Düşmüş Wyvern Kama. (DWK)

Bölüm 13

Not : Burdan sonra Bölümler isim almayacak.

Lostsilver7271 adamların adamına ithaf.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Bana öfkeyle bakıyordu, tamam da niye? Hani anlarım O kara kral ben Beyaz kral ama şimdi olmuyo böyle, daha yeni seçildik olayların farkındaymış gibi bana bakıyor.

Tipini sevdiğim..

Derken bana atıldı, tabi salak bana vuramayınca yere vurdu, ne biliyim odanın eline tam olarak verdi işte.

Oda sallanmaya başladı heykeller yıkıldı falan filan...

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Kama başını yastıktan kaldırdığı gibi etrafına bakındı, en son oda yıkılmıştı. Ordan sonrası yok..

Ama hatırladığı bir şey varsa o da Beyaz Kral olduğuydu, şu an bile damarlarında akan ağır ama sert enerjiyi hissediyordu... Yada o öyle sanıyodu.

[Y.N : Ya benim fikirlerim tükenmiş siz gelmiş bana düzenli bölüm at diyosunuz... Özelden bana fikir gönderin siz ne isterseniz kitabıma eklicem hadi bakıyim.]

Önce kalkıp elini yüzünü yıkadı, ardından banyoya girdi

[S.B : Bi gusül abdesti alıp çıktı. Bakmış Luna aşağıda çırılçıplak, tövbe demiş, Zina Böyük günah demiş. Demiş te demiş, yemiş te yemiş. Obur olmuş hocalığı bırakmış, ben böyle giderse çok yazarım buda burda bitmiş.]

Banyodan çıktıktan sonra yavaşça aşağı indi, masada birkaç yemek vardı, ama ortalıkta Luna yoktu. Anlaşılan sadece yemeği pişirip kendi payını yemiş ardından gitmiş.

Kama'da kendi payını yedikten sonra ayağa kalktı ve dışarı çıktı. Bu gün turnuvalar başlıyordu...

Bu turnuvalar her yıl düzenli olarak yapılıyor, kazanan ve ilk 5 e girenler özel hediyeler alıyordu. Tabii hediyeler her yıl farklı olduğu için ne olduğu bilinmiyor..

Ayrıca bu turnuvada çok ilginç bir kural vardı, Yere düşersen takımını sadece izleyebiliyorsun, bir daha katılamıyorsun. Ve eğer 1 takım arkadaşın kazanırsa tüm ödüller o kişinin payına düşüyor. İsterse diğerlerine dağıtabilir isterse hepsini kendine saklayabilir, genelde bu yğzden sonlarda takımlar birbirlerini yok ediyor.

Aç gözlü oldukları için.

Kama sessizce her gün ki yere ilerledi. Hepsinin buluşacağı yere.

Yolda onu görenler eğiliyor, onu tanımayanlar kıskançlıkla bakıyordu. Önünde kızların bile eğildiği bir erkek kim olabilirdi ki?

İşte kıskançlık buydu..

Kama sonunda buluşma yerine vardı.

Etrafa sakince bakındı, çünkü burası baya doluydu, yemek saatleri olduğu için olabilirdi, nasıl olsa yemekhaneydi burası.

En sonunda ileride saeı saçları düzgünce kesilmiş bir erkek çocuğu, siyah giyinen, sarı saçlı bir kız ve maskeyle oturan birisini görünce gülümsedi.

Kendisinden önce gelmişlerdi, bu da Potia abinin ona kızması demek oluyordu...

Yürümek ve yürümemek arasında kaldı... Ardınan sakince masaya doğru ilerledi.

Potia Kama'yı uzaktan gelirken görünce maskesinin altından sırıttı, maskesi de ona uyum sağlayıp sırıtan bir maskeye dönüştü.

"Bak bak Prens efendi sonunda geldi. Hiç gelmeseydin?"