[ÇİZGİ ROMANLAŞTIRILIYOR...]
1. BÖLÜM : GİRİŞ
Ey anılarımın beşiği, gelişimimin eşiği Gelibolu...Münkesirim sana, gidiyorum.
Tıpkı babam gibi anamı da verdim çünkü toprağına.
Yetim yaramı iyileştirememişken,
Öksüzlüğün hançeri de saplandı bağrıma.
Doğduğu topraklardan, anılarından, küçük yaşta ninni, büyüğünde ahenkli bir şiir gibi gelen denizci seslerinden, onların her biri destan olan o muhteşem hikâyelerinden, yuva olarak bellediği Gelibolu'dan ayrılmadan önce söylediği son sözlerdi bunlar. Gelibolu'nun hırçın sularının sesleri, düşünceleriyle birleşip kalbini paramparça ederken söylediği son sözler...
Hicri 891 yılıydı. Bir sene önce kaybetmişti annesini. Yetim kalmış, ilk kez o zaman hayatın ne kadar acımasız olabileceğini gördüğünü sanmıştı. Gözyaşlarını sel olup akıtmıştı. Gözlerinden akan her damlada yüreğindeki şişkinlik azalırken kalbindeki yara daha da genişlemişti.
O zamanlar yapamamıştı yaşadığı acının tarifini. Oysa yaralı oğlan lâkabı takmışlardı ona, alışmıştı her türlü fiziksel yaraya. Alışmıştı sürekli yere düşüp dirseğini, dizini soyarak sızlatmaya. Alışmıştı denizcilik talimlerinde kaşını gözünü patlatmaya, orasını burasını morartmaya. Cesur davranışlarını aptal hareketlere döndürmek suretiyle yaralana yaralana akıllı bir cesur olmaya alışmıştı. Baygınlığın tadını da almıştı o, ölüm korkusunu da en şiddetli haliyle tatmıştı. Hatta ve hatta küçük yaşına rağmen kılıç yaralarına da maruz kalmıştı. Ama annesini kaybettiğinde hissettiği o acıyı tarif edememişti.
Yaşadığı tarifsiz acıyla birlikte aylar geçirdiği aylar sonunda, annesini kaybetmesinin üzerinden bir sene geçmeden babasını da kaybedince "On sekiz..." demişti kendi kendine. "On sekiz yaşımda yetim ve öksüz kaldım. Servetim olsa ne olur? Ne evde uğraşmaktan bizlere söylenip duran, en şefkatli öğütleri vermekten de geri durmayan bir annem kaldı geriye, ne de eğitimlerimde karşıma dört kişi birden çıkaran, küçük yaşımdan beridir kendimi yaralıyor olmama ana şefkatinin endişeli sesi yerine baba sakinliğinin tecrübeli bakışları, yol gösterir sözleri ile cevap veren bir babam.
Belledim... İçime düşen bu acının tarifini işte şimdi belledim. Münkesirlik acısı bu. Münkesirlik acısı...
Yolculuk yapmalıyım, uzaklaşmalıyım bir müddet Gelibolu'dan. Zihnimi toparlamak istiyorsam uzaklaşmalı, münkesir kalmalıyım Gelibolu'ya. Anılarımı hüzünle kapladığı için münkesir olmalıyım. Anamı, babamı toprağına aldığı için tüm suçu onda bulmalıyım. Ondan uzakta bir müddet kalmalıyım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEZAMORTA [ÇİZGİ ROMANLAŞTIRILIYOR.]
Fantasy(2021 Wattys TR Yarı Finalist) (Çizgi Romanlaştırılıyor.) Serinin diğer çalışmalarında yaşanmış olan olaylardan yüzyıllar öncesi... Her şey nasıl başladı? Ailesini kaybettikten sonra ne yapacağını bilemeyen genç bir denizcinin gelişen olaylar silsi...