NUMUNE BÖLÜM 1

40 1 0
                                    

Gece sanki ızdırap gibi ilerlemek bilmiyordu. Gökyüzünde en ufak bir aydınlığa bile yer yokmuşcasına kapkaranlıktı. Ay neredeydi? Zalim bulutlar onu da mı saklamıştı? Şubat ayının sonralarında iliklerime işleyen bu ayazla dışarıda kalmış bir kız olarak ne kadar dayanabileceğimi bilmiyordum. Gözlerimi kapattım. Sokak kapısının önüne oturmuş bir an önce sabah olmasını istiyordum. Arabaların altlarında uzanan kedilere, sokak lambasının hemen altında duran çöp konteynerına, bizim evin karşısında sırasıyla duran diğer evlere baktım. Her birinin ışıkları kapanmış, derin uykular yansıtıyordu bana. Kafamı gökyüzüne çevirip ileriden bir yerlerden artık güneş ışıklarının görünmesini diledim. Biliyordum bu dilekten oldukça uzak bir saatteydim. Sanırım kapının önüne atıldığımdan bu yana da iki saat falan geçmişti. Ben kaldığım süreyi hesaplamaya çalışırken karşımızdaki evin odalarından biri aydınlandı. Yanan ışık tül perdenin arkasındaki Batur'u bana gösterirken içimden sadece o odanın ne kadar sıcak olduğu geçiyordu. Batur odanın içerisinde dolanıp bir şeyi eline aldıktan sonra pencerenin önüne gelmişti. Odasından dışarı açılan balkon kapısının kulpu yavaşça açılmış çıkardığı gıcırtılı ses kulaklarıma dolmuştu. Elindeki sigarayı dudakları arasına koyup çakmağın yanan ucunu sigaraya yaklaştırdı. Süzülen dumandan bir nefes de dışarıya o bıraktığında gözleriyle sokağa şöyle bir tur attırmıştı. O gözler beni gördüğünde önce ne olduğunu anlayamayan bir ifade sonrasında da şaşkın ve bir sürü soru barındıran o yüz karışımda kalakalmıştı. Sokak lambası tam da benim olduğum yeri aydınlatırken nasıl görmeyecekti ki? Keşke kalkıp karanlıkta kalan bir yere geçseydim. Gerçi kalkabilecek miydim onu da bilmiyorum. Başımı önüme eğip olduğum yere iyice pıstım. Sanki mümkün gibi kollarımı bedenime daha da sıkı sardım. Hava o kadar soğuktu ki bedenim titremekten ve kendisini sıkmaktan yorulmuştu.

"Asena?" Batur'un adımı söyleyen sesi soğuk buhar eşliğinde yüzüme çarparken rezil olmuşluğun verdiği mahçubiyetle suratına baktım.

"Bu saatte hemde bu vaziyette kapının önünde ne yapıyorsun?" Kendimi daha ne kadar sıkabilirdim bilmiyorum. Gözlerimi sıkıca kapatıp yavaşça geri açtım. "Bir şey olduğu yok. Sen git lütfen." dedim zar zor. Ne kadar üşüdüğümü konuşurken hissettiğim yorgunluktan anlayabilmiştim. Benim kendi kendime ısınma çabalarım Batur'un omuzlarıma nazikçe yerleştirdiği örgü hırkayla teselli bulmuş oldu.

"Hava eksi dört derece Asena! Donacaksın, gel hadi." diyerek elini uzattığında biraz önce dikizlediğim odası gözümün önüne geldi. "Gelemem." diyebildim sıcak odanın hayalinden uzaklaşarak.

"Babam beni burada görmezse çok kızar." Kurduğum cümleden sonra göz devirerek kollarımdan tutup beni ayağa kaldırdı. "Baban herhangi bir şeye de kızabilir Asena, özel duruma gerek yok. Hadi gel hasta olacaksın." Beni yönetmesine izin vererek ayağa kalktığımda vücudumun ne kadar halsizleştiğini fark ettim. Biraz önce dizlerimin bağı çözüldü deyimini canlı olarak yaşamıştım.

"Bir de gelemem diyorsun. Az daha burada dursan donarak öleceksin." Yüzünde tarif edilemez bir gülümseme olsa da bana acıyarak bakan gözlerini fark edebiliyordum. Batur beni kolları arasına almış sıkıca tutuyorken arkamızda bıraktığımız kapı sertçe açıldı. "Asena!" diye bağıran babamın sesi sokakta yankılanırken ben korkuyla Batur'dan uzaklaştım. Üzerimdeki hırkayı istemeden de olsa yere attığımda babam öfkeyle üzerime yürüyüp yanağıma sert bir tokat attığında aşağılanmanın ve utancın dibindeydim.

"Hakan Amca ne yapıyorsun?" diye tepki gösteren Batur babamdan bir cevap alamamıştı. Babam onu görmezden gelerek beni kolumdan sıkıca tutmuş ve eve sokmuştu.

"Ben seni el alemin oğlanlarıyla fingirdeş diye mi kapıya attım ulan!" Sessizce duvara yaslanmış, korku içinde babama bakıyorken koridorun ucundaki odadan annem kafasını uzattı. "Ne oluyor Hakan gece gece?" Annemin sorusundan sonra Alperen de odasından çıkmış uykulu gözlerle bize bakıyordu.

NUMUNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin