(Aktör Bay Agusto, sahnede duran 4 kardeşi görür)
Agusto;
Neler oluyor burada? Onlar da kim!
Sahnede ne işi olur bir kaç sefilin!
Sahneler bizler içindir, biz soylu aktörler için.
Bizim olanı, derhal bize geri verin!
Sizler... Duymuyor musunuz beni!
Burayı bir an önce terk edin!Şu zavallılara da bir bakın!
Yüzlerine kondurdukları, o garip ifade de neyin nesi!
Utanç denilen duygu içlerini kemiriyor olmalı her birinin!
Benim gibi bir soylunun yerini almaya çabaladıkları için.(Genç aktör Bay Agusto Tiyatro salonunun, balkonundan kalabalığa seslenir fakat sesi kalabalığın içine karıştığında kaybolur ve duyulmaz.)
Agusto;
Ah, vah ediyorum benim biricik, değerli gözlerime.
Bunları görüyor olması ne kadar da acı!
Herkesin içinde yemin ederim ki.
Çoktan ölmüş olmayı yeğlerdi iki çift gözüm, sefillerin burada, karşımda olduğunu görmek yerine!
Karanlığa mahkum yaşamayı bile yeğlerdi.
İnsanların beni değil, onları izlediğini öğrenmek yerine!(Parmaklarını alnına yerleştirip, ileriye doğru bir adım atar balkonda.)
Agusto;
Şu alkış seslerine de bir bakın!
Hepsi bu sefiller için yükseliyor avuç içlerinden!
Benim varlığımı çoktan öldürüp, mezarıma gömmüşler bile!( Bay Agusto cebinden kağıt ve kalem çıkartarak yaşmaya başlar.)
Sen, gecenin örtüsüz güzelliği!
En tepe de parıldayan dolunay!
Bu gece benim için süslenen binbir çeşit yıldızlar, siz ki beni dinleyin, size sesleniyorum!
Bu zalim dünyada benden daha soylu bir sefil yaşıyorsa eğer!
O halde bende and içiyorum kendi varlığım için bu gece, sonsuzlukta size karışmaya!
Her şeyin başladığı yerde ölmeye and içiyorum!
Kaderimin bana sunduğu teklifi kabul ediyorum buracıkta!
Hoşçakal dünya ve sana da hoşçakal ışıltılı biricik sahnem!
Hoşçakalın zengin ve soylular!
Size de hoşçakalın bir parça ekmeye muhtaç fakir insanlar!
Sakın üzülüp ağlamayın benim için.
Bilin ki beni öldüren, bu gece gördüklerim değil.
Bu güne dek öğrenemediklerimdir!
Beni öldüren yine benimdir!(Agusto Tiyatro salonunun balkonundan kendini aşağıya bırakır.)
(SON)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNSANCIKLARIN DÖRT GÜNAHI
General FictionOnlar... işte onlar. Dünyanın dört bir köşesine yayılmış ufak tefek insancıklar yığını... Söylediğimizde dinlemediler Oynadığımızda izlemediler..... Yazdığımızda ise okumadılar.. Ve en önemlisi de; Öldüğümüzde hissetmeyecekler. Acizlikleri, her geçe...