[Eυρнояια]あLιsκοοκ

Fifteen

İyi Okumalar

Okul çantasına birer birer kitaplarını yerleştiriyordu Lisa.

Dün akşam ki o son kelimenin ardından uzun bir sessizlik bürümüştü etrafı. Ardından ise Lisa arkasına bile bakmadan koşmaya başlamıştı.

Evin kapısını kapatırken, aklı hala başında değildi. Anlamıyordu. Evet, Jungkook onu-herkesi terk edip kendine bambaşka bir hayat kurmuş, geçmişi aklına gelince de özüne, yani Kore'ye dönmüştü. Fakat bir sorun vardı. Jungkook'un aklında birtek Lisa yoktu.

Jungkook Kore'ye dönünce pek çok kez karşılaşmıştı kızla. Fakat yakından uzaktan olmayan basit ilişkileri onları yüz yüze gelmekten mahrum bırakmıştı. Jungkook'un gözünde o sadece Tayland'dan gelen yabancı biriydi.

Fakat işin aslında, onların bir geçmişi vardı. Daha önce pek çok kez Tae ve diğerleri ona anlatmayı denemiş ama ailesi taradından susturulmuşlardı.

Jungkook bunu kendi çabalarıyla yapmalıydı. Kendi gözleriyle görmeliydi.

Tae, biliyordu. Bu ikilin geçmişi en iyi bilen oydu. Çünkü onlar ayrılmaz üçlüydü ve bunu herkes bilirdi. İşte bu yüzden Tae Jungkook'un Lisa'yı nasıl hatırlayacağını biliyordu.

Çünkü Jungkook aşık olduğu güzel gözlü kızın yüzündeki herbir zerresini biliyordu. Ezberlemişti çünkü.

Arabası katettiği yolun sonlanması ile fakültesindeydi şimdi. Arabanın kapısını açtı ve uzun bacaklarını sergiledi aşağı inerken. Derin bir nefes aldı ve yanaklarını şişirdi. Ayakları ana binaya doğru giderken, etrafındaki bakışları hissedebiliyordu. Alışkın olmadığı bakışları.

Lisa paspaldı. Hatta aşırı bol giydiği kıyafetler yüzünden hakkında şişman dedikoduları çıkmıştı pek çok kez.

Fakat bugün, ışıldıyordu. Kumral uzun saçları saçı ile uyumlu montuna dökülüyor, giydiği siyah şortu üstündeki kısa siyah beyaz badi ile ortaya güzel bir görüntü atıyordu. Neyseki hava durumu bugünün sıcak olacağının işaretini vermişti. Yoksa sağ çıkamazdı.

Gözleri Tae'yi bulamayınca kıpkırmızı dudaklarını büzdü. Zaten tıpkı bir moda ikonu gibi iken göz alıcı kırmızı ruju, erkeklerin dikkatini çekiyordu.

Çantasını soyunma odalarındaki dolabına bıraktı, ilk dersleri dans üzerine kuruluydu. Daha yirmi dakikası vardı, dışarı çıktı. Ellerini montunun cebine koyarken banklardan birine oturdu ve kulaklığını taktı. Çizim defterini açtı ve çizmeye başladı.

Neyi çizeceğine daha karar vermedi, oysaki elleri çoktan harekete başlamıştı.

Resmi bitirdiğinde, şok oldu. Yine Jungkook'du. Yıllar önce, onu bırakmadan önce beraber uyudukları son gecede Jungkook'du.

Hızla kağıdı yırtıp attı. Fakat hemen arkasında, onu gözetleyen silüetten haberi yoktu Lisa'nın.

-Bölüm Sonu-

-Lisa'nın kıyafeti-

-Çizdiği resim-