Hastaneden çıktığından beri yapabildiğimiz bütün her şeyi yapmaya çalışıyorduk. Bugün ise seni Han Nehrinin kenarındaki cafeye çağırmıştım. Sana sürpriz bir çıkma teklifi edecektim. Yeni tanışmış olmana rağmen yakın olduğun arkadaşlarım ve senin arkadaşın Hoseok ile hazırlamıştık her şeyi. Cafenin bahçesini renk renk ışıkla süslemiş, geçip bana geleceğin yola da mumlar dizmiştik. Şimdi ise seni bekliyordum. Geleceğin saat yaklaşmıştı. Herkes yerlerine geçmişti, bende karanlıkta gözükmeyeceğim bir yere geçtim. Tam o sırada nefes almak için ihtiyaç duydugun oksijen tüpünün tekerlek sesi gelmeye başladı. Bahçeye girdiğin sırada etrafa şaşkın şaşkın bakıyordun. Yaklaştığın sırada çıktım saklandığım yerden. Beni görünce daha da açıldı gözlerin ama gözlerinde mutluluğun okunuyordu. Sana doğru yürüdüm, heyecandan bacaklarım titriyordu. Yanına gelip tuttum elini, gözünün içine bakarak sıraladım kelimelerimi.
"Benim güzel meleğim. Sonsuza kadar benim meleğim olur musun?"
Dolmuş gözlerinle bana bakıyordun. Yavaşça başını sallayarak verdin cevabını. Elimi cebime attım ve aldığım yüzükleri çıkardım. Birini senin birini kendi parmağıma takıp, akan gözyaşlarını sildim. Sonra ise sıkıca sarıldım sana, öyle sıkı sarıldım ki gitmezsin sandım.
İlk notum buraya, ne yazacağımı bilemediğimden hiç yazmadım. Umarım severek okuyorsunuzdur bölümleri. Yorumlarınızı bekliyorum. İyi okumalar sizi hem morlayıp hem de turunculuyorum 💜🧡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TINY HANDS || YoonMin
FanfictionYaşayacağı günler birer birer azalan Jimin, Yoongi'yi uzaktan izlese bile, Yoongi onun kalan günlerine bağlanma sebebi oluyordu. Jimin böyle güzel severken Yoongi onu görmüyordu.Şirin çocuğu görse bile tersliyordu onu.O minik elleri kendi ince parma...