Kulaklarımda hala çınlayan vurma sesleri bitmezken ayıcığıma sarılıp yatağımın kenarına çöktüm. Merdivenlerden gelen ayak sesleri odama kadar yakınlaşırken kapı açıldı annemi gördüğümde yanağında el izleri ve dudağında küçük bir patlak gördüm. "İdal kızım kalk gidiyoruz!"
Demesiyle "Neden anne babam nolacak? " dedim. Bana bakıp kolumu sıkarak "Başlattırma babana! "dedi. Kolumdan tutup merdivenlerden sürüklerken dış kapıyı açıldı. Babam annemin kolundan tutup "Nereye?" dedi annem alaycı bir tavırla "Bu seni hiç alakadar etmez" dediğinde babam kaşlarını çattı. Sinirlendiği belliydi "Bana bak benimle düzgün konuş " dediğinde annem babama dönüp "Naparsın tokat mı atarsın yada saçımdan mı sürüklersin " Dedi. Babam dişlerinin arasından konuşarak "Düzgün konuş" dedi. Annemin kolundan sıkıca tutup oturma odasına attığında "Bunu yaparım" dedi ve daha sonra ölesiye dövmeye başladı. Küçük korkuyla titreyen sesimle "Baba yapma" dedim ama beni dinlemedi. Babam sinirle mutfaktan aldığı keskin meyve bıçağıyla annemin yanına gelip karnına ard arda sapladığı bıçağı karnında bırakıp evden hızlıca çıkıp gitmişti. Babam yüzünden yetimhanede büyümüştüm. Her şey onun yüzündendi ama yetimhanede kurduğum büyük dostluklar bana çok şey katmıştı. En değer verdiğim de Göktuğ idi. Ona her şeyden herkesten çok değer veriyordum. Yetimhanede beni yalnız bırakmayan, beni hep koruyan biriydi ama 2 yıl önce yetimhane değişikliği yüzünden ayrılmıştık. Ondan ayrıldığım için her gece ağlıyordum bir şey olsun da karşılaşalım istiyordum. Yetimhanede en iyi arkadaşım olan
Kumsal bana Göktuğ'un yerini tutmasada eğlendiriyordu, kendimi onunlayken rahat hissediyordum. Kumsal güzel olduğu kadar da iyi bir kızdı. Onunla aynı yetimhanede büyümek çok güzeldi. Dostluğumuz hala sürüyordu tabi beni evlatlık alan bir aileye kadar. Evlatlık alınırken 15 yaşımdaydım şuan 17 yaşındaydım ama kumsalla hala arkadaşız tabi aynı şehirde değildik ama mesafeler buna engel olmuyordu.Sabah saat 9'a beş kala uyanmıştım. Neden bu kadar erken uyandığımı anlam veremezken aşağıdan gelen eşya taşıma sesleri dikkatimi çekti. Zar zor olsa da yatağımdan kalkıp aşağıya indiğimde geçirdiğim küçük şokla etrafa bakındım anneme dönüp "Noluyor burada?" bana bakıp gülümsediğinde yanıma geldi "İstanbul'a taşınıyoruz" neden bana bundan bahsetmediler, neden acele davrandılar aklımda binlerce soru varken ona bakıp "Bana da söylemeniz gerekirdi şimdi o kadar hazırlığı nasıl yetiştireceğim?" dediğimde annem yanıma yaklaşıp "Merak etme bütün kıyafetlerini yerleştirdim sadece eşyaların kaldı. " dedi. Gülümseyip ona sıkı sıkı sarıldım onu öz annem gibi görüyordum ne olursa olsun yanından asla ayrılmayacaktım. Odama çıktım. Gözümün önünde duran koca bavulu nasıl görmemiştim ki? İçini açıp giderken giyeceğim şeyi çıkarttım ve geceliklerimi içine sıkıştırdım. Odamdaki bütün eşyalarımı bavula koyduğumda hazırdım. Sadece eşyalarım kalmıştı. Bavulu zorlukla olsa da aşağıya indirdim. Herkes dışarda beklerken içinde ölü var gibi hissettiren, çok ağır olan bavulu zorla da olsa çıkarttım. Arabaya yerleştirip arka koltuğa oturdum. Annemgilinde hazırlanıp arabaya binmesini bekledim. Arabaya bindiğimizde arkadaki adamlar evden eşyaları çıkartmışlar sabitliyorlardı ve babam arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım. Göz kapaklarıma ağırlık düşerken uyumak için biraz rahat oturdum. Nasıl olsa sabah erken kalkmıştım uyusam iyi olurdu.
Yaklaşık 4-5 saate vardığımızda üvey kardeşim yanımda beni dürtüyordu. En sinir olduğum şey buydu. Melike'ye dönüp "Kes şunu artık " dediğimde bana bakıp "Bir an kış uykusuna daldın zannettim çok derin uyuyorsun" dedi. Bakıp kulaklığımı çıkarttığımda " Sana ne ya benim nasıl uyuduğumdan "dedim. Bana sırıtarak "Şaka yapıyorum ya alınma hemen " dedi. Onunla ilgilenmeyi kesip etrafıma baktığımda güzel müstakil bir evin önünde durmuştuk ama ben hala neden buraya geldiğimizi bilmiyordum. Anneme dönüp "Anne birşey sormak istiyorum, neden biz istanbula geldik?" Dedim. bana dönüp " Kızım babanın tayini buraya çıktı " dedi. Bir an aklıma kumsal geldi. Kumsal İstanbul'da idi. Onu uzun zaman sonra görmek için can atıyordum ve bir an önce arabadan çıkıp taşınacağımız eve girdim. İçerisi gerçekten çok güzeldi, 2 katlı bahçesi büyük ve geniş olan bir ev idi. Hemen yukarı çıkıp odamı seçmek için odaları gezerken en köşedeki oda dikkatimi çekti. Odaya girdiğimde yanda küçük bir ayrılan oda daha vardı. Balkonu ferah ama küçüktü. Oda çok hoşuma gitmişti. Melike'nin bu odayı almaması için aşağıya inerken Melike'yi tam yanımdaki odada gezerken gördüm. Daha sonra Melike'ye bakarak "Yandaki odada ben kalacağım sorun olmaz diye düşünüyorum." dedim bana bakarak güldü "Ben de bu odada kalacağım " dedi. İçime bi rahatlık düştü. Aşağıya inip bavulu alıp kalacağım odaya çıktım. Bavulu kapının kenarına bıraktım ve diğer odaları merak ettiğim için gezmeye başladım. Odamın yanında küçük kapılı bir oda vardı. Kapısını açtığımda odanın içi simsiyahtı diğer odalar huzur verirken bu oda insana sıkıntı rahatsızlık veriyordu. Neden böyle bir oda vardı ki? Arkamdan duyduğum ayak sesiyle arkama dönüp Melike'yi gördüm. Odaya bakıp "Neden bu oda simsiyah? " dediğinde "Bilmiyorum" diyip kafamı diğer odalara çevirdim. Dolanmaya başladım. O oda haricinde ev aşırı güzeldi.