xx

248 42 31
                                    

final life


Dakikalar dakikaları kovalarken; Taehyung masanın üzerinde yuvarladığı minik, adını bilme gereği duymadığı ilaç şişesini öylece yuvarladığı masanın üzerinde bırakmış ve gözlerini, birkaç dakikadır anlamsızca izlediği boş duvardan minik şişeye doğru indirmişti.

İçindeki saniyeler geçtikçe filizlenen korkusu ve zihnindeki susmak bilmeyen sesler yüzünden küçük yatak odasının duvarına yakın, cam kenarında bulunan çalışma masasında otururken boğulduğunu hissedebiliyordu. 

Onu bulamamaktan, ona kavuşamamaktan, onun kendisini istememesinden korkuyordu.

Dolu gözlerini umursamadan derin bir iç çekmiş ve minik şişeyi yeniden elleri arasına alarak bıkkınlıkla kapağını açmıştı.

Zihnine dolan sesleri susturmaya ve güzel şeyler düşünmeye çalışmış, içinden onu bulabilmeyi, onu bulunca ona sıkıca sarılmayı, onu bırakmamayı, ondan özür dilemeyi ve kendisini onun elleri arasına bırakmayı düşünmüştü. Kendine verdiği bu masum sözler yüzünden dudakları buruk bir gülümsemeye bürünmüştü.

Şişenin kapağı açılıp parmakları arasından kayarak masaya düştüğünde, onu odanın herhangi bir köşesine fırlatmış, masanın diğer ucunda duran fotoğraf çerçevesine uzanmıştı. Dolu gözlerinden yaşları bu hamlesiyle özgürlüğüne kavuşurken Taehyung, onun minik Jimin'i ile çekindiği son fotoğrafın güzelliğine bakmaya dalmıştı.

Esmer çocuk o gün, hastaneden yeni taburcu olan arkadaşı iyi hissetsin diye onu oyun parkına götürmüştü fakat hastalığından bihaber olduğu Jimin, yere yığıldığında korkusundan ve endişesinden ne yapacağını bilemez bir hâlde baygın arkadaşının yanına çökmüş, ağlayarak etrafındakilerden yardım dilemişti.

O günü anımsadığında hıçkırıkları dudaklarından kaçmaya başlamıştı ve Taehyung buna engel olamayacağını anladığında, elinde tuttuğu çerçeveye sıkıca sarılmış, gözyaşları tükenene kadar ağlamıştı.

O gün ve o günden sonra bütün suçu hep kendinde bilmişti esmer çocuk, arkadaşını eğlenmesi için dışarıya götürdüğünde onu yormuş olduğundan bayıldığını düşünmüştü fakat tüm bu düşüncelerine ters düşecek şekilde Jimin bütün mektuplarında onun bir suçu olmadığını yazmıştı, sanki hiçbir şeyden haberi olmayan arkadaşının kendini suçlayacağını hissetmiş gibi...

 "Sevgilim..." Taehyung titreyen sesiyle elinde sıkıca tutmaya  devam ettiği fotoğraf çerçevesine bakmaya devam ederken fısıldamıştı. "Sen de bana yalan söylemişsin. Olan biten her şey benim suçumken, sen benim suçsuz olduğumu söylemiş ve bana defalarca yalan söylemişsin."

Kısa bir iç çektikten sonra yaşlı gözlerini elinin tersiyle silmiş, bıraktığı çerçevenin yerini minik şişeye bırakmıştı.

"Yanına geleceğim güzelim. Yavaşça ve acı çekerek." Şişenin içinden bir hap çıkarmış ve onu eline almıştı. "Aynı senin yanımdan ayrıldığın gibi, yavaş yavaş ve canım acıya acıya."

Ardından minik hapı, ağzına atmış ve üzerine su içme gereği duymadan, zorlukla yutmuştu.

"Bir."

Bir hap daha aldı.

"Seni seviyorum Park Jimin"

Onu da aynı şekilde hiç beklemeden yuttu.

"İki."

Bir tane daha aldı.

"Seni seviyorum çok Park Jimin."

Ve ardından bir tane daha, bir tane daha, bir tane daha... Her bir ilaçta onu ne kadar sevdiğini itiraf etmişti.

Minik şişenin içinden ne kadar hap çıktıysa Taehyung her birini biricik, onu beklediğinde emin olduğu sevgilisi için gözyaşları eşliğinde yutmuştu.

Uzun zamanın ardından gözlerinden damlayan bu yaşlar, Taehyung'un mutluluk gözyaşlarıydı. Jimin'i öylesine özlemişti ki mutluluktan ağlamaya başlamış ve içine dolan heyecanla ilaçları içmeye devam etmişti.

Elini son olarak şişeye yeniden attığında boş olduğunu fark etmiş ve onu odanın bir köşesine atmış, kırılma sesini dinlemişti. Ardından derin bir nefes alarak masanın üzerinde kendisine bakan fotoğraf çerçevesine uzanmış, minik sevgilisinin gülümseyen yüzünün üzerine birkaç öpücük bırakmıştı. Kısa bir süre fotoğrafı izledikten sonra da çerçeveyi masaya doğru yatırmış ve başını üzerine yasladıktan sonra gözlerini yummuştu.

"Biliyorum, sana iğrenç davrandım, seni görmedim, seni duymadım ve seni çokça incittim fakat lütfen beni affet, beni yanına kabul et. Sana yalvarırım Jimin, beni yeniden sev."

Taehyung mırıldanmaya devam ederken, bilincinin yavaşça kapandığından haberdar değildi, odağı sadece güzelim Jimin'inin üzerindeydi. Yorgun bedeni; sonsuz, bir daha uyanamayacağı bir uykuya dalmıştı.

Kim Taehyung, yaşamı boyunca defalarca defa Park Jimin'e onu sevdiğini söylemişti.

Ve hiçbirinde, yalan söylememişti.

i lie to you, pt.2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin