GİRİŞ

57 4 2
                                    

Karanlığın içindeki tek ışık kapının altından içeriye inatla giren ışıktı. İçeriden gelen o sesler odada yatağında pişmanlıkla oturan kızın gözyaşlarını daha da arttırıyordu. Sırtını yatak başlığına dayamış, bacaklarını kendisine çekip sıkıca dizlerine sarılmıştı. Saçları iki yanından vücudunu kaplarken kırılan vazonun sesi evde yankılandı. Kız olduğu yerde sıçrarken annesinin isyan dolu seslerine kulak verdi. "Bıktım senden! Geber de ben de kurtulayım sende kurtul!"
Birden beklemediği bir sessizlik bütün evde hâkimiyetini eline almıştı. Gözlerini yatağının hemen yanındaki pencereye çevirdi. Gecenin karanlığında sokakta ışıkları yanan tek ev onlarınki gibi duruyordu.
Gözyaşları dizlerini de ıslatmışken bacaklarını yataktan aşağı sallayıp ayağa kalktı.
Neden içeriden ses gelmediğini merak ediyor, gidip bakmak istiyordu ama ortalıkta görünmek herkesi daha da sinirlendirmekten başka bir şeye yaramayacaktı.
"Yazıklar olsun!" Diye bağırdı birden babası. Kızın odanın içerisindeki adımları birden kesilirken diğer bir bağırış annesinden oldu. "Asıl sana yazıklar olsun!" Annesinin bir odanın kapısını çarpması bütün evde deprem etkisi yaratırken babasının o gür sesi ilişti kulaklarına. "Nerede o çiyan!" Kız konunun kendisine döndüğünü anladığında ağlamaktan şişmiş gözlerini kapıya çevirdi. Karanlıkta bir iki adım gerileyip kendisini duvara yasladı. Birazdan olacak her şey artık onu ilgilendiriyordu. Biliyordu. Ellerini kafasına siper edercesine kapatıp duvarda yere doğru kaydı. Bacaklarını iyice kendisine çekip ufacık olana kadar pıstı.
Kapının altından gelen ışıkta gölgeler oluştuğunda kızın gözleri sıkıca kapanmıştı. Kapının açılırken çıkardığı o tok ses kulaklarında yankılanırken güçlü bir el kızın kolunu kavradı ve sertçe ayağa kaldırdı.
"Her şey senin yüzünden! Ağzına sıçtığımın çocuğu!" Kız babasından uzaklaşmaya çalışırken yanağına inen o koca el büyük bir yaraya daha yer açmıştı yüreğinde.
Kız artık ağlamıyor, adeta gözlerinden bir denizi döküyordu.
"Defol git evimden! Uğursuz!" Babası kızını savurarak odadan çıkarttığında koridorun en ucundaki odadan ağabeyi çıkmış bir şeyler yapabilmek için fırsat kolluyordu.
Ama o fırsatı bulamadı. Babası kızı bir çöp gibi kapının önüne atarken evdeki herkes öylece izlemişti. Kız hıçkırıyor, af diliyor, babasından onu içeri almasını istiyordu ama adamda ne merhamet ne de vicdandan eser yoktu. Gözünü bile kırpmadan kapıyı suratına kapattı. Genç kız öylece sokakta kalmıştı. Üzerindeki ince pijamaları dışarıdaki soğuğu içine çekmek ister gibiydi. Ellerini kollarına sarıp etrafa bakındı. "Baba lütfen çok soğuk." Diye bir umut tekrar seslense de duyduğu şeyler içindeki denizi taşırdı. "Bu orospuyu eve almayacaksınız! Sabaha kadar kalsın dışarıda da aklı başına gelsin!" Şimdi kızın gözlerinden deniz değil okyanus akıyordu. Bu böyle devam edecekti. Sabaha kaç saat kalmışsa o saatler boyunca böyle ağlayacak ve kendince dilekler dileyecekti.
Bu dileklerin en başında sevilebilmek vardı. Ailesi tarafından bir nebze olsun sevilebilmek.

NUMUNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin