0.3: just say "wrong", that's enough

123 9 0
                                    


         Kim demiş "kötü kızlar cennete gidemez" diye? Aşk en büyük günah. Tanrı' nın gözdesi insanoğlunun kendine zarar verme, gözünün kör olma sebebi. Günahkârız, kötüyüz, acımasızız ama kendimize, annemize, ailemize, arkadaşlarımıza...Sen hariç herkese yabancı. Cennetten vazgeçtim. Evim ol, sen cennetim ol bu yeter.

                            ____
                  

          Gökyüzü resmen yağmur yağacak diye haykırıyordu. Hava kararmış, beyaz bulutlar yerini kara olan, sevdiklerine bırakmıştı. Joohyun' u bekliyordum. Ondan Jungkook denen herifle konuşmasını isteyecektim hatta bunu kendim bile yapabilirdim.

        Kapının sesini duyduğum anda yerimden gerginlikle doğruldum. Aynı gerginlikle Joohyun giriş yaptı salona. Karşımda bulunan tekli koltuğa oturdu. Derin bir nefes aldı sonra:

     "Jungkook' la konuşmak için uğraştım ama onu bulamadım. Gece yarısı mekana gelirmiş. Bu yüzden yarın kesinlikle konuşucam. Olanlar için özür dilerim Chae."

     Gülümsemeye çalıştım. Kendini suçlamamalıydı. O beni kurtarmak için yapmıştı.

     "Sorun değil. Ama Joohyun ben bekleyebileceğimi sanmıyorum. Bir de ben mi denesem?"

     "Gece yarısı öyle bir mekanda işin yok. Saçmalama. Başına bir şey gelir."

      Onu önemli olmadığına inandırmak için yaklaşık yarım saatimi harcadım. O bana adresi verdikten sonra yattı. Yatmadan hemen önceyse yarın olanları anlattıracağına dair tembihledi.

    
     Hızlı adımlarla odama gittim ve üzerimdeki pijamaları çıkardım. Kızıl saçlarımı yukarıdan dağınık bir topuz yaptım, üzerime gri "bad girls stole heaven" yazan bir sweat ve siyah pantolon giyip çıktım.

                        ~~~~~~~

       
            Taksi şoförü geldiğimizi belli edercesine, aynadan gülümsedi. Ona teşekkür ettim ve taksiden ücreti ödeyerek indim. Mekanı gördüğümde yüzümü buruşturdum. Zengin barı olduğu belliydi. Ama bu bar olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.


     Içerideki alkol ve sigara kokusu, çeşitli parfümlerle gizlenmişti. Etrafa göz attım. Sahnedekiler sürtüşüyor, localardaki insanların bazıları parmağında evli olduğu yüzüklere ters, kucağında çeşit, çeşit kızlarla oturuyordu. Bu mide bulandırıcı bir görüntüydü.

      Barmene yaklaşıp Jungkook' un nerde olduğunu sordum. Beni ve sorumu umursamamış, alışmış bir tavırla bana ne içeceğimi sormuştu. Ona soruyu bir kes daha tekrar ettim. Joohyun' un arkadaşı olduğumu ekledim bu sefer.

     "Üst katta, en köşede, en karanlık locada bir grupla oturuyor."

      Demekle yetindi. Bende ona bir kez daha bakma gereği duymadan oraya yol aldım. Üst kat, alttan beterdi...

      Masaya yaklaştığımda sarışın bir kız gülümsedi. Ona anlayamamış bir bakış attım. Yanlarına vardım. Soğuk olan sesimle sordum.

      "Jungkook?"

       Bütün bir grubun bakışları üzerimde gezindi. Kahverengi saçlı, sadece siyah giyinmiş olan çocuk tek kaşını kaldırıp sordu:

      "Buyur?"

      Ona ters bir bakış attım. Ardından gelmesini söyledim. Bir köşede karşısına geçtim ve yüzüne sert bir bakış atarak söylemek istediklerimi söyledim.

      "Herkes seninle yattığımı düşünüyor ve adım orospuya çıktı. Olmamış bir şeyden. Bir şeyler yap."

      "Ne yapabilirim? Gerçekten yatalım?"

      Yüzündeki ukala sırıtış ve havaya kalkmış tek kaşına bir yumruk atıp ona bağırmak istesemde kendime hakim oldum.

      "Mesela ufak bir açıklama yapabilir, biriyle bunun yalan olduğunu yayabilirsin."

      "Peki neden bunu yapayım?"

      "Sana bir neden sunamam. Sadece "yanlış" de, bu yeter."

      Her şey aynıydı. Aynı ortam, aynı kişilik, aynı sözler. Tek dileğim farklı kişi olmalarının bana yardımcı olmasıydı. Dolu gözlerimi görmesine izin vermeden oradan hızla ayrıldım. Hıçkırıklarla eve girdim ve yatağıma kapandım. Tanrım kötü olmak neden güç vermiyor? Yardım et yabancı, güçsüzüm.






       

FETISH | Rosékook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin