Donghae spor salonunun zeminine oturmuş, gözlerini telefonun ekranına kilitlemişti. Sooyun isminin altındaki çevrimiçi yazısı canını sıkıyordu. Ona olan öfkesi bir saniye bile dinmemişti. Jackson yanılıyordu, ortada endişelenecek bir durum yoktu. Sooyun, hepsini terk etmişti ve bunu bir anda yapmıştı. Vedasız, kelimesiz, nedensiz gitmişti. Donghae gözlerini sımsıkı kapadığında yanağına damlayan gözyaşı tenini yaktı.
'Özür dilerim. Öyle hissediyor olabilirim ama bunu hayata geçirmek öyle kolay olmaz. Sen varken olmaz, yapamam. Seni ne kadar üzeceğini bildiğim için cesaret edemem.'
Durmadan kulağında çınlayan kelimelerden nefret etmeye başlamıştı. İntihar etmek kolay değildi ama terk etmeye cesaretin yetmesi Donghae'nin boğazını düğümlüyordu.
Sooyun'un attığı son mesaja kaydı gözü. Sooyun un mesajını Kore'ye geldiklerinde görmüştü. Uçaktan indikten kısa bir süre sonra.
'Sooyun: Donghae, beni asla affetmeyeceğini ve asla iyi olmayacağını biliyorum ama gitmek istiyorum buna ihtiyacım var. Bir sonraki karşılaşmamızda seni sevmeyi bırakmamış olacağım ve seni deli gibi özleyeceğim güzel adam.'
Donghae, iç sesiyle girdiği tüm atışmalarda öfkesine yenik düşüyordu. Sooyun gerçekten bunu yapmıştı, gitmişti. Fakat yerine oturmayan şey Sooyun'un böyle bir şeyi son kez görüşmeden yapamayacak birisi olmasıydı. Donghae onlara söylemediği bir şey olduğunu düşünüyordu.
Diğerlerinden erken geldiği için kendine kızmalıydı çünkü yalnız kaldığı her an Sooyun'la ilgili düşünceler kafasının içerisinde ortalığı karıştırıyordu. Gözlerini kapadı ve başını duvara yaslayarak uyumaya çalıştı.
**
Donghae müziğin kesilmesi ile olduğu yere çöktüğünde Heechul söyleniyordu.
''Nefret ediyorum zorunlu olduğum her şeyden.''
Dans provasını sonunda bitirebilmişlerdi.
''Yapmak zorunda değilsin. Sende bırakabilirsin.''
Leeteuk'un çıkışı üzerine Heechul gözlerini devirdi.
''Her şeyde bunu söylemenden sıkıldım.''
Leeteuk boş gözlerle ona bir süre baktıktan sonra çantasına uzanmıştı.
Geçen bir hafta hepsi için öfke ve üzüntüyle geçmişti. Jonghyun'un cenazesi, Sooyun, haberler.. Hepsi patlamaya ve dağılmaya hazır birer mayındılar.
Heechul, eğer kapı sert bir şekilde açılmasaydı ve dikkati o yöne çekilmeseydi Leeteukla ciddi bir kavgaya tutuşabilirdi.
Jackson nefes nefese içeriye daldığında berbat görünüyordu. Hepsi merak içerisinde ona bakarken Jackson bağırdı?
''O nerde? Burada mı, geldi dimi?''
Aynı zamanda hızla salon içerisindeki giyinme kabinlerini kontrol etmiş ve tükenmiş bir şekilde duvara yaslanmıştı.
''Nerde? Kafayı yiyeceğim nerde!''
Heechul Jackson a yaklaşarak endişeyle sordu.
''Jackson kimden bahsediyorsun?''
Donghae de ayaklanarak diğerleri gibi Jackson a doğru ilerlemişti.
Tanımadıkları biri salona girip kapıyı arkasından kilitlediğinde Leeteuk ona döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unwanted Goddess
Fanfiction"Super Junior grubunda bir kız üye mi? Bence saçmalıyorsun." ~ " Super Junior'un bana kazandırdığı ayrıcalıklardan en özel olanı şüphesiz bu muhteşem alt grubun bir parçası olmam. S-KRY ; ruhu iyileştirebildiği gibi çaresiz bir ölüye çevirebilen kel...