Ferah bunu yapmamalıydı. Yaparsa okul tarafindan ağır bir ceza yeme ihtimali çok fazlaydı. Bu arada yanımdan geçen yaratığı da unutmuş değilim. O yaratık sanki başka dünyadan gelmişti. Ama buraya nasıl gelebilirdi ki?
Tabii ya...
Girdap...
Girdap başka ülkelerle iletişim kurmanın tek yoluydu. Ama bunu kim yapabilirdi ki?
Neyse feraha dönelim.
Ferah elementinin ikisini birleştirip kullanıyordu bu tehlikeli ve yasaktı. Ferahı uyarmak için yanına yavaş ve aynı anda tedirgin adımlarla gidiyordum. Feraha dokunduğum anda geriye doğru savruldum. Galiba ferah benim burda olduğumu farketmedi ya da beni görmemezlikten geliyordu. Doğrulmak için tam hamle yapmıştım kiYapamadım...
Çünkü omurga kemiğim çok fena bir şekilde acıyordu. Ben de seslendim :
- Ferah bu yaptığın çok yanlis bir hareket derken...
O da ne!!
iki elementini birlikte kullandığı yetmiyormuş gibi birde insan üstünde kullanıyordu. O kızlar ise azra ve semaydı. O kızlar okulun en pis ve kötü kızlarıydı o kızları seven okulda bulunmazdı. Hemen ferahı onlardan uzaklaştırmalıydım. Ama bir sıkıntı vardı. Feraha dokunduğum anda duvara savruluyordum. Bu da benim canımı acıtıyor oraya buraya savruluyordum.
Ama ben bu okulda fazla kişileri tanımıyordum. Yani kurt gücümle kimseyi çağıramazdım. Aklıma aytaç geldi o da bir kurttu. Ama artık ben ondan nefret ediyordum. Artık demeyim zaten onu tanıdım tanıyalı hep nefret etmiştim. Artık başka çarem yoktu. Aytaçı çağırıp ferahın bu hareketine engel olmalıydı.
Kurt pozisyonuna dönüşmeye başlamıştım. Artık en ufak bir çıtırtıyı bile rahat bir şekilde duyabiliyordum. Hemen aytaçla irtibata geçtim ve kurt sinyalini(yardım çağrısı)
verdim. Artık benim elimden birşey gelmezdi bu yüzden bende o korkunç şeyi düşünmeye başlamıştım.O varlığın hiçbirşeyi görünmüyordu. Sebebi ise peleniri heryerini kapatmıştı. Ama bir detay farketmiştim. O varlık duvara koyduğunda çat diye bir ses çıktı yani bir demir taş veya beton bir zemine vurulduğunda çıkan bir ses gibi çıkmıştı.
Herhalde bu varlık metaldi. Bu arada da aytaç geldi. Ben o olaydan sonra gelmez zannediyordum fakat beni yanıltmayı başarmıştı. Aytaç elementi ateşi ferahın birlesimine doğru fırlattı ve azra seme ve ferahın arasındaki bağ koptu. Feraha artık dokunulabiliyordu. Hemen ferahı kendime doğru çektim.
Keşke çekmeseydim...
Kendime çektiğim anda tokatı yemem bir oldu. Feraha bir şeyler söylemek için tam ağızımı açmıştım ki yine tokat yedim. Ferah tokat atar stmaz kapıdan büyük bir hışımla kapıdan çıktı.
Aman Allah'ım....
Sırtımdaki acı giderek artıyordu. Sanki ölecek gibiydim. Hemen aytaca yöneldim. Şöyle dedim:
- Aytaç çabuk beni revire götürmelisin yoks'
Derken gözümün önüne kocaman bir karanlık çöktü.
Gözümü açtığımda iki tane kişi birşeyler konuşuyorlardı. Fazla birşey anlamamıştım hatta hiçbirşey anlamamıştım. Birşey farkettim artık sırtım ağrımıyordu. Bayağı bir rahatlatmıştı beni. Benim gözümü açtığımı görünce uzun boylu olan yanıma gelip söyle dedi:
- İyimisin efecim.
- İyiyimde siz kimsiniz?
- Beni tanımadın demek ben bu okulun müdürü. Beni tanımayan yani müdürü tanımayan bir öğrenciyi ilk defa görüyorum.
Hahahhahaha- Ah özür dilerim. Ben bu okulda yeniyim. Derse de daha hiç girmedim sizce de sizi tanımamam normal değil mi?
- Tabii normal ama bir an önce derse girmelisin yoksa elementini öğrenemezsin.
Dedi ve yanımdan uzaklaştı. Bu müdüre hiç canım ısınmamıştı. Adamın tipinde meymenet yok. Neyse ya adamın tipi beni ne ilgilendirir sanki alıp koynuma mı sokucam.
Tövbe Estağfurullah
Durup dururken beni günaha sokuyo bunları düşünürken kapıdan birisi girdi...
Evet...
Bu oydu...
Ama onun burda olması bir katliam demekti...
Sevgili okurlarım, bölüm biraz geç geldi kusura bakmayın. Sizi seviyorum. Yazım hatam varsa özür dilerim.
ALLAHA EMANET OLUN❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Doğanlar (Ara Verildi)
VampireFerahin gayet normal bir hayatı vardı. Fakat bazı kişiler ve olaylar hayatına girene kadar... Ferah bu olaylardan sonra intikama yemin etti ama onlardan elindeki güç intikamını almaya yeterli olacak mı...