O sabah kahvaltı yaptıkları sırada kraliyet güvercini tarafından şatoya bir mektup gelmişti. Zayn, yüzüklerle dolu zarif parmaklarını kullanarak kolayca mektubu açtı ve yazılarda gözlerini gezdirdi. Büyükanne ile Kedi yemeklerini aynı iştahla yemeye devam ederken Milena ise kralın sözlerini oldukça merak ediyordu.
Zayn' in dolgun dudaklarını bir tebessüm kapladı. "İki hafta sonra yapılacak Kraliyet Balosu' na bir davet sadece." Yazılardaki gözlerini masanın diğer tarafında oturan Milena' ya kaldırdı. "Baloda bana eşlik etmeye ne dersin Milena? Seni kralla tanıştırabilirim. Tüm gece dans ederiz."
Bu, Milena' nın hayatı boyunca duyduğu en kötü tekliflerden birisi olabilirdi. Kraliyet Balosu, güzel ve zengin kadınlar, kral, dans ve Zayn... Bunları kaldıracak bir yüreğe sahip olduğunu düşünmüyordu.
"Gelmesem daha iyi olur."
Benim gibi çirkin birisini neden yanına almak istiyor? Onun yerinde olsaydım bunu asla yapmazdım.
"Lütfen, benimle gel. Çok eğleneceğiz."
"Dans etmek güzeldir Milena." dedi büyükanne. "Yakışıklı bir erkeğin kolları arasında olmak ise daha güzeldir."
Kedi onaylayan mırıltılar çıkardı.
"Balo için bir elbisem yok."
Zayn bir iç çekerek gülümsedi. "Bunu dert ediyor olamazsın."
Ama bu bir gerçekti.
Zayn' in ısrarları üzerine hep birlikte şatonun ikinci katının sonundaki odaya girdiler. Oda tamamıyla boş, içinde sadece siyah bir giysi dolabı vardı. Milena geçen günlerde odayı temizlediği sırada bu dolabı bir kez daha görmüştü. Fakat dolap o kadar sıradandı ki, içinde ne olduğunu merak bile etmemişti.
"Buraya gel büyükanne." Zayn, yaşlı kadının yumuşak omuzlarından tutarak siyah dolabın önüne sürükledi ve kadının arkasında durdu.
"Şimdi, sana ait olmasını istediğin bir kıyafeti düşün."
"Sadece düşüneyim mi?"
"Sadece düşün."
Büyükanne gözlerini kapatarak gülümserken Kedi ayaklarına dolanarak miyavlamıştı.
"Düşündüm."
Zayn, öne atılarak giysi dolabının eski kapağını araladı. Karşılarında sevimli, pembe çiçeklerle süslü bir şapka duruyordu.
"Her zaman bir şapkam olsun isterdim!"
Büyükanne heyecanla uzanıp şapkayı aldı ve beyaz saçlarının üzerine kondurdu. Şimdi olduğundan daha da sevimli görünüyor, çok mutlu olmuştu.
Kedi ile birlikte dans etmeye başladıklarında Zayn dolabı tekrar kapatarak Milena' ya döndü. "Gördün mü? Elbise sorunun kalmadı."
"Bu dolabı nereden buldun?"
"Yetmiş yıl önce bir büyücüden çalmıştım. Giyime önem veririm."
Bu oldukça belliydi zaten. Onun giydiği hiçbir şeyi bir daha üzerinde görmüyordu. Ve giydiği her kumaş parçası en iyisi, en şıkıydı.
Zayn dolabı tekrar açtı. Dolabın içinde gümüş renkli, yere kadar uzayan ve ışıldayan kristallerle işlemeler yapılmış, prenses yaka bir elbise vardı. Milena ilk gördüğü anda bu elbiseye vurulurken dudakları hayranlıkla aralanmıştı.
"Bu renk tenine yakışacak." dedi Zayn gülümseyerek.
Milena hala sessizliğini koruduğu sırada odayı büyükannenin yine şu an uydurduğu bir şarkı doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the curse of the stolen heart • malik
Fanfic"Sonsuz yaşamın acı bir arayış içinde geçecek. Duygularını kaybedeceksin. Kırlardaki solgun bir ot tanesi kadar hissiz olduğunda yediklerin ağzında sadece çamur tadı bırakacak." Zayn göğsüne dokundu. "Acıyor." "Aşk acıtır." dedi kız. "Yazık ki, sen...