selam! umarım bu kurguyu seversiniz, ilginç bir şey olacak, oldukça hevesliyim. ama eğer kandan veya çeşitli depresif düşüncelerden ciddi anlamda etkileniyorsanız okumayın. size kalmış.
twenty one pilots'ın trapdoor adlı şarkısından ilham alarak yazdım, uyarladım da diyebiliriz. sekiz kısa bölümden oluşan bir one shot, umarım sizi bir şekilde etkiler.
teşekkürler, tyler. zihninden öpüyorum.
ve félicitié, güzel ruhlu küçük
kız, seni çok seviyorum.
huzur içinde yat.görüşlerinizi bildirmeyi unutmayın. x
✶
|1|
"günaydın, louis."
çalıştığı marketin diğer kasiyeri olan dylan'ın usanmadan her sabah aynı cümleyi kurması onu şaşırtıyordu. her seferinde aldığı tek yanıt duygusuz bir ses tonuyla, "sana da." diye bir mırıltıyken iletişim kurmak için neden bu kadar uğraşıyordu, anlamıyordu.
personel odasına gidip üzerini değiştirdikten sonra kasanın arkasında bir şeyler karalayan dylan'ın yanına döndü. kendi yerine geçtiği gibi yüksek taburenin üzerine oturup kafasını duvara yasladı, serin markette kalemin kağıda sürtünürken çıkardığı ses ve saatin tik takları dışında bir şey duyulmuyordu.
fakat bu küçük sesler dahi louis için gürültü gibiydi. derin bir nefes alıp gözlerini kapadı, parmaklarıyla şakaklarını ovmaya başladı. son zamanlarda sık sık şiddetli baş ağrıları çekiyordu ve bu da o lanet anlardan biriydi.
"merhaba, hoş geldiniz."
dylan'ın neşeli sesini duyduğunda bir müşterinin geldiğini anladı. tanrı aşkına, bu çocuk sabahın köründe bu enerjiyi nereden buluyor? o mutlu olmak için gerekeni tek bir hücresinde dahi bulamazken çevresindeki insanların bu denli sevecen olması inanılmazdı.
hiçbir şeyden zevk almıyordu, hiçbir şey onu mutlu etmiyordu. gülüyordu, istediği zaman gözlerinden yaş gelene kadar kahkaha da atıyordu ama her şey sahteydi. her sabah sahneye çıkmadan önce yüzünü değiştirmek için maskesini takıyor ve rolüne bürünüyordu, hikâyesine inandırdığı insanlar da oturdukları yerden onu izliyordu.
iyiymiş gibi davranıyordu ama ah, onu gece geç saatte yatağında görmelilerdi, taşlaşmış hâlde.
orta yaşlı kadının ağır adımlarla marketten çıkışının ardından iki kişi daha gelmişti, biri kendi kasasına yöneldiğinde hızlıca ayaklanıp dylan'a, "ben sigara içmeye gidiyorum, sen halledersin." dedi ve elleri cebinde çıkışa yöneldi. bugün çalışmak istemiyordu. arkasından dylan'ın itirazını ve müşterinin homurtusunu duyabiliyordu fakat umursayacak hâli yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
trapdoor || ls
Fanfiction[one shot] o, her sabah sahneye çıkmadan önce yüzünü değiştirmek için maskesini takıyor ve rolüne bürünüyor, hikâyesine inandırdığı insanlar da oturdukları yerden onu izliyor.