Bu hikayedeki 4 kızımız birbirlerinden tamamen farklı karakterler olmasına rağmen bir bütünü oluşturuyorlar sanki...
Elvin yemekleriyle meşhur mesela. Fazla sosyal. Üniversitesinde bir de ilk senesinden klüp bile açtı. Gastronomi bölümü öğrencisi. Üstelik kimseyi zehirlemeden 2. sınıfa bile geçti.
Alen ise ailesi gereği fazla şımarık. Her şeyi en diplerde yaşayan bir kız. Ya hep ya hiç onun için arada kalmışlıklara yer yok hayatında. Radyo televizton ve sinema öğrencisi.
Berra arkadaşlarına göre fazla tembel. Çok uyuşuk. Bir işi yapması gerekiyorsa son 1 dakika da bile yapmışlığı var. Umursamaz. Onun hayatında tek önemli unsur uyku. E hal böyle olunca üniversiteyi de fazla önemsememiş ama yine de istediği yunan dili ve edebiyatını kazanabilmiş.
Ve arkadaş grubunun en narini Lina. Lina'nın bazı psikolojik rahatsızlıkları var. Anksiyete bozukluğu mesela. 3 arkadaşı ve ailesi dışında kimseyle konuşamaz. Konuşsa bile sürekli rahatsız hisseder kendini. Örneğin bakkala gidip bir su bile alamaz. Bu nedenle kendi gibi hatta daha ciddi rahatsızlıkları olan insanlar için psikoloji okuyor. Geleceğin psikolog adayı.
---------------------
Lina'dan
Bu kalabalık ortamda oldukça kötü hissederken dans eden insanlara çarpmamaya çalışıyor aynı zamanda bizimkileri bulmaya çalışıyordum ve emin olun ki bu oldukça zor bişey. Bi anda sahneye çıkan doğum günü kızını gördüm. Elvin delice şarkı söylüyor, dans ediyordu. Tırnaklarımla oynamaya başlamıştım bile. Bu çok utanç vericiydi ama o bunu yaparken gayet eğlenir gibi duruyordu. Kötü hissettim. Her zaman ki gibi. Sanki arkadaş grubumuzun enerjisini düşürüyormuşum, sanki şuan gidersem herkes benim ne düşündüğümü düşünmeyi bırakıp daha rahat hareket edebilecekmiş gibi geldi ve bende oradan usulca uzaklaştım. Bu klasik bir partiydi. Elvin türünden hem de. Size durumu şöyle açıklayayım; üniversitede ki her bölümden en az 5 öğrenci arkadaşını görebilirsiniz bunun dışında temassız danslar, bolca alkol, yarı çıplak kızları düşürmeye çalışan karşı cinsler falan ve filan...Boğucu ortamdan dışarı çıktım. Temiz hava yüzüme vurduğunda kendimi o kadar rahatlamış hissettim ki. Yanlızdım. Sessiz bir ortamdaydım. Üstelik geceydi. Yavaşca yürümeye başladım. Yoldan geçen araba farları sanki bir tabloyu canlandırıyormuşum gibi geliyordu. Huzur verici bir tablo. Yürüdüm, yürüdüm ve yürüdüm.. Sonunda sahile gelmiştim. Ayağımdaki rahatsız edici ayakkabılardan kurtulup ayaklarımlı usulca kuma değdirdim. Değdirdiğim an bir hıçkırık sesi duydum. Aniden gelen ses beni ürkütmüştü.
Etrafıma bakınarak sesin kimden geldiğini anlamaya çalıştım. Gerçi anlasam ne olacaktı ki? Gidip yardım mı edecektim? Bu düşüncemle olduğum yere iyice sindim ve gözlerimi kapattım. Denizin sesi beni rahatlatıyordu. Hiç bir şey düşünmeden, gerilmeden, kimseden kaçmadan burada yıllarca oturabilirdim sanırım. Birden kolumdan dürtüldüm. Hadi ama dram konuşmamı yarıda kesen hadsizde kim? Kim olduğunu anlamak için kafamı sağıma doğru çevirdim. O kişi "Oturabilir miyim?" diye bi soru yöneltti. Benimle konuşabileceğini karşımda ki beye düşündüren ne gerçekten çok merak ediyorum. Bir katil edasıyla gözlerine baktım. Tabi ki o bir ABE (Alen Berra Elvin) olmadığı için bu bakışımdan bir şey anlamayarak suratıma bakmaya devam etti. "Koskoca kumsalda gerçekten ilgini burası mı çekti?" deyiverdim bende şuan kendimi en korunaklı hissettiğim yerdeyim beni ne kadar gerebilirsin oğlum heheheyt be! "Huzurlu görünüyordun ve benim de şuan fazlasıyla huzura ihtiyacım var." dedikten 8 saniye sonra pat diye yanıma oturdu. Bir psikoloji bölümü öğrencisi olarak onun neyi olduğunu öğrenebilir üstelik belki yardımcı bile olabilirdim ama içimden gelmiyordu. İçimden gelen tek şey sakince oturmaktı. Tek huzur bulduğum yerde denizin yanında.
Kaç saattir yan yana oturduğumuzu bilmiyorum ancak bu umrumda değil çünkü hiç konuşmadık. Var ile yok arasında olduğundan benim için bir sorun da teşkil etmiyordu. Yanımda uzanmış yıldızları seyrediyordu. Bende onun yaptığını yaptım. Bu açıdan her şey daha güzeldi. Deniz, gece, yıldızlar.. Böyle güzel şeyleri daha sıralardım ancak yanımda bir yabancının uzandığını unutmamam gerek.. Bana döndü "Deniz." dedi doğrulup denize baktım. Hafifçe gülüp "Adım Deniz. Deniz KARAN. Deneysel psikoloji dersini aynı saat aynı sınıfta aynı öğretmenden alıyoruz." dediğinde göz ucuyla baktım. Peki bu konuşmada beni ilgilendiren neydi? Hafifçe omuz silktim. "O derste oldukça iyiyimdir." deyip biraz tebessüm ettim. "Biliyorum." dedi ve bana bakmaya devam etti. Bu beni oldukça rahatsız etmişti işte. Yavşca yerimde doğrulup ayakkabılarımı elime alıp kalktım. "Ne için moralin bozuk yada neden huzur bulmak istiyorsun bilmiyorum ama umarım aradığın huzuru burada bulursun." dedikten sonra yürümeye başladım.
Şimdi eve gidip kızların gelmesini bekleyip beni fırçaladıktan sonra uyuma zamanıydı ve bende öyle yaptım.
Sabah Elvin beni uyandırmaya geldi. Hiç hoş olmayan bir şekilde hem de. Topukluları tıkır tıkır öterken yavaşça yatağıma yaklaştı ve kulağımın içine içine çığlık attı. Yanlış duymadınız. Çığlık. "Allah belanı verir umarım Elvin" dediğimde gülerek "O iş yaş be aşko" dedi. Iyy aşko nedir ya? Giyinip kızların yanına gittim. Bir konu hakkında baya hararetli konuşuyorlardı. Biraz geç kalmıştım ama bu onları dinlememe asla engel değildi. Beni görünce hepsi birden sustu ve Alen öne atıldı. "Deniz kızı." Evet bana hep böyle seslenirlerdi ama dün beni şu çocukla görüp yanlış anladıklarını düşündüm. "Ne denizi ne kızı Alen. Saçmalama." diye aşırı saçma bir tepki verip koşarak evden çıktım. Geç kalmanın verdiği aceleyle okula gitmemek için daha fazla uğraşmamam gerektiğini anlayıp favori mekanıma gitmeye karar verdim. Sahile.
15 dakikalık yolun ardından sonunda huzuruma kavuştum. Denize. Hayır hayır yanlış anlamayın insan olan Deniz değil tanımadığım etmediğim insanda ne huzuru Allah aşkına. Hafif dalgalı denize bakarken düşünmeye başladım. Hayatımı değiştirme vakti gelmişti. Arkadaşlarının çekingen prensesi olmayı bırakmalıydım...
———————————-
Berra'dan
Lina'nın anlam veremediğimiz çıkışından sonra okula gittik. Aşırı bunaldığımız derslere girip ders aralarında buluşup sabah konuştuğumuz klüp etkinliğini planlamaya çalıştık. Okul bitince kızlar caddeye gideceklerini söylediler ancak onlarla gitmek istemedim. Direk eve gelip uyumaya karar verdim. Yavaşça üstümü çıkarıp duşa girdim. İşlerimi hallettikten sonra giyinmiş tertemiz bir şekilde tam yatağıma uçuş yapmıştım ki kapı çaldı. Söylene söylene kapıyı açmaya gittim. "Neden bir insan evladı anahtarı yanında olduğu halde benim güzel totomu o güzel yataktan kaldırmamı ister-" kapıda Batu vardı. Evet evet yanlış okumadınız. Batu hem de Alen'in abisi olanından. Kendisi benim ortaokul-lise aşkım olur. Sevgiyi anladığım günden itibaren onu sevdim. Gerçi onun sayesinde sevgiyi anladım da diyebiliriz. Şuan sevmiyorum ya da sevmek istemiyorum konumuz bu değil. "Güzel toton olduğu saçmalığını kafandan derhal çıkar." deyip içeri geçti. Bende totoma baka baka içeri geçip Alen'i aradım. Aptal insan tabii ki telefonunu açmadı. Elvin'i, Lina'yı aradım ama yok hiç biri telefonlarını açmadı. Mecbur içeri Batu'nun yanına geçtim. "Niye geldin?" diye saçma bi soru yönelttim. "Kardeşimin evine gelirken izin almam gerektiğini bilmiyordum." derken sırıtıyordu ve bende çölde su bulmuşcasına ona hayranlıkla bakıyordum. "Seni özledim." dedikten hemen sonra ekledi "Aleni Linayı ve Elvini" buruk buruk gülümsedim "senelerdir gözümün önündesin bir nefes uzağımdasın ama buna rağmen ben de seni özledim" diyemedim. "Bende seni." deyip hemen ekledim. "Bizde seni." Gözlerini kısarak bana bakmaya başladı. Gülmemek için yanaklarımın içini ısırıyordum. "Aç mısın?" diye sordum gülmemeye çalışırken. "Kurt gibi açım, seni bile yiyebilirim." derken üzerime doğru geliyordu. Bende geri geri kaçıyordum. Çünkü küçüklüğümüzden beri değişmeyen tek bir şey varsa o da gıdıklama savaşıydı. "Batu hayır. Hayır sakın." diye bağırırken Batu daha hızlı gelmeye başladı. Bende iyice cırlamaya başladım ve sonunda olmaması gereken şey oldu. Batu beni yakaladı. Gülerek "Yapma." diye bağırıyordum ama nafile ve o an yere bir şey düştü. Önce yerdeki anahtara daha sonra da Alen Elçin ve yanlarındaki arkadaşlarının muzip bakışlarıyla karşılaştım. Rezil olmuştum. Tahminen bütün kulübe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
B.A.L.E
Teen Fiction4 yakın arkadaşın hikayesine hoşgeldiniz Biz sizinle eğlenemeye eğlendirmeye mutlu olmaya aşık olmaya her şeyin üstesinden birlikte gelmeye geldik Bizi yalnız bırakmazsanız seviniriz Berra Kılıç Alen Put Lina Aksek Elvin Tezin B.A.L.E