#1 - Bir güneş gibi

33 3 1
                                    

Yıl 2000, 16 Temmuz saat 05:47. Annemin dediğine göre "Bir güneş gibi" doğmuşum. Şahsen pek öyle olduğunu sanmıyorum, çünkü çoğu zaman "keşke doğmasaydım" diyorum. Evet bu her ne kadar benim elimde olmasada durum tam olarak böyle, yani böyleydi. Sakin olun, her şeyi anlatacağım.

Yedi yaşımda birinci sınıfa başladım, herkeste olduğu gibi bende heyecanlıydım ve meraklıydım. İlk zamanlar da çok iyi hissediyordum, çünkü okul güzeldi. Bir şeyler öğrenmek hiç de fena değildi aslında. Açıkçası sorun burda değil, ihtiyacın olanı öğrenmenin neresi kötü olabilirdi ki? Sorun insanlardaydı, sorun beklediğim ilgiyi göremememdi. Sekiz yaşımda iken bir kardeşim oldu, ismi Mehmet ve o doğduktan sonra bana bir şeyler oldu. Aslında sorun onda da değildi ama bir şeylerin ters gittiğini babamın beni dışlamasıyla anlamıştım.

Bir baba neden evlatları arasında ayrımcılık yapar ki? Evet, size babamdan bahsetmedim. Aslında bahsetmeme de gerek yok çünkü zamanla bunu siz de anlayacaksınız.

Kardeşimi kıskanmıyordum, ancak ona gösterilen ilgiden biraz da bana gösterselerdi ne olurdu? Hayır! Göstermiyorlardı. Beklediğim ilgiyi göremiyordum. Bu beni zayıflatmaya başladı. Arkadaşlarıma karşı agresifleşmeye başladım, adeta "ben kendi başımın çaresine bakarım!" der gibi. İnsanları anlamıyordum. Çünkü beni onlar da dışlıyordu. Sorun bende miydi? HAYIR! Bende değildi, ortada sorun yoktu. Bir süre sonra ilgi göremediğim için babamın beni hep azarlaması sonucu kaptığım agresiflik, çabuk sinirlenme, öfke kontrolsüzlüğü gibi şeyler beni arkadaşlarımdan uzaklaştırıyordu. Şu an içinizden "boşver onları hayatına bak" dediğinizi hissedebiliyorum evet, ancak Sekiz yaşındaysanız böyle bir cümleyi anlamanız oldukça zor.

*Devam edecek!*

Sessizliğin İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin