Belfü'yle hastanede yaptığımız 'duygusal' konuşmadan sonra 1 gece daha hastanede kaldık. Ertesi gün taburcu oldum.
Hastaneden dışarı adımımı attıktan sonra Belfü'ye bir soru yönelttim,
"Eeeeee Belfü eve neyle gidiyoruz?"
"Açıkçası senin bir araban var ama yaşım yetmediği için ben kullanamıyorum. Bu yüzden metroyu kullanacağız."
"Tamam. Benim için sorun yok."
Metro durağına doğru yürümeye başladık. Tabi ki ben Belfü'yü takip ediyordum. Metro durağına geldiğimizde merdivenlerden inerken Belfü'nün telefonu çaldı. Telefonunu açtı bir kaç "Peki ya neyse, tamam, geliyorum." gibi laflar söyledikten sonra telefonu kapattı ve
"Sim ben okulda bazı defterlerimi unutmuşum. Yaz tatili başladığı için sonra da alamam. Benim gitmem lazim. İstersen benimle gelebilirsin, istersen de ben sana evin adresini veririm sen gidersin. Anahtarı da veririm hem?"
"Sen kitaplarını almaya git, evin adresini mesaj at. Ben giderim."
"Tamam. Attım bile. Görüşürüz."
"Bay bay."
Belfü gittikten sonra merdivenlerden aşağı doğru indim ve biraz yürüdüm. En sonunda gişelerin olduğu yere geldim. Tam geçecekken elimde İstanbul Kart olmadığını hatırladım. Belfü de bana vermeyi unutmuştu. Ne yapacaktım? O an en mantıklı şey birine "3 lira versem beni gişeden geçirir misin?" diye sormaktı.
Arkamı döndüm ve kendi yaşlarımda oldukça güzel görünümlü bir çocukla karşılaştım. Fakat hala gişede sabit durduğum ve insanların da geçmesini engellediğim için bana biraz ters bakıyordu. Daha da fazla insanları bekletmemek için:
"Şey, ben kartımı şey evde unutmuşum da şey beni geçirir misin?"
Beni geçirir misin mi? Ciddi misin Simirna? Neyse ki çocuk çok tuhaf karşılamadı ve soğuk bir şekilde: "Olur." dedi.
Olur kelimesini duyunca içim çok rahatladı. Kartı makineye götürdü ve okuttu. Kendisi de gişeden geçtikten sonra. Hızlıca yürümeye başladı. Ona arkadan yetişmeye çalışırken,
"Çok teşekkür ederim." dedim
"Önemli değil." dedi ve hızlı adımlarla devam etti yoluna.
"Ya, şey en azından parasını verseydim." Dedim.
"Gerek yok." Diye bağırdı ve yanımdan uzaklaştı. Sanki benden kaçıyor gibi bir hali vardı. Gerçi, bu tipimle ben olsam ben de benden kaçardım.Metro yolculuğum gayet güzel geçmişti müzik dinlemiştim ve bizim evin olduğu semtin durağında indim. Belfü'nün dediklerime göre evimiz durağa yakındı. Ben de telefonumu açtım ve Belfü'nün attığı mesaja baka baka evi bulmaya çalıştım.
Evi bulduğumda güvenliğin yanından geçtim ve sitenin içine doğru yürümeye başladım. Bizim evi bulunca çantamdan Belfü'nün anahtarını çıkardım ve kapıyı açtım. Ayakkabılarımı çıkardım ve içeri girdim.
Ev iki kattan oluşuyordu ve güzel dekore edilmişti.
Benden yaklaşık 1 saat sonra da Belfü geldi. Bana odamı ve kendi odasını gösterdi.
Beraber film izledik, yemek yedik ve daha sonra en iyi yaptığım iş olan uyumaya karar verdik. Yarın ne yapacağımızı bilmiyordum. Büyük ihtimal gezecektik. Ama şuan benim tek düşündüğüm uyumaktı. Yatağıma girdim ve aklıma gelen metrodaki soğuk çocuğu kışkışlayarak derin bir uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybolan İzler
Genç KurguUnutulmuş anılarla dolu hafızamda kalan tek damla bilgi yoktu. İlerlediğim tehlikeli yolda bana birinin yardım etmesi gerekiyordu. Beni karanlıktan aydınlığa çıkaracak o büyülü kişi yolda mıydı yoksa bütün bir ömrüm onu beklemekle mi geçecekti. Biri...