-3-

467 34 7
                                    

"Hayır herşey burda bitmeyecek !"diye fısıldadım.Saat on ikiye geliyordu ve ben çoktan üniversitesitenin önündeki yerimi almıştım.

Gözümün önüne gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.Gerçekten ilk defa bir erkekler falan buluşumuyordum.Tamam belki ilk olabilirdi.Kendi kendime 'ilk buluşmam'diye itiraf ettikten sonra gülümsedim.

Bu ağlama öncesi gülümsemeydi.Yani şimdi çocuk telefonunu alıp gitse ben ortada öylece kalırdım ve bir aşk hikayem daha başlamadan biterdi.Tanırm ! diye yakındıktan sonra çantamdaki telefonu çıkartarak elime aldım.Başımı kaldırdığım zaman kalbimin alışık olmadığım ritmi ile karşılaştım.İşte geliyor..Geliyor..Geldi !

Beyaz gömleğinin ilk iki düğmesi açık ve saçlarının önünü özenle taramış.Parfüm kokusundan bahsetmiyorum bile.Tamam hadi bahsedeyim.Hani yanınızdan birisi geçer gider ama parfüm kokusu yolda kalır ve siz de o kokuyu içinize çekersiniz.İşte öyle muhteşem bir koku.Onun kokusu..

"Merhaba !"

"Selam ."diye karşılık verdim.Ben telefonu verince her şey bitecekti.Değil mi ?

Elindeki telefonu bana doğru uzattı.Ben de telefonun eline verdim.

"İyi günler ."

"Teşekkürler ."demekle yetindim.

Şu an tek yapmak istediğim ağlamaktı.Hem da salya sümük ! Hayır artık tesadüflere falan inanmiyorum kardeşim ! Omuzlarım düşmüş bir şekilde aheste aheste sınıfıma doğru yol almaya başladım.

Sınıfa girdiğim zaman bana el sallayan Helen ile karşılaştım.

"Selam !"

"Selam !"diye bıkkın bir şekilde cevap verdim.

"Canın mı sıkkın ?"

Başımı onaylayan bir şekilde salladım.

"Anlatmak ister misin ?"

Tam ağzımı açacaktım ki profesör Jim içeriye girdi.

"Çıkışta ."diye fısıldadım.

Saçma sapan -Öğrenci gözünden saçma olan şeyler öğretmen için çok önemlidir- derslerin ardından nihayet okuldan çıkmıştık.

Önümdeki boş kahve bardağına bakarken önümde sallanan el ile başımı

kaldırdım.

"Arya !"

"Helen !"

"Arya !"

Tabiki de ' Helen 'deyip bir türk filmi klasiğini yerine getirmemiştim.Çünkü Helen ne anlar Türk filminden.

"Anlatacaktın ?"

"Ahh evet.Başlıyorum."

Tüm olayları baştan sona anlatmaya başladım.Yaklaşık on beş dakika sonra Helen gözlerinin içi parlamış bir şekilde bana baktı.Allahım sanki ona nişanlımı anlattım.

"Arya ."

"Efendim ."

"Bu bir işaret olabilir ."

Ha ha ha ne işareti kızım ya sanki telefonlar yanlışlıkla karıştı .

"Neyse bitti gitti."

"Çocuğun adı neydi ?"

"James."

Helen onaylayan bakışlarla bana baktı.Tam bir şey diyecekti ki telefonum bu konuşmayı sürdürmemize izin vermedi.

"Alo !"

"O ne biçim telefon açış öyle !"

"I'sorry.Buyrun sultan hazretleri efendim."

"Aferin şöyle ."

"Evet sultan hazretleri buyrun efendim ne istemiştiniz ?"

"Ben seni hep bir şey istemek için mi arıyorum kızım."

Yani şimdi evet desem bir türlü hayır desem bir türlü.Telefondan terlik fırlatma ihtimali olmadığı için dürüst davranmak en iyisiydi.

"Yani,genelde."

"Aşk olsun kızım.Bu konuyu akşam konuşacağız."

"Tamam !"

"Gelirken ekmek al.Onun için aramıştım ."

Evet annem her zamanki gibi yine beni haklı çıkarmıştı.

"Tamam ."deyip telefonu kapattım.Şimdi annemle ünlülerinki gibi uzun polemiklere giremeyecektim.

Masadan kalktıktan sonra Helen'in yanına gittim ve yanaklarından öptüm.

"Yarın görüşürüz.Eve gitmem gerek."

"Tamam ben de kalkıyorum zaten."

Hanım kız olarak sağa sola bakmadan otobüse bindim ve boş bir yere oturum.Allahtan bu sefer karşımda,sağımda solumda teyze falan yoktu da rahat rahat oturabildim.

Otobüsten inerken telefonumun mesaj sesi ile irkildim.

İyi denemeydi ufaklık !

Mesaj tanımadığım bir numaradan geliyordu.Heyecanla biraz da korkuyla cevap verdim.

Sen de kimsin ?

Telefonu ritmik hareketlerle çeneme vururken birden o beklediğim ses geldi.

James..

BLA BLA BLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin