One~

2.5K 138 83
                                    

Choi Yeonjun hayatında bir çok zorlukla baş etmiş bir çocuktu. Hayalleri için öyle de yapması gerekiyordu. Tamam, aile ilişkileri gayet iyiydi. Sandığı kadarıyla iyi arkadaşlıklar da kurmuştu. Fakat hem dansı hem okulu idare etmek pek de kolay sayılmazdı. Bunları şu ana kadar iyi idare etmişti. Ama bu sene lisenin son senesiydi. Gerçek zorluk şu dakikadan itibaren başlıyordu.

Kendini cesaretlendirmek için güzel bir duş alarak başladı güne. Okulu ve dershaneyi çok sevdiği söylenemezdi. Seçim hakkı olsa idol olmak isterdi. Ancak ailesi ona bu hakkı tanımamıştı. Yarı zamanlı bir işte çalışarak dans kursu parasını karşılıyordu. Ailesine göre doktor, mühendis veya savcı olması daha doğruydu. "Ekmek yiyemeyeceği bir iş için niye kendini yıpratıyordu?" Evet, ebeveynlerinin düşüncelerine göre tam olarak dans edip şarkı söylemek buna karşılık geliyordu. Yeonjunie kimseyi üzmek istemezdi. Ailesinin onun üzerinde çok emeği vardı ama hayallerini de bir o kadar önemsiyordu. O yüzden bu yolu seçmişti.

Dolabından hızlıca giyecek uygun bir şeyler buldu ve üzerine geçirdi. Çantasını omzuna taktıktan sonra yatağını düzeltip odadan çıktı. Islak mavi saçlarını havlu yardımıyla kuruturken adeta koşar adımlarla annesine görünmeden kapıya ulaşmaya çalıştı.

Fakat...

İşlerin pek istediği gibi gittiği söylenemezdi.

" Ah, annecim! Günaydın. Bugün bir hoş görünüyorsun. Saçına bir şey mi yaptırdın acaba?" Dedi gözleri görünmeyecek kadar gülümseyerek. Annesi sinirli bakışlarını oğlundan çekmeyerek konuşmaya başladı:

"Seni zibidi! Yemek yememeden kaçmaya çalışıyordun yine demek! Hemen buraya gelip bir şeyler ye yoksa bayılıp kalacaksın dershanenin ortasında!"

Yeonjun, annesine yavru köpek bakışlarıyla özür dilercesine bakıp konuştu, "Özür dilerim anneciğim ama otobüse geç kalıyorum. Söz veriyorum dışarda yiyeceğim. Seni seviyorum, akşama görüşürüz! "

Annesine söyleyecek söz bırakmadan kapıyı kapatıp hemen kendini dışarı attı. Fakat unuttuğu bir şey vardı.

Elindeki havlu...

+x+

Otobüse ucu ucuna yetişip dershaneye bir durak önceki  durakta indikten sonra yakındaki paten sahasına gitti. Çokta büyük sayılmayan bir rampanın arkasına oturup cebindeki paketi çıkardı. İncecik dal dolgun dudakları arasında yerini alırken kotunun arka cebinden çakmağını çıkardı.

Tam sigarasını yapacakken yüzüne çarpan güneşle arasına bir silüet girdi. Yavaşça kafasını kaldırıp karşısındaki bedene baktı. Uzun boylu bir çocuk ona bakıyordu.

"Hey, bebek surat! Çakmağını kullanabilir miyim?"

Gözleri güneşe alışınca silüetin suratını görebilir duruma geldi. Kendisine bebek surat demesine karşın hemen önündeki bu adamın ondan daha bebeksi bir surata sahip olduğuna yemin edebilirdi.

"Ah tabi! Buyurun." Adam ona bakıp güldü ve Yeonjun'un ona uzattığı çakmağı aldı. Sigarasını yaktıktan sonra yanına oturdu genç çocuğun.

"Biraz fazla resmî takılıyorsun sanırım." Yeonjunie gözlerini, açık kahve tonlarına sahip saçları olan  çocuğa çevirerek cevap verdi, "Aslında benden büyük olup olmadığına emin değildim. Veya nasıl karşılık vereceğine emin olamadım diyelim."

Çocuk güldü. Yeonjun gülüşünün güzel olduğunu düşündü.

"Çok fazla düşünüyorsun." Dedi ve elini uzattı. "Bu arada ben Soobin. Ayrıca yirmi yaşındayım." Yeonjun ona uzatılan eli sıktı.

QUERENCIA | YeonBinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin