3

11.6K 1.1K 477
                                    

3

Yoongi'nin on sekiz yaşına girmesiyle her şey çok daha zorlaşmıştı. Doğum gününü tüm sürüyle birlikte kutlamış olmasına rağmen Jimin ile o gece hiç konuşamamış, ondan sonraki iki hafta boyunca da sevdiği parlak gözleri, dolgun dudakları, tombul yanakları olan oğlanı görememişti. Sürüyle birlikte avlanmaya gidiyor, bazen iki gün boyunca geri dönmüyordu. Ama hiçbir zaman üç gün boyunca sürüyü boş bırakmadıkları için bugün geri döneceklerini biliyordu. Yoongi'sinin yorgun olacağını da biliyordu ama yine de onunla iki hafta konuşamamak ölüm gibiydi.

"Eğer... Eğer gelirse yanıma gelmesini söyle."diye mırıldandı Jimin. Karşısındaki Jeongguk kafasını salladığında gülümsemeye çalıştı. "Dikkatli ol hyung."dedi Jeongguk iç geçirerek Jimin'in yüzündeki sahte gülümsemeye bakarken.

"Olurum."dedikten sonra Jimin daha fazla evin içinde durmak yerine dışarı çıktı. Hava soğuk olsa da dışarıda güneş vardı. Dün kendisine eş bulan alfalardan teki omegasına eş olma teklifi için verebileceği hediyeyi bulmak üzere sürüden ayrıldığından beri Jimin alfası giden omeganın kızgınlık dönemine girdiği için attığı çığlıkları duyarken iç geçirdi. Bu olaya fazla tanıklık etmese de annesi, alfanın en iyi hediye için aylarca bile gelmemesinin normal olduğunu, omeganın da bu konuda sabrı öğrenmesi gerektiğini söylemişti. Annesi babasını bir yıl boyunca beklemişti ama Jimin buna dayanabileceğini sanmıyordu. Çünkü Yoongi'nin yüzünü neredeyse üç gündür görmüyordu ve şimdiden delirecek gibi hissediyordu. Özellikle de iki haftadır da hiç sesini duymaması...

İç geçirdi ve omeganın çığlık atan sesini umursamadan ormana ilerledi. Dikkatli davranarak arada arkasına bakıyor, takip edilmediğinden ya da izlenmediğinden emin olmaya çalışıyordu. Yoongi ona dikkatli olmasını söylediğinden beri dikkatliydi.

Sonunda kendi bölgesine geldiğinde etraf hala biraz ıslak olsa da umursamadan etrafta dolanmaya başladı. Henüz çiçekler için erken olsa da şansını deniyor, çiçek arıyordu. Ama aklı hala sevdiği oğlandaydı. Aralarında artık üç yaş fark vardı, sadece beş ay boyunca aralarında iki yaş farkı olması sinirini bozuyordu. Kızgınlık dönemine girdiğinde alfa onu unutabilirdi. Babasının söyleyeceği omegalarla görüşebilir, onlardan tekinden etkilenerek eşi olmalarını isteyebilirdi.

Jimin biraz daha etrafta dolaştıktan sonra tekrar aynı yere dönmüş, bu sefer üstündeki hırkasını kayanın üstüne koyarak kayaya oturmuştu. Yapacak başka bir şeyi olmadığı için beklemeye başladı. Yaptığı tek şey oturmaktı ama sıkılmıyordu. Aklında ve kalbinde alfasının yanına geleceği düşüncesi varken, zihni binlerce kavuşma sahnesini canlandırırken hissettiği tek duygu heyecandı. Artık toprağa değerken ayakları, bir süre sonra ayaklarını çekip kayaya kıvrıldı. Aklındaki tek şey Yoongi olduğu için ne yaptığının bile farkında değildi. Özellikle de daha sonra hayalleriyle birlikte gözleri kapandığında ve hırkasına rağmen ıslaklığını hissettiği kayanın üstünde, güneş olmasına rağmen esen rüzgarın eşliğinde öylece uyuyakaldığında bunun olabileceğini sezmemişti.

Yoongi sonunda avdan geldiğinde, karşısına ilk çıkan kişi Jeongguk olmuş ve anında Jimin'in nerede olduğunu söylemişti. Sevdiği oğlanı deli gibi özlemiş olmasına rağmen yine de dikkat çekmemeye çalışarak ormana girmiş, çoğu zaman buluştuklarını yere gitmişti. Ama beklemediği şey, kayanın üstünde büzülmüş halde tatlı yüzüyle uyuyan bir Jimin'di. Alfa nefesini tuttu. Jimin'i birçok kez uyurken görmüş olmasına rağmen bu görüntü her zaman onun için nefes kesiciydi. Oğlanın alnına dağılmış saçları, büzülmüş kalın pembe dudakları, kızarmış yanakları bildiği her şeyden çok daha güzeldi.

Jimin'in titrediğini fark ettiğinde elini yavaşça oğlanın yanağına koydu. "Jiminie,"diye fısıldadı. Eli yanağını okşarken gülümsedi ve tekrar yumuşak ses tonuyla oğlanın ismini fısıldadı. "Jiminie..."

promise | yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin