Bu bölümü biricik noonam HunhanistNoona ya ithaf ediyorum efenim.
------
"Hey ağlama ama." dedi yorgun ve yaşlı beden masmavi renge bürünmüş uzandığı yerden.
Onun elini tutan genç ise sessizce ağlamasına devam etti. Sonra dudakları yavaşça aralandı.
"Luhan... sevgilim... lütfen." dedi hıçkırıkları arasından. "Lütfen...Bırakma beni..." gözyaşları yüzünden süzülüp yaşlı bedenin ellerine düştü.
"Aslına bakarsan beni kırklı yaşlarımda terk edeceğini düşünmüştüm. Hahaha..." güldü Luhan. "Ama şükürler olsun yaşlanmaya tepki olarak doğmuşum. Yine de..." elini uzatıp diğer eline kenetlenmiş Sehun'un ellerinin üstüne usulca koydu. "Bana aynı gözlerle bu yaşıma kadar bakmaya devam edeceğini hiç düşünmemiştim."
Sehun küçüklüğünden beri hayal ettiği dünya düzenini kurmak için zamanı geldiğinde Büyük Büyücü Savaşı'nı başlatmış ve bu savaşı kazanmıştı. Büyü dünyası artık daha önce göremediği doğru bir adalet sistemi ile yönetiliyordu. Sehun ve yoldaşları yaptıkları yeni yasalar ve reformlarla hayal ettikleri dünyayı yavaş yavaş inşa edebilmişlerdi.
Dünya artık huzur ve barış içindeydi. Sehun içine girdiği her şeyde başarılı olmuştu. Lakin başarılı olamadığı bir şey vardı: Luhan'ın inadı.
Savaştan sonra evlenmişler ve çocuk sahibi olmuşlardı. Sehun küçükken hep yalnız olacağını düşünmüştü ama Luhan ona sevgi ve sıcaklık dolu bir aile vermişti. Tek bir sorunları vardı. Sehun bir ölümsüzdü, Luhan ise bir ölümlü.
Sehun, Luhan'ı da ölümsüz yapmak istiyordu ama Luhan sonsuzluğun onu korkuttuğunu ve ona biçilen yaşam süresini yaşamak istediğini söyleyip durmuştu. Yaşlandıkça Sehun Luhan'ın inadının kırılacağını düşünmüştü ama öyle olmamıştı. Luhan şu hayatında kontrol edemediği tek şeydi. Tek özel şey...
Şimdi ise Sehun'un o korktuğu an gelmişti.
"Gitme... Sensiz bu dünyayı ben ne yapacağım?" dedi Sehun sesi titreye titreye.
"Appa..." Jihoon yatağa doğru yaklaşmak istedi ama abisi onu durdurdu.
Jihoon abisine sinirle döndü ama abisinin gözlerini kapatıp dudaklarını birbirine sertçe bastırmış bir şekilde ağlarken görünce başını eğip olduğu yerde kaldı.
"Son gördüğüm şeyin ağlayan çirkin suratın olmasını istemiyorum." dedi Luhan. Sehun ona kaşlarını çatarak baktı.
"Gülümse bana Sehun." Luhan elini uzatıp Sehun'un gözyaşlarını sildi.
Sehun dudaklarını ısırıp burnunu çekti. Luhan kendisine gülümseyerek bakıyordu. Yutkundu ve kendini biraz toparlamaya çalıştı.
"Seni seviyorum aptal Luhan." diyerek gözlerindeki yaşların parıltısıyla Luhan'a kocaman gülümsedi.
Luhan'ın gülümsemesi büyüdü ve gözlerini usulca kapattı.
"Ben de seni seviyorum pislik Sehun." Luhan'ın dudakları düzleşti. Sehun'ın dondu, gözleri kırmızılaştı.
En küçük kızları appasının değişmeye başladığını fark ettiğinde kardeşlerini korumak için onları hemen evin dışına ışınladı. Dışarı çıktıklarında evin tüm camlarının parçalanmış olduğunu gördüler. Bir de acı dolu bir çığlık duyuyorlardı.
------
Sehun çalışma odasında kitap yığınlarının arasında kaybolmuştu.
"Dede!" Küçük çocuk heyecan ile dedesinin yanına geldi. "Seni çok özledim. Neden artık benimle oynamıyorsun?" küçük çocuk dudaklarını büzmüş dedesine tatlı tatlı bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RAVENHEART
FanfictionOh Sehun, yüz yıllardır WolfTeeth büyücülük bölümünde eğitim görüp büyücülük dünyasında ses getirmiş güç ve köklü bir ailenin yedinci nesil en küçük alfa üyesidir. Küçüklüğünden beri tıpkı annesi ve babası gibi WolfTeeth'in öğretileri ile büyümüş ve...