Nine~

758 94 23
                                    

Tae Jungkook'tan aldığı mesajla beraber buluşma için hazırlanmaya başlamıştı.

Fazla abartmadı. Siyah tişörtü ve siyah pantolonuyla gayet iyi görünüyordu. Kilo verdiğinden biraz bollaşan pantolon belini kemerle dengeledi. Ailesine haber verdikten sonra siyah postallarını ayağına geçirip evden çıktı. Gerçi haber vermese bile pek umursayacaklarını düşünmüyordu. İç çekmekle yetindi.

Motoruna atlayıp buluşma yerine sürdü.


+x+


"Hey!"

Motoruna yaslanmış Jungkook karşısında duruyordu. Kaskını çıkarıp düz bakışlarını onunla buluşturdu.

"Selam."

Jungkook kafasını biraz yana yatırdı. Kaşları kalkmıştı. Aşırı heyecanlı bir TaeTae beklediğini inkar edemezdi. Motorundan ayrılıp saçlarını yeni kırmızıya boyamış çocuğun yanına gitti.

Eli ondan hoşlanan çocuğun saçına giderken gülümsedi. "Yakışmış."

Tae havada ona yaklaşan eli nazik bir hareketle geri çevirdi. Söylemesine gerek yoktu. Bunu zaten biliyordu.

"Bundan bahsetmeye gelmedim."

Kahve saçlı şaşırdı. Ne oluyordu bu çocuğa?

"Bir sorun mu var?" Kaşları çatılırken sormuştu.

Tae bir süre hoşlandığı çocuğun suratına baktı. Bu ifadesi ona aşırı çekici geliyordu. Bu yüzle ona istediğini yapabilirdi. Alayla sırıttı.

"Yok." Jungkook'un üzerindeki tozu silkeledi. "Olsa bile seni ilgilendirmeyen konularla uğraşmamalısın."

Jungkook anlam veremese bile sorgulamakla uğraşmadı. Gereksiz nefes tüketmekten başka bir şey değildi.

"Konumuza direk geçelim o zaman."

Tae hafif bir baş hareketiyle onayladı.

"Beni takip et."

Jungkook önde Tae hemen arkasında onu takip ederken ahşaptan bir evin önünde durdular. Bir dağ evini andırıyordu. Buraya gelmek için bir saat yol gelmişti.

JK kapıya şifreyi girdi. Kapı ufak bir 'tık' sesiyle açılırken ayakkabılarını girişte bırakıp içeri girdiler.

Tae hala kahve saçlıyı takip ederken büyükçe bir odaya giriş yaptılar. Jungkook içeride bulunan krem koltuklardan birine kendini attı. Tae ise girişte bekliyordu.

"Gelip oturmaya ne dersin?" Kırmızı saçlı ağır adımlarla Jungkook'un karşısındaki koltukta yerini aldı.

"Buraya genelde kimseyi getirmem. Kafa dinleme yerimdir. Fakat bugün konu farklı ve gözlerden uzak olmamız iyi. Sonuç olarak yaşanacaklardan kimsenin haberdar olmasını istemeyiz." yüzündeki alaycı sırıtışla başını yana yasladı. "Değil mi?"

Tae'de yüzüne benzer bir ifade yerleştirdi. Altta kalmaya niyeti yoktu. "Hala babandan korkuyorsun." Dirsekleri dizlerine gelecek şekilde eğildi. "Değil mi?"

Kahve saçlının suratındaki ifade yavaş yavaş düştü. "Seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokma. Sonuç olarak benimle yatmak için burdasın. Daha fazlası değil."

Tae derin bir nefes alıp arkasına geri yaslandı. "Bana bulaşmazsan sana bulaşmam."

Jungkook kafasını iki yana salladı. "Herneyse, konumuza dönelim." Orta sehpanın altındaki bölmeden bir kağıt ve kalem çıkardı. "İsteklerini söyle. Bende söyleyeceğim. İkimiz tarafından kabul edilirse yazacağız. Sonunda imzamızı atıp bunu resmiyete dökmüş olacağız." Ellerini dizlerine vurup yerinde dikleşti. "Kabul müdür?"

QUERENCIA | YeonBinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin