GİRİŞ

37 1 0
                                    


Kâbuslar...

Devamlı aynı kişi...

Son bir aydır, aynı adam, aynı kâbus... Adam aynı ama mekân hep farklı... Tek aklımda kalan sırtındaki dövme... Dünya şeklinde bir gözbebeği olan kocaman göz, kirpikleri ağaç gibi tüm sırtını sarmış... Hiçbirinde adamın yüzünü görmeyi başaramadım. Aynada devamlı sadece sırtı ve göğsünü görebiliyorum. Yüzüme bakmıyor. Bunu kasıtlı mı yapıyor? Beni tanıyor mu? Tanımasa zaten onun beyninde ne işim olabilir?

İkinci kâbusum: AŞK!

Aşk! Aşk bu yüzden mi acı veriyor, derler. Yoksa benim yaşadığım aşk değil mi? O zaman ne? Bir yanardağın içine düşmüşüm de lavların içinde yüzüyor gibiyim; bir yandan beni yakıyor, bir yandan içimi ısıtıyor. Eritmediği gibi aklıma geldiğinde veya yüzünü gözümün önüne getirdiğimde buz gibi oluyorum.

Bir yıl boyunca onun gözlerini düşünerek gözlerimi kapatıyorum, uyandığımda sanki o gözler bana bakıyormuş gibi gözümü açıyorum. Ne adını biliyorum ne de nerede yaşadığını. Sadece iri ama kor gibi sıcak cüssesinin bana çarptığını ve elimde sebep olduğu yanığın tatlı acısını. Acının tatlısı olur mu, dediğinizi duyar gibiyim. Ben de bilmiyordum. Öğrendim. Oluyormuş. Üniversitedeki ilk yılımda masadan kalkarken taşıdığım tepsinin devrilmesine sebep olan o adam... Elimde sıcak kahvenin sebep olduğu yanma hissi mi yoksa gözlerinin yüreğimde sebep olduğu his mi canımı daha acıtıyor, bilinmez. Bilmediğim fakat yakın zamanda öğreneceğimi hissettiğim bir şey varsa o da hayatımın eskisinden de ilginç ve daha tehlikeli olacağı...

"SON"SUZ (KİTAP OLUYOR!!!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin