Beni çeken elden kurtulmak için yere tutunmaya çalıştım. Ancak kendimi hızla suyun altında buldum. Jackson elimi tutuyordu ama biri onun çekmesine engel oluyordu. Bileğimde hissettiğim acı beni öldürecekti adeta.
Bir anda beni tutan kişi yok oldu ve Jackson beni hızla sudan dışarıya çıkarttı. Yattığım yerde nefes almaya çalışıyordum. O sırada neden orada olduğunu bilmediğim Dahyun ve Vernon'un seslerini duydum. Gözlerim kapalıydı ve kendime gelmeye çalışıyordum. Sesler git gide artıyordu. Birinin beni kucağına alıp götürdüğünü havaya kalkınca anladım. Bu Jackson olmalıydı, parfüm oldukça tanıdıktı. Bir arabanın koltuğuna oturtulmuştum. Gözlerimi açtığımda Jackson elimi tuttu.
Jackson- Daha iyi misin?
Jeongyeon- E-evet, her kimse denizden korktuğumu duymuş olmalı...
Dahyun ve Vernon endişeyle bana bakıyor, Minsoo ise göz deviriyordu. O an onu boğup parçalamak istedim. Yine de bunu Jackson varken yapamazdım.
Jackson- Bileğinde bir iz var.
Bileğinden dirseğime kadar ilerleyen iz yıldırım şeklindeydi. Bir süredir yumruk yaptığım elimi açınca içinden düşen notu Dahyun aldı ve sesli şekilde okumaya başladı. O sırada Jeonghan kan ter içinde bir halde gelmişti.
Dahyun- Doktorluk bilginiz ne kadar ileri? Veya zeka seviyeniz ne kadar yeterli? 1-4 ve 2-3, belki de daha fazla. Asla bir araya gelemeyeceksiniz. Eğer uyarımı dinlemezseniz sıra tam da bunu okuyan Kim Dahyun'a gelecek.
Dahyun attığı çığlıkla kağıdı elinden düşürdü. Vernon ise ona sarılıp sakinleştirmeyi denedi, Jeonghan olanları düşünüyor, garip bir şekilde Jackson aynı Minsoo gibi gülümsüyordu. Gülümsediğini farkedince gülümsemeyi bırakıp yanağımdan tuttu ve yanağımdan öpmek üzere bana yaklaştı.
Jeonghan- Bir dakika yiyişmeyi bırakın da olayı çözelim!
Jeongyeon- Özür dileriz Bay Jeonghan...
Jeonghan- 1-4, 2-3. 1 Jeongyeon, 2 de Dahyun olabilir.
Vernon- 1 ile 4'ü, 2 ile 3'ü ayırmaya çalışacaklar sanırım ve bunu zarar vererek yapıyorlar.
Minsoo- Yanlış düşünüyorsunuz, bu gereksinmesin böyle mektuplara yazılacağını sanmam.
Vernon- Jeongyeon gözünün önünde boğuluyordu az kalsın Minsoo!
Minsoo- Gösteriş yapıyor.
Jackson- Kes sesini, gereksiz konuşuyorsun.
Jeonghan normalde Minsoo'ya laf söylenirse hemen onu savunurdu. Bu sefer sesinin çıkmaması beni şaşırtmıştı. Jackson'un dedikleri ise çok hoşuma gitmişti. Ona bir gülümseme ile karşılık verdim, o öpme hareketini unutmuştum çoktan.
Dahyun- Uyarıyı dinlememek? Neyi yanlış yapıyoruz?
Jeongyeon- Onların olan bir şeyi almış olabiliriz.
Jeonghan- Birilerini aldık, istemedikleri kişilerleyiz.
Minsoo- Jeonghan-shi biz asla ayrılmayız değil mi?~
Jeonghan- Git başımdan Minsoo.
Jackson iki elimi tutup önümde diz çöküp bana baktı.
Jackson- Seni hep koruyacağım, asla gözümün önünden ayırmayacağım.
Jeonghan- Koruyacağız ve ayırmayacağız.
Tam utanmışken Jeonghan'ın dedikleri beni tekrar şoke ediyordu. Tahminimce böyle şeyleri sevmeyi bırakmış olmalıydı. Oysa her şey eskiden daha güzeldi.
" Ettiğimiz küçük kavgadan sonra bir kaç dakikadır odada ağlıyordum. Kapının çalmasıyla gözyaşlarımı silmeye çalışıp gel diye seslendim. Ona arkamı dönmüş şekilde yatakta oturuyordum. Yine kavga çıkarmasını istemiyordum.
Jeonghan- Sevgilim, özür dilerim. Hem de çok özür dilerim... Onun gay bir arkadaşın olduğunu bilmiyordum...
Arkamı döndüğümde üstünde çeşitli aburcuburlar olan bir kovayı tutmuş, yatağın üstünde pişman şekilde duruyordu. Gülümseyip ona sıkıca sarıldım ve kovadan bir lolipop alıp ağzıma attım. Bir anda dudaklarıma yapışıp ağzımın içindeki lolipopu tadına diliyle bakmasını beklemiyordum.
Jeonghan- Elmalı, güzel tercih. Ama ben en çok dudaklarının tadını seviyorum.
O her zaman romantikdi. Bir kadının isteyebileceğinden de fazlasıydı. O benimdi ve öyle kalacaktı..."
Vernon- Yarın işe lütfen dikkatli gelin. Dahyun seni ben alıp ben bırakacağım artık.
Dahyun- T-teşekkürler Bay Vernon.
Vernon- Bay konusunu konuşmuştuk.
Onların arkasından gülümseyip arabadan indim. Araba Bay Jeonghan'ındı. Jackson beni neden oraya taşıdı acaba?
Jeongyeon- Jackson, gidelim mi?
Jackson- Minsoo ile bir emlak toplantısına gideceğiz. Yine de istersen seni bırakabilirim.
Jeongyeon- Yok, sorun değil... Yakın zaten yürüyebilirim.
Yüzümün düştüğünü görünce yanağıma bir öpücük kondurup gitti. Sırtımdaki ceketi farkedip ona götürmek için birkaç adım ilerlediğimde o çoktan ilerlemişti. O sırada Jeonghan ceketi elimden alıp bana tekrar giydirdi.
Jeonghan- Seni taşırken üşüme diye giydirdim, bugün sende kalabilir. Ayrıca kaç kilosun sen? Varla yok arasındasın.
Jeongyeon- 48 efendim...
Duyduklarım bıçak gibi kalbime saplanıyordu. Jackson yapmamıştı yani...
Jeongyeon- Ben gideyim en iyisi iyi geceler efendim.
Cekete sarılıp ıslak halde yürümeye başladım. Ev gerçekten uzaktı. Beni tutan el, düşündüğüm gibi oydu. Anahtarı bana verdi.
Jeonghan- Arabaya bin, geliyorum.
Hızlıca ilerlerken bir şey dememe fırsat bile kalmamıştı. Arabaya bindiğimde eskisinden kötü olduğunu gördüm. Günlük arabasına bakım yaptıran eski Jeonghan gitmiş, yerine dağınık ve pis biri gelmiş gibiydi. Arabayı incelerken gördüğüm fotoğraf ağlamama neden olmuştu...
( Daha yeni gördüm 2Jeong hashtaginde birinciyiz *-* )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Apple Lollipop // yjy X yjh
Nouvelles#2Jeong 👑1 Jeongyeon'un tek isteği, yıllar önce sevip şu an kaçtığı kişiyle gizli bir hesapla biraz da olsa konuşabilmekti... Apple Lollipop, gerçek aşktan asla kaçılamayacağını size kanıtlayacak!