Eğlenceli olabileceğini düşündü Orion. Bir karnavaldaydı. Birkaç oyun oynayabilirdi. Giriş yaparken retina taraması ile biletini aldı, maskesini taktı. Yeni Fransa'daki karnavalda yaptığı yolculuğu düşündü. Karnavalda uzun süre oyalanamazdı. Sonuçta kendisini bekleyen bir işi ve sulaması gereken bitkileri vardı.
O gün bir boşluğunda durduk yere karnavala gitme isteği uyanmıştı içinde. Karnavalda çeşitli gösteriler, ilginç resimler, robot ejderhalar ve bunun gibi yüzlerce şey vardı. Dışarıdan bakıldığında Orion orta boylu, bir gözü beyaz bir gözü ise kahverengi olan heterokromili, düşünmeyi seven ve meraklı bir uzay arkeoloğuydu.
Karnavalda yürürken arada bir sıkan maskesini çıkarıp rahatlıyordu. Geçmişteki kirliliğin hala dünya gezegenini etkilediğini gördükçe sinirleniyordu. Hepsi sorumsuz devlet adamları yüzündendi. Stratejik olarak önemini yitiren dünyayı sürekli temizleyeceklerini söyleseler bile bunu yapmıyorlardı. Diğer gezegenler temiz, yeşil ve gelişmişti ama Dünya kendi haline bırakılmıştı.
Birkaç karnaval oyunu oynayıp, dönme dolaba bindikten sonra telefonu çaldı. Mars'taki ekibi çağırıyordu. " Yine mi "diye düşündü. Telefonla konuştuktan sonra telefonu kapattı ve Gezgenlerarası Uzay Ekspresi'ne binmek içine durağa doğru yürümeye başladı.
" Sanırım zaman makinesi yine bozuldu. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varoluşsal Sonsuzluk : Uzay Ekspresi
Science Fiction...." Çok güzel. " diye düşündü Orion treni incelerken. Viktorya Dönemine uygun dekore edilmişti. Kiremit rengi perdeler, eski tarzda eriyen şamdanlar ve gotik tarzda, döneme özgü, giyinmiş türlü türlü gezegenden insanlar... Neptünden geçerlerken tr...