4. Yemin

7 1 0
                                    


Zaaminden.

Nefret ediyordum.
Herşeyden herkesden.
En çokta çocuklardan.
Uçak kalkmak üzereydi ama ben hala üzerime meyve suyu döken çocuğun sinirini üstümden atamamışdım.
Bir de annesi car car konuşup iyice germişdi sinirmi.

Dubai iş seyahatimden sonra geri eve dönüyordum.
Aslında mecburen dönüyordum normalde kalırdım 3-4 ay gittiğim yerlerde.
Annem yemin vermişdi.
Bu sefer gelmem için, torununun doğum günüydü ve benim olmam şartdı.
Ama hiçkimse düşünmüyordu onun doğması benim hayatımdaki tüm güzellikleri alıp götürmüşdü.
7 yıl olmuşdu, ama o acı hala sızlıyordu.
Defalarca çocuk istemiyorum dememe rağmen zorla bana kabullendirmişdi biricik karım Siya'm.
Onun mutluluğu için herşeyi yapmaya hazırdım çocuk neki.
Ama onun mutluluğu benim acım oldu.
Siya çocuk istedi diye kabul edip tedavi olmuşduk ve hamile kalmışdı. Çok mutluydu ilk 6 ay hiç bir sorun olmadı ben de ısınmışdım çocuk fikrine çocukları sevmesemde Siya'nın gözündeki şefkat içimde bir şeyleri yeşertiyordu.
Kızımız olacaktı ve adını bile kararlaştırmışdı Siya.
Zaaya, Zaamin ve Siya'ya uydurmuşdu.

Herşey normalken hamilelikte komplikasyonlar oluşdu. Ve Zaaya erken doğdu. Onun doğumu karımı aldı benden. Siya'yı kaybetmişdim.
Karımı canımı nefesimi bomboş yere kaybetmişdim.
Ve o gün yemin etmişdim o çocuğa dokunmayacağıma ona asla babalık yapmayacağıma dair.
Ve yaptım da 7 yıl hep uzak durdum.
Annem her seferinde bir bahaneyle çağırsada sadece annem için uğrardım eve.
Ona bir kere bile sevgiyle bakmadım.
Zalim değildim, içimde  birşeyler kopuyordu her seferinde ama yeminimi bozamazdım. Siya'ma olan yeminimi asla bozmayacaktım.
Mumbaiye varınca eve gidip annemin hayır duasını aldıktan sonra işlerime konsantre olmuşdum yine.
Büyük bir reklam şirketinin CEO-suydum.
Annem her seferinde oğlum bekle Zaaya gelir birazdan gitme desede onu görmemek için özellikle okul saatlerinde uğrardım eve.

Ofiste oyalanıyordum annem aradı.
Zaaya'yı okuldan almaya giden araba bozulmuş çocuk  okulda bekliyormuş, gidip alabilir miyimmiş.
Önce hayır başkası gitsin dedim ama bizim ev uzaktı okula ofis daha yakındı.
Kabul etmişdim mecbur.
Okula varınca şöför gitmişdi almaya okuldan, yan kapı açılınca anladım onun olduğunu başımı kaldırmadan dosyayı incelemeye devam  ettim.
Geçip oturdu, bir süre sonra öksürmeye başladı, su şişesini uzattı şöför.
Lanet gün daha nasıl uzayabilir derken trafiğe takılmışdık ben yanlış değildim bu çocuk benim kötü şansımdı.
Şöfere birşeyler işaret ediyordu.
Şişeyi çöpe atmak istiyormuş alıp elinden camdan fırlattım.
Bana şaşkınca baktı sonra bakışlarını yere indirdi.
Umursamadım.
Cam tıklatılınca söfere "ilgilen" dedim.
Bir kadın birşeyler geveliyordu.

Zaaya camı açınca.
Kadın arka tarafa baktı ve iyice sinirlendim birde bu kadınla mı uğraşacaktım.

( Bundan sonrası malum..)

Asiman'dan...

Arabadan inip karşımda dikilmişdi adam,pardon dangoz.
"Siz kendinizi ne sanıyorsunuz? Önce benim oğluma bağırıp  özür dilemediniz şimdide çöpü millete fırlatıp yine aynı tavıra devam ediyorsunuz ve birde çocuğa bağırıyorsunuz."

"Bitti mi?"

"Ne? Siz-"

"Bitirdiysen nereden geldiysen oraya defol."

Şaşkınlıktan yutkunamadım bile bana dediği şeye bak.
"Saygısız, kaba, pislik sana insanlık öğretende kabaha-"
Bileğimi tutup sıktı ben acıdan inlerken. Kulağıma fısıldadı.
"Seni de çöp gibi fırlatmamı istemiyorsan defol."
Ve beni ittirdi.
"Abi Zaaya gidiyor abi. Durdurun onu."

Ben dengemi sağlarken şöför inmiş, adama yalvarıyordu.
Dönüp baktım küçük kız inmiş arabadan koşuyordu arabaların arasında.
Adam durmuş izliyordu.
"Munna git al şunu vaktim yok benim."
Artık şaşırmıyordum.
Şöför koşturdu çocuğun arkasından.
Dangoz ise arabaya geçip oturdu.
Karşı yolda trafik azalmışdı ve arabalar hızlı ilerliyordu çocuğun o yöne koştuğunu görünce bende koşturdum hemen.
Hayır, lütfen Allahım birşey olmasın sen koru diye dua ederek koşuyordum son hızla.
Şöför arabalardan korkup gidemiyordu.
Kız yola atlamışdı bile.
Yola atladım bende küçük kızı yakalayıp  ittirdim yana doğru ve son gördüğüm çocuğun yere düşüşüydü...

Zaaminden.

Arabaya geçip oturdum.
Derin nefes alıp verdim.
Piskolojim alt üst olmuşdu Siya'dan sonra sakinleştirici haplarla yaşıyordum resmen.
Hapımı alıp gözümü kapadım.
Etrafdan sesler yükselince arabadan indim.

Karşı yolda trafik normalleşmişdi aklıma Zaaya geldi.
Karşı yola geçmeye kalkmaz herhalde.

Koştum hemen o tarafa Zaaya o yola doğru koşuyordu.
Hayır dur diye bağırmak geliyordu içimden ama yapamadım.
Son hız koşuyordum.
Gözüm hiç bir şey görmüyor 7 yıl önceki gibi kararıyordu tüm dünyam.
Bir tek Zaayanın ölüme koşuşunu görüyordum.
Benden kaçıyordu ölümün kollarına doğru.

Ölüm bile benden daha güzel gözüküyordu ona...
Gözümden yaşların aktığını sadece gözlerim buğulaşınca anladım.
Zaaya yola atlamışdı araba kullananlar sanki körmüş gibi kullanıyorlardı ve bir araba çarptı.

Bir saniye içinde oldu ben göremedim bile ne olduğunu.
Dizlerimin bağı cözüldü sanki. Boğaıma bir yumru oturdu.
Nefes alamıyordum.
Tüm gücümü toplayıp bağırdım.

"ZAAYAAAAA."
Sendeleyerek oraya doğru gittim.
Millete çarpa çarpa geçtim ve şöförüm Munnayı gördüm Zaaya'ya sarılmış ağlıyordu.
Başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
Olamazdı, hayır...
O, da gidemezdi.
Birini çok sevmişken alınmışdı elimden diğerini hiç sevmedim o niye... Hayır.

Zaaya kıpırdanıp söförün kollarından kurtulunca derin nefes aldım.
Yaşıyordu.
Çok sükür o yaşıyordu.
Ama millet başka yöne bakıyordu.
Zaaya bile o yöne bakıyordu ağlayarak.
Dönüp baktım deminki başörtülü  kadın yerde yatıyordu.
O, nasıl?
"Çok yazık, öldü mü?"
"Gencecikte."
"Çocuğu kurtardı annesi mi acaba?"

Etrafda konuşanlardan anlamışdım  Zaayayı kurtarmışdı.
"Efendim, Zaaya hanım çok korktu, efendim duyuyormusunuz beni?"
Şöför  koluma dokununca kendime geldim.
Zaaya'yı bana verip
"Efendim onu götürün buradan."

"Munna o kadın?"

"Ben ilgilenirim efendim siz  arabaya geçin."
Zaayanın elinden tutup arabaya doğru götürdüm.
Ağlıyordu titriyordu dizleri kanamışdı. Ama hala ısrarla geri dönmek istiyordu.
"Hadi gel o iyi olacak arabaya gidelim hadi."
Çekiştiriyordu beni ama fayda etmiyordu.
Arabaya varınca kapıyı açıp içeri oturtdum.
Yan yarafa geçip ilk yardım kutusunu aldım.

"Dizin kanıyor pansuman yapıcam acırsa söyle."
Söylediğim şeyin saçmalığı sonradan dank etti konuşamayan birine 'söyle' diyordum...



4.Bölümüm sonu

{Not: Zaaya erken doğduğu için konuşma özürlü. }

İletişim instagram @lelosebo97

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 10, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşk MahalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin