Odamda tek başıma yatmaya devam ediyordum. Hala aynı şarkıyı dinliyordum.Biri kapıya vurdu. Kapı yavaşça açılınca gelen kişinin bu sefer Louis olduğunu gördüm.
Hafif ve rahatlatıcı bir tonda,
"Hey, Jess.." dedi ve içeriye girdi.
"Hey." dedim.
Tek elini havaya kaldırdı ve,
"Şarkının adı ne?" diye sorduktan sonra elini beline koydu.
"The River." dedim. (river nehir demek)
Dudaklarını büzdü, kaşlarını havaya kaldırdı ve başını aşağı yukarı salladı.
"Beğendin mi?" dedim.
"Evet, evet dün gece 10'da ilk kez çaldığında beğenmiştim. Gece yarısı 2'de biraz daha az beğendim. Ve şimdi de güneşin doğmasını, nehrin erimesini ve şarkıyı söyleyen o kadının boğulmasını umuyorum."
"Defol!" dedim işaret parmağımla kapıyı göstererek. Hiçbir şey söylemeden arkasını döndü ve odadan çıktı.
***
Mila ile duvara yaslanmış sessizce yerde oturuyorduk. Hala aynı şarkı çalıyordu. Bu arada Mila kim derseniz, Mila benim en yakın arkadaşım.
Birlikte oturup The River dinlerken sessizliği bozan ben oldum.
"Niall mükemmeldi. Benim sorunum ne? Kendime zarar birisi miyim?"
Mila bana döndü ve,
"Sadece onu sevmedin." dedi.
"Ama ya sorun bendeyse? Ya kafamda bazı aşk filmleri varsa ve bunlar tamamen yanlışsa?"
"Kendini suçlama. Belki böylesi daha iyi olacak."
Biraz bekledim ve,
"Evet." dedim
"Bu yüzden bu şarkıyı kapatmaya ne dersin?"
"Ben sadece.."
Sözümü kesti ve,
"Kapat. Kapat şunu." dedi. Ayağa kalktım. Kapatma tuşuna tam bastığım anda içerden çocukların sesi geldi.
"Aman Tanrım, öldü." (Louis)
"Hayır, hayıri hadi ama! 80 kez daha. Şimdi anladım. Bir nehirmiş." (Zayn)
Onların sesi kesilince Mila konuşmaya başladı.
"Pekala, şimdi gidip bir şeyler içelim. Çünkü senin bu odadan çıkmaya ihtiyacın var."
***
Üzerimi giyindim ve saçımı taradım. Mila ile evden çıktık ve Mila'nın arabasına bindik. Bir bara gittik. Mila fazla keyifsiz olduğumu fark edince bir iki espri yaptı ama başarılı olamadı. Biramı yudumlarken bana yaklaştı ve,
"Mutsuz mu olmak istiyorsun Jess?! Peki öyleyse! Ben gidiyorum. Aklını başına topladığında geri dönerim. Böyle yaparak daha da üzüleceksin. Eğlenmeye bak!" dedi ve bardakta kalan içkiyi bir dikişte bitirip çantasını aldı. Hızlıca bardan çıktı.
Mila haklıydı... Nereye kadar mutsuz olabilirdim? Niall'a bağlı yaşayamam di mi? Oturduğum yerden kalktım ve piste doğru gittim. Herkesin arasına karışarak bende dans etmeye başladım. Hiçbir şey umrumda değilmiş gibi dans ediyordum. O sırada birinin ayağı ayağıma takıldı. Tam yere düşerken küfürler saydırıyordum. Birinin üzerine düştüm.
"Dikkat etsene be öküz-"
tam cümlemi bitirecekken bir çift mavi gözle karşı karşıya gelmemle boğazıma anında bir şey oturuverdi.
"N-niall?"__________________________
-Ayse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öküz Herif
FanfictionHarry'nin Niall ile beni barıştırma çabaları, beni sinir ediyordu. O öküz herifle barışmayacağım ! -Ayse.