3. Yer ve Gök

14 2 0
                                    


"İlk önce nereye gitmek istersin?"

"Bilmem, tur rehberimiz sen ol gezdir bizi."

Mumbai'nin gezilmeli birkaç yerini gezdik gün boyunca.

Pazar günü olduğu için şanslıydık. İkimizinde işi yoktu Hilal ile.

Akşama doğru eve döndük.
Yemek yedikten sonra ailecek büyük salonda oturmuştular. Yanlarına gittim.
Kızlar televizyonda film izliyordu. Chand'ın annesi Sitara'nın saçlarına yağ sürüyordu.
Chand ile babası iş ile ilgili sohbet ediyordu.
Hilal ise kahve yapmakla meşguldü.

"Kızım senin kocan nerede?"
Hilal anlatmamıştı herhalde.
"Ben evli değilim."

"Ama çocuk?"
"Bekar anneyim ben."
Kadın yine soru sormak için ağzını açacaktı ki, başını sallayıp geri kapadı.
Anlaşılan özele saygı duymak istedi.

Hilal de gelince kahveleri içip sohbete daldık.
Hilal'in Hint gelini olma aşamasını dinledim. Bazen gülüyor bazense düştüğü duruma üzülüyordum.

Çok güzel sohbetli bir akşamdan sonra odalara çekildik.
Ali'yi uyutup balkona çıktım.
Salıncaklı bank vardı. Üzerime şal alıp oturdum.
Hayal ettim bende burada evlensem nasıl olurdu?
Ali böyle aile ortamında büyüse, böyle dinine, geleneğine bağlı bir ülke... Ortam çok güzeldi. Tamam Hinduizm ağırlıklıydı ama dinleri farklı olsada hepsi geleneklerine çok bağlıydı. Hintlilerin en sevdiğim özellikleri de buydu. Hele ki Müslüman aileler...
Hilal yanıma oturunca hayallerimden bir anda gerçeğe döndüm.
"Nasıl güzel mi buralar?"

"Çook güzel. Bayaa güzel."
"Bende ki de soru sen hep aşıktın Hindistan'a. Eğer beraber gelseydik belki sen de..."

Bir anda sessizleşti ortam. 5 sene önce Hilal ile ve birkaç arkadaşla Hindistan turu için sözleşmiştik. Ama benim planlarım öyle bir bozulmuştu ki, hayatım alt üst olmuştu. Hilal'i yalnız yollamıştım. Gelmek istememişti ama zorla yollamıştım. Her şeyi ayarlamıştık. Ben gidemedim o gitmeliydi.
Ve iyiki gelmiş buraya. Chand ile tanışıp evlenmişti. Düğün için dönmüşlerdi bir tek.
Ben düğününe katılamasamda o beni hep anlamıştı.
"Anıl ne yapıyor? Hala itiraf etmedi mi o?"

"Neyi?"
"Yaa inanamıyorum hala seni sevdiğini söylemedi mi o şapşal."

"Hilal yok öyle bir şey Anıl ile arkadaşız biliyorsun."

"Ya kızım aç gözünü artık çocuk aşık sana. Okul zamanı da aşıktı sonra malum ve hala öyle bence."

"Sana öyle gelmiş bayan filozof ama Anıl bana abi gibi destek çıktı hem öyle bir şey olamaz."

"Sen öyle san. Aha da ben buraya yazıyorum sen dönünce itiraf edecektir o."

"Ay amaan uzadı konu uyuyacam ben hadi Hilal git kocanın yanına."

Göz kırparak gitti.
Hep böyleydi dedikoducu. Ama Hilal hep doğruyu söylerdi. Anıl bana aşık mıydı? Olamaz yanlış anlamıştı herhalde.

Ali'min yanına gidip onu çekip kollarımın arasına aldım.
Benim tek ailem Ali'mdi.
Minik erkeğim.
Evet, benimde kocam ailem olsun isterdim ama Ali'yi kabullenip oğlu gibi sevecek bir adam olacağına inanmıyordum.
Bir iki kere çıkmıştı talipler. Görüşmeye gittiğimde birine tokat atmıştım. Ali'yi yurda veririz demişti.
Diğerinin ise ailesi hemen torun istiyordu. Ali deyince o ayrı demişlerdi. Hemen reddetmiştim.

Bir daha da evlenmeyi düşünmemiştim.
Ali vardı ve bana o yeterdi.
Ben bir eş olamasam da bir anneydim. Ve iyi bir anne için çocuğu her şeyden önce gelirdi.
Onu güzel yetiştirip adına, dinine, milletine layık bir birey yapmak benim görevimdi.
Başka bir şey düşünmemeliydim.

Namazdan sonra ev ahalisi uyumuyordu ve ben de onlara ayak uydurmuştum.
Kahvaltı edip herkes işinin başına geçmişti. Bende hazırlanmıştım. Elçiliğe gidecektim. Ali'yi evde bırakacaktım. Chand'ın annesi Nafisa Hanım ilgilenecekti.

Elçilikte işim çabuk bitmişti.
Hindistan'da bir Türk filmi çekilecekti. Ortak yapımdı.
Kültürel tarihi bir film olacakmış.
Benimde görevim ekibe öncülük etmek ve çevirmenlik işleri tabiki de.
Benden başka iki kişi daha vardı.
Filmin yapım şirketine geçtik arkadaşlarla.
Bize orada iş yeri zamanı hakkında bilgiler verildi. Diğerlerine konaklama mekanları vermişlerdi, benim ihtiyacım yoktu.
Baya hoşuma gitmişti bu iş.
Daha öncede böyle projelerde çalışmıştım ama bu benim için başkaydı...

Şirketten çıkınca yolda golgappe ( Hint atıştırmalığı) satılan reyon görünce oraya doğru resmen uçtum.
Bayılıyordum golgappeye.
Az ileride pazar vardı.
Kendime renkli renkli kıyafetler, Ali için kurtalar, takılar, aksesuarlar aldım.
Evdekilere de hediye almayı ihmal etmedim.
Mumbai'nin işlek sokaklarından biri olduğu için millet baya çoktu.

Tuk-tuk taksilerin olduğu tarafı buluncaya kadar baya dolaştım.
Taksiye binince ağzım kulaklarıma varıyordu heyecandan. Bir hayalim daha gerçekleşiyordu.

Yolda trafiğe takılsak bile moralim bozulmamıştı.
Selfie çekerek, mesajlaşarak zamanın geçmesini sağlıyordum.
Taksici abi bana meraklı meraklı bakıyordu.
Normaldi, her gün taksisine kapalı beyaz tenli turist binmiyordu.
Yanımızda siyah bir araba ilerliyordu camları bile simsiyahtı.
O tarafa bakmamaya çalışıyordum. Mafya falan olur hiç bulaşmayayım.
Pencereden üzerime pet şişe fırlatılınca şok oldum.
Çöpünü sokağa atması yetmiyormuş gibi milletin üzerine fırlatıyordu.

"Abi bir dakika bekle beni."
Taksiden inip arabanın camına tıklattım.
Trafik yoğundu diye durmuştu arabalar.
Ön kapının camı açıldı arka camı beklerken.

"Buyurun?"

"Buyurun mu? Sen şoförü müsün arkada oturanın?"
"Evet, hanımefendi bir sorun mu var?"
"Sizinle değil sorunum bu çöpü üzerime fırlatanla."

"Şey hanım-"
Arka pencerenin camı açılınca oraya yöneldim.
Ve küçük bir kız vardı.
Çok şaşırdım.

"Kapa şu camı, hemen"
Kızın yanındaki adam öyle bağırmıştı ki ben bile korktum.
Küçücük çocuğa nasıl bağırıyordu ikinci dangoz. Ben galiba Hintlileri yanlış tanımıştım. Demek ki dizi ve filmlerdeki hintli erkekler 100% hayal ürünüydü.

"Bir dakika." Elimle pencereyi tuttum cam kapanmasın diye.

Eğilip içeri baktım.
Çocuk geriye sinmiş yere bakıyordu.
Okul üniforması vardı demekti okuldan dönüyordu.

"Siz nası-"
Bu oydu havaalanındaki dangoz.
Oda beni görünce şaşırmış olacak ki gözlüğünü çıkardı.
"Sen burada? Beni mi takip ediyorsun sen?"

"Evet, işim gücüm yok öküz kovalıyorum."
Çocuk gülümsedi ben öyle söyleyince.
Bende gülümsedim. Korkusu gitmişti.
Ama gülmeyen şahıs sinirle arabadan inip yanıma geliyordu.

3.Bölüm sonu

Yazar:
Leyla Sebine

Metin düzenleme ve kapak tasarım:
Erin Şensöz

Ulaşım Instagram
@lelosebo97

Aşk MahalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin