1. Bölüm: "Belfü"

51 9 3
                                    

Uyandığımda yaşadıklarımın etkisinden henüz çıkamamışken, hemşirenin konuya neden bu kadar çabuk girdiğini düşündüm. Belki de zaten bir şey hatırlamayan zihnimdeki cevapsız kalan sorulara bir an önce cevap vermek için yapmıştı.

Bütün duygularım neredeyse 2 dakika içinde değişmişti. Zihnimi yormak ve hatırlamak için çaba sarf ettim fakat olmadı. Belfü'den başka birini hatırlamıyordum.

Normal bir insan annesinin ölümünde gözündeki yaşları sonuna kadar döker, babasının ölümünde belki güvenecek başka güçlü kollar olmadığı için hayatında, günlerce yas tutardı. Fakat benim durumum öyle garipti ki onların ölümüne üzülüp yas tutamıyordum.

Benim ailem Belfü'ydü, kartanem... Belki hafızamı zorlasam onunla ilgili çoğu şeyi daha hatırlayacaktım.

Belfü'yü beklemeye başladım. Hastanenin yatağında öylece yatarken gözüme telefonum çarptı. Yavaşça uzandım ve elime aldım. Telefonun tuş kilidini açınca duvar kağıdında gözüme Belfüyü ile çekildiğimiz fotoğraf ilişti. Ben 32 diş sırıtıyordum ve Belfü de dilini çıkarıyordu. Fotoğraf çok doğal ve sevimliydi.

Duvar kağıdından gözümü alabildikten sonra galeriye girip tüm fotoğraflarıma bakmaya başladım. Arada kendi fotoğraflarım da vardı ama komik şeyler ve Caps'ler çoğunluktaydı. Supernatural adlı bir diziye ait fotoğraflar o kadar çok fazlaydı ki kendi albümü vardı. Zaman ayırıp diziye baştan başlasam iyi olacaktı.

Galeriden çıkıp ön kamerayı açtım ve yüzümü inceledim. Mavi gözlerimin rengi karanlık oda yüzünden griye yaklaşmıştı, ten rengim her zamanki gibi ne koyü ne açıktı, kahverengi saçlarımın her yerden fışkırdığını unutmamak lazım ve her ergenlik dönemini atlatmaya çalışanlar gibi çok olmasa da yüzümde birkaç sivilce vardı. Genel olarak mükemmel bir görünüşüm yoktu.

Sessiz odayı kapının tıklatılma sesi doldurduğunda telefonumu kilitledim ve yerine koydum. Yavaş ve ürkek adımlarla içeri giren Belfü'ye baktım. Uyanık olduğumu görünce koşarak yanıma geldi ve "Simiiiii!" diyerek boynuma atladı.

Ani hareketiyle gerilerken ben de kollarımı onun boynuna doladım ve "Belfü" diye fısıldadım.

Birbirimizden ayrıldığımızda 32 diş sırıtıyordu.

"Seni çok özledim Simii."

"Ben de seni."

Birbirimize gülümsedik. Uzun süreli bir sessizlikten sonra Belfü'nün sesi duyuldu.

"Beni hatırladığını hemşire söyledi. Çok şaşırdım. Yani... Hastalığını duyduktan sonra... Beni bir daha hatırlamayacağını düşündüm."

Gözleri doldu. Ben de çenesini tutup kendime çevirdim ve

"Bak gördüğün gibi sapasağlamım. Bazi şeyleri unutmuş olabilirim ama seni hatırlıyorum. Önemli olan da bu ya. Sen benim ailemsin Belfü. Biz hep beraber olacağız ve hiç ayrılmayacağız."

Kaybolan İzlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin