~1~

49 6 12
                                    

Medya: Ada'nın sırasındaki çizimler.

Günlük 2:

"İnsanların farklı olanlara tahammülü yoktu. Kız, bunun canlı örneğini önce kendisinde sonra da Deniz'de görmüştü. İnsanlar... İnsanlar acımasızdı. Bazı insanlar her zaman acımasızdı. Ama hepsi bazen acımasızdı farklı olana. Kız, toplum tarafından dışlandıktan sonra mı yaratmıştı hayali arkadaşlarını? Yoksa onları yarattığı için mi dışlanmıştı toplumdan? Bunun cevabını verebilecek kimse yoktu."

"Her zaman umut vardır."

*****************

Alarmın 'yeni bir işkenceye hoş geldin' der gibi çalmasıyla uyandım. Saate baktım, akrep 7'nin üzerine gelmek üzereydi ve benim hâlâ uykum vardı. Hayali arkadaşlarıma  göz attım, Elvan ve Burak karşıdaki masanın üzerinde yan yana oturuyor, Umut sabah sporunu yapıyor, Mavi ise her zamanki gibi hâlâ uyuyordu.

"Siz niye her seferinde benden önce uyanıyorsunuz, bunu yapamazsınız."

"Gayet de uyanıyoruz. Senin gibi uyku bağımlısı değiliz." dedi Burak göz kırparak.

Mavi, kolunun biri yataktan aşağı sarkmış bir şekilde tek gözünü açarak mırıldandı.
"Kendi adına konuş sarı şey."
Kavga çıkacağını hissedince banyoya girdim. Yüzümü yıkarken Mavi ve Burak'ın seslerini duyuyordum.

Annemin daha uyuduğunu anladığımda çantamı toplayarak, kahvaltı yapmadan çıktım.

Kapıdan çıkarken hâlâ adını bilmediğim o çocuğu gördüm. Yolun karşısında yürüyordu.

"Hey, Günaydın!" yanına gittim.
"Günaydın." dedi sessiz bir şaşkınlıkla.

Normalde hiç kimseye adım atmayan ben, şu an ona koşuyordum sanki.

"Tanışalım mı? Ben Dila Ada. Sen?"
"Neden?" diye sordu garip bir yüz ifadesiyle.
"Arkadaş olmak için."
"Arkadaş mı?" Ben bir süre şaşkınlıkla sessiz kaldığımda devam etti.
"Ben de Deniz, Ada." diyerek gülümsedi. Uzattığım elimi tutmadı.

"El sıkışmayı sevmiyorum."

"Nasıl bir ruh hastasına çattın yine Ada?" diyerek göz deviren Mavi'ye baktım.
"İzleyip göreceğiz, ben de anlamadım."
"Normali bulmuyor ki bizi."

Okula yaklaşmıştık. Bu lanet olası yerden kurtulmama 551 gün vardı. Farklı olanların dışlandığı bir okulum vardı. Bilirsiniz işte, zaten hepsi öyle değil mi? Okulun bahçesine girerken 4 'siyahşörler' her zamanki yerlerinde takılıyordu. Okulun sürekli siyah giyinerek havalı olduklarını zanneden kızları işte. Elvan onlara doğru bakarak,

"Yazık ya. Sürekli böyle giyinerek havalı olduklarını düşünüyorlar sanırım."

Mavi ve Burak kahkaha atmaya başladı.

Seda, grubun lideriydi. Kısa boylu ve aynı zamanda aralarında en dikkat çekici olanı. Hülya ve Kübra ise onun yandakçılığını yapıyordu. Bir de Pelin var. Grubun safı. Ayak işlerini yaptırdıkları kız. Tam bir saf. Kullanıldığının farkında bile değil.

Seda bizi görünce bağırarak "Kızlar, okulun bahçesine mavi bir kirpi girmiş." dedi Deniz'e bakarak. Bunu söyledikten sonra yanımıza geldi, tabi ki diğerleri peşinden.

"Ne o Ada? Hayali arkadaşlarından sonra artık kirpilerle mi arkadaş oluyorsun yoksa?" Kahkaha atmaya başladılar.

Deniz kafasını çevirip,

"Sanırım kıvırcık saçlarıma laf attın ama seni ciddiye almam için sesinin biraz daha karşıdan gelmesi lazım. Şirinler konuşuyor gibi hissediyorum ses aşağıdan gelince."

Seda boyuyla dalga geçilmesinden nefret ederdi. Çıkacak olayı fark etmiştim.

"Okula geçelim Deniz."
Bir şey söylemeden peşimden sakince yürüdü.

"Sınıfın nerede?"
"Onu bilmiyorum işte ama 11- sayısal sınıfındayım."
"Vay be aynı sınıftayız. Ama ilk günün olduğu için Androidle konuşman gerekiyor."
"Android?"
"Müdür yardımcısı işte ya. Yanına gidince anlarsın Android dememin sebebini. Gel."

Yine sorgusuzca beni takip etti. 2 kat yukarı çıktık. 'Müdür yardımcısı Anıl Yurt' yazan kapıyı iki kere tıklayıp içeri girdim.
"Hocam, yeni öğrenci geldi de. Onu getirdim."
"Dili yok mu yeni öğrencimizin?"
"??"
"Boşver kızım. Yorma beynini." diyerek Deniz'e döndü.

"Adın?"
"Deniz."
"Soyadın yok mu?
"Var."
"Var madem niye söylemiyorsun? Kayacıymış soyadın. Neyse 11 sayısal sınıfına geç. Ders 2 dakika sonra başlayacak. Sonra yanıma geç kağıdı için gelmeyin."

Odadan çıktık. Deniz şok olmuş gibiydi.

"Bu neydi şimdi?"

"Boşver onu. Ne kadar sinirli gibi sorular sorsa da gram sinirlenmiyor ya da gülmüyor. Mimiklerini gerçekten oynattığına dair efsaneler var ama mimiklerinin kıpırdadığına şahit olmadım. Adı da o yüzden Android."

"Nasıl garip insanlar var ya." dedi sakince Deniz.

"Bunu diyenin de mavi kıvırcık ve fazlasıyla uzun saçları var." diyip gülmeye başladı Mavi.

Sınıfa geldiğimizde hoca derse girmişti. Kapıyı çalıp içeri girdim.

"Geç kaldığım için kusura bakmayın."
"Tamam Ada geçebilirsin de bu çocuk kim?"
"Deniz. Yeni öğrenci."
"Kendini tanıtır mısın Deniz?"

Deniz hocaya baktı. "Deniz Kayacı. Babamın işi yüzünden buraya taşındık."
"Başka?"
"Nasıl başka?"
"Bu kadar mı tanıtacaksın kendini?"
"Bu kadar bilseniz yeterli diye düşündüm."
"Baban ne iş yapıyor?"
"Asker."
"Tamam boş bir yere geçebilirsin."

"Gel gel buradayım." diye bağırdım. Yanıma oturdu. Masama baktı.
"Cidden sorunlu olduğunu düşünüyorum. N'aptin be şu sıraya?"
"Sadece birkaç çizim ya ne olacak."
"Birkaç olduğuna emin misin?"
"Güzel ama dimi?"
"Güzel ama yeri burası değil." dedi sırıtarak.

Öğleye kadarki dersler geçmemişti. Her derste beraber oturup tenefüslerde konuşmuştuk. Öğle arasına geldiğimizde ayağa kalkıp,

"Hadi kantine inelim." dedim.
"Neden?"
"Nasıl neden ya? Öğle arası olması ve öğle arasında genelde yemek yeniyor olması mesela?"
"Haklısın." diyerek hafif seslice güldü.

Kantine indik. Ben yemek hazırlanan yerin sırasına girerken, o büfe sırasına girip bir paket kahve almıştı.

"Yemek almayacak mısın?" diye sordum.
"Aldım ya."
"Nasıl aldın?"
"Kahve işte. Benim ana besin kaynağım."
"Ben de cidden senin sorunlu olduğunu düşünüyorum."
"İki sorunlu birbirimizi güzel bulduk desene."

Ben yemeği aldıktan sonra kantinde bir masaya oturduk.

"Ee Deniz. Anlatsana."
"Neyi?"
"Kendini işte. Nasıl birisin mesela?"
"Normal. Ben karşımdakini tanımadan kendimi ona açamıyorum. Kusura bakma."
"Ben anlatayım sonra da sen anlat o zaman."
"Tamam olabilir."
"İçime kapanık biriyim genelde. Şımarık insanlardan nefret ederim. Manzara izlemeyi severim. Müzik hayatımın vazgeçilmezlerinden desem yanlış olmaz. Bu kadar."

Deniz bana döndü. Hafifçe gülümsedi.
"Ben de içime kapanık biriyim. Ama genelde değil, her zaman. Manzara izlemeyi sevmem ve hiçbir şeyi ve kişiyi hayatımın vazgeçilmezlerinden biri yapmam. En azından şimdiye kadar yapmadım. Normal biriyim genel olarak ama benim de sırlarım var."

"Benim de..."

İşte bu okuldaki bu ilk günümüz, tanıştığımızdan sonraki hayatımızın en normal günüydü. Zaten her şey bu cümleden sonra başladı desem yanlış olmaz.

Dipnot: "Her zaman umut vardır."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 13, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Deniz YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin