Ertesi gün Orion rutin araştırmalarını yapmak için şirkete geldi ve zaman makinesini harekete geçirmek için zaman makinesinin ayağından beline kadar uzanan kolunu çekmeye başladı derken zaman makinesinin ışıkları söndü.
Orion Denize dönerek "Yine mi doldurmayı unuttun Deniz?" dedi.
"Tekrar bak en son ben doldurmuştum."
Orion makine yakıtına bir kez daha baktığında dolu olduğunu gördü. Sonradan gördü ki sıkıntı Jüpiter elmasının bitmesiydi.
Orion ekibi çağırdı ve bir duyuru yapacağını söyledi. Herkes merakla toplandığında açıklamaya başladı.
"Arkadaşlar bir kez daha Jüpiter'e gitmemiz gerek. Yine elmaslar bitmiş. Aranızdan 2 gönüllüye ihtiyacım var."
Ardından hemen Horatus ve Alice gönüllü olmak için elini kaldırdı. Orion tekrar ekibe özellikle de Denize bakarak,
"Hadi ama. Eğlenceli olur hem Jüpiter'e sürekli gitmiyoruz ne de olsa."
Deniz öne atılarak, "Jüpiter'de sadece şimşek fırtınaları var ve gezilecek pek yeri yok ayrıca tehlikeli. O yüzden hayır" dedi.
Orion heyecanla Denize dönerek,
"Bir gönüllümüz daha çıktı tebrikler Deniz ve Horatus ikiniz benimle geliyorsunuz."
Orion bir yandan elmas çıkarmanın tehlikeli olduğunu biliyordu ama bunu birkaç senede bir kere yaptıkları için genelde sıkıntı çıkmazdı. Hem Deniz in malzeme ve maden üzerindeki uzmanlığı ve Horatus'un pilotluk yeteneği işine yarardı. Orion, Alice'e dönerek
" Üzgünüm Alice ama geçen sefer sen gelmiştin Horatusun sırası şimdi." dedi.
Ardından üçü de yola çıktı. Yanlarına gerekli giysi ve aletleri alarak Uzay Ekspresine bindiler ve Jüpiter durağında indiler. Durakta Jüpiter gezegeninin tanıtımı için bir poster görünüyordu. Poster güzel görünmesine güzeldi ama Jüpiteri görenler posterdeki manzara yerine genelde fırtınalar ve şimşekler görürdü.
Jüpiterde kubbe halinde kapatılmış bir merkez vardı ve tek turistik yeri aslında buydu. Merkeze geldiklerinde çeşitli sıvılar ve malzemeler satan satış yerlerini ve uçarak reklam yaymaya çalışan robotları gördüler. Jüpiterin daha fırtınalı dış köşelerine gitmek için saha aracı kiraladılar. Hemen elmas çıkarmak için kubbenin dışında doğru araçla ve malzemelerle yola koyuldular.
Jüpiterde elmaslar gökten yağardı ve birçok şimşek fırtınası, sıcaklık ve basınçla birlikte oluşurdu. Ardından yere yaklaştıkça erir, sıvılaşır ve yok olurdu.
Orion kolundaki üç boyutlu hologram haritasından en uygun yeri bulmak için yani fırtınanın merkezine doğru yolu gösterdi. Hepsi de hava koşullarından korunmak için özel kıyafetler giyiyor ve kasklarındaki görüntülü telsizlerden konuşuyorlardı. Aracı Horatus sürüyor ve Deniz de elmas yoğunluğunu ölçmek için mini bilgisayarını inceliyordu.
Ne kadar da basit diye düşündü Orion. Tek yapması gereken kilometrelerce yükseğe çıkıp gezegendeki bir çok şimşek fırtınasının içinde tam elmas oluştuğu sırada elması yakalayıp bir kapsüle hapstemek... Üstelik yeterince büyük değilse de başka elmas aramalıydılar.
Deniz tam elmas oluşum yoğunluğunu bulunca aracı durdurma işareti verdi. Horatus aracı yere sabitledi ve Orion yükselmek için sırtına roket çantasını taktı. Belinde nanofiberden yapılma hafif ve sağlam bir ip de vardı. Yükselirken Denizle de konuşarak yönünü bulmaya çalışıyordu. Aslında Oriona göre bu baya eğlenceliydi. Onca fırtınanın içinde elmas avlamak...
ilk elmas göründüğünde Orion, Denize yeterince büyük olmadığını söyledi ve ikinci olası oluşuma doğru yöneldi. İkinci oluşum bir çok şimşeğin içindeydi ama yeterince de büyüktü. Risk de alarak Orion şimşeklerin arasına girmeye başladı. O sırada uzaktan tuhaf, kırmızı bir ışık gördü. Yanıp yanıp sönüyordu. Orionun aklından " Sanki bir şey anlatmak istiyor" diye kısa bir düşünce geçerken tam arkadan koluna doğru bir şimşek çaktı. Orion savrularak elmasa doğru giderken Horatus, Oriona bağlı olan ipi kısalttı. Böylece ip Orionu ramak kala sabitledi.
Tam elmasa on santim kala Orion durdu ve yavaşça elmas yok olmadan kapsüle hapsetti. Ardından telsizle işareti vererek araca indi. Araçtayken hemen kubbeye yöneldiler ve Deniz Orionun koluna baktı.
"Merak etme alt tarafı birkaç bin volt neyseki giysi beni korudu." dedi Orion
"Farkında mısın giysinin bile bir sınırı var bu sefer şansın yaver gitti. Güç biraz daha fazla olsa burada konuşuyor olmazdık." dedi sinirle Deniz.
"Merak etme sürekli bunu yapmıyoruz ya "dedi Orion.
Aslında Jüpiterde Elmas madenciliği tehlikelerinden dolayı çok yapılmaz ve önemsenmez. Bunun yerine yapay olarak yapılırdı ama zaman makinesi için doğal elmas gerekliydi ve gezegenlerde elmas kalmadığından tek çare şimşekli ve fırtınalı havalarda elmas avlamak oluyor. Zaten elmasın değeri de bilimsel araştırmalar dışında değersiz konumunda olduğu için kimse de uğraşmıyordu.
Üç kişi bir süre kubbede soluklanıp gerekli diğer malzemeleri de bulduktan sonra Uzay Ekspresine doğru yola çıktı. Yoldayken Horatus yolculuğun ne kadar heyecanlı olduğundan bahsederken Deniz Orion'a söyleniyor ve Orion da düşünceli şekilde dışarıyı izliyordu. Aklında bu kadar heyecanın dışında sadece tek bir düşünce vardı.
Jüpiterde, o kadar cansız ve fırtınalı bir yerde o ışık da neydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varoluşsal Sonsuzluk : Uzay Ekspresi
Ficțiune științifico-fantastică...." Çok güzel. " diye düşündü Orion treni incelerken. Viktorya Dönemine uygun dekore edilmişti. Kiremit rengi perdeler, eski tarzda eriyen şamdanlar ve gotik tarzda, döneme özgü, giyinmiş türlü türlü gezegenden insanlar... Neptünden geçerlerken tr...