerede?" Ona Gguk diyemezdim. Daha en başından kendimi ifşalayacak kadar aptal değildim.
"Sen kim olduğunu söylemezsen, ben neden TaeTae'nin nerede olduğunu sana ya açıklayayım güzelim?"
"Çürük iltifatlarını kendine sakla, Jeon Jeongguk. Senden insanca bir şey istedim. Ama doğru ya, sen insan bile değilsin."
"Kimsin sen?" Merak ve kızgınlıkla sorduğu soru ile beraber, gözlerimin buğulandığını fark etmem de kısa sürmemişti. Sesimin titrememesine özen göstererek sesimi ayarladım ve konuşmaya devam ettim.
"Oraya gelince öğrenirsin, Jeon Jeongguk. Şimdi şu lanet çeneni kapa ve bana konumu at. Yoksa yarın senin yüzünden Taehyung dayak yiyecek." Cevap bile vermesini beklemeden yüzüne kapattığım telefon ile derin bir nefes aldım ve Gguk'un konum atmasını bekledim.
Konum: Red Ocean Barı
Gguk'un attığı konuma göz gezdirince sırıttım. Klasik Taehyung'du işte. Yine beni yarı yolda bırakmıştı, fakat ben de yine ve yine onun arkasını topluyordum. Anlamıyorum, acıyı ben çekiyordum. Fakat niye o acı çekmiyor iken onu ben çekiyordum?
Kendi aklımdan geçen düşünce dumanına göz devirerek bir sin verdim ve telefonumu cebime atarak yürümeye başladım. Red Ocean ile aramızda sadece iki sokak vardı ve yürüyüş yapmayı seven biri olarak, oraya yürüyerek gidecektim.
...
●12:10/ Red Ocean Bar●
Usulca gözlerimi gezdirdiğim barda benim fazla masum giyindiğimin kanaatına varmıştım.
Fakat kimin umurunda? Ben o kaltaklar gibi değildim sonuçta.
Hızlı adımlar -hatta neredeyse koşarak- ile daha az önce avını bulmuş aslan misali bulmuş olduğum Gguk ve tayfasının masasına gidiyordum.
Masaya gittiğimde, hızla Tae'nin saçından tutmuş havaya kaldırmıştım. O acı ile kıvranırken, ben ise göz bebeklerimden ışın çıkartmaya çalışırmışçasına ona bakıyordum.
"Gel, seni aptal! Ne diye buraya gelirsin ki? Yürü, gidiyoruz!" Tam da Tae'nin kolundan tutmuş çekiştirerek onu götürüyordum ki, kendi bileğimde hissettiğin soğuk ve uzun parmaklar ile irkilmiştim.
"Gelince adını söyleyeceğini söylemiştin. Neden söylemedin güzelim?" Bana bakarak attığı pis sırıtış ile ondan iğrendiğimi tekrardan iliklerime kadar hissetmiştim.
"Adımı öğrenmeye hakkın olduğunu sanmıyorum Jeon Jeongguk."
"İstersen, hak edebilirim. Senin için."
"Hak edebilmen için önce insan olman lazım, Gguk." Dediğim şey ile aniden gözleri büyürken, yapabileceğim en saçma şeyi yaptım.
Sıcak dudaklarımı, onun soğuk dudakları ile birleştirdim. Onun da benim gibi yanmasını istercesine.
Tabi sonra yaptığım saçmalığı anlayıp yüzüne okkalı bir yumruk geçirdim. Neden mi?
Çünkü Lalisa Manoban olmak bunu gerektiren etkenlerden sadece biriydi.
-Bölüm Sonu-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
[Eυρнояια]あLιsκοοκ
Fanfic"Eυρнояια, kendini aşırı derecede mutlu hissetmeye denir." Çilekli_Muz: Bir oyun oynayalım mı Jeon? jUnGgUk: Sen de kimsin? Çilekli_Muz: Bana cevap verdin. Bunu evet olarak kabul ediyorum Gguk Texting×Instagram Cover by: @Gahashira 2019|©haneullius