Çapraşık: İçinden çıkılması, anlaşılması ve çözülmesi güç olan.
🧷
Üzerimdeki saten elbiseme ve elbisemle aynı renk olan kırmızı rujuma son kez baktıktan sonra görüntümden memnun bir şekilde tuvaletten çıktım. Ne kadar etrafa gülücükler yayıp mutluymuş gibi gözüksem de aslında hiç de öyle değildim. İçimde bir huzursuzluk vardı. Herhangi bir partiye gittiğimde bir şeyler kendini tekrar edecek diye korkuyordum.
Tarih her zaman tekerrür eder oysa ki.
Yüzüme sahici bir gülümseme yerleştirip büyük evin bahçesine çıktım ve arkadaşlarımın yanına doğru ilerledim. İçimde geçmeyen bir sıkıntı vardı. Bugün bu partiye gelecek olan kişilerden dolayı da huzursuz olabilirdim, bilmiyordum. Şimdi buradaydık, Bahadır'ın evindeydik. Buraya geleli yaklaşık bir saat olmuştu ve ben içten içe görmek istediğim kişiyi hala görmemiştim. Düşünmemelisin onu, farkında mısın?
Anlam veremediğim bir his tüylerimi diken diken ettiğinde çoktan arkadaşlarımın yanındaki eski yerime geçmiştim. Arkadaşlarım da dahil herkes derin bir sohbet ve büyük bir eğlencenin içindeydi ama ben hiç eğlenmiyordum. İçimde engelleyemediğim büyük bir his beni yiyip bitiriyordu bu gece. Masanın üzerinde duran yenilenmiş içkimden bir yudum aldıktan sonra bakışlarımı çevrede gezdirdim. Selim ortalarda görünmüyordu, neredeydi? Kaşlarımı çatıp bir süre gözlerimi etrafta gezdirmeye devam etsem de onu görememiştim. Arkadaşlarının yanına gittiyse bile ben bahçeye girer girmez beni görmeli ve anında yanıma gelmeliydi, Selim hep böyle yapardı.
Selim, dokuzuncu sınıftan beri bana beni sevdiğini söylüyordu. Onuncu sınıfa kadar ona inanmamış olsam da peşimi hiç bırakmamıştı sonrasında da ona hiç yüz vermesem de arkadaş ortamıma girmişti. Bu sene de peşimi bırakmayacağından emin olduğumda ona bir şans vermiştim ama sevgili değildik. Deniyorduk ama ben yapamıyordum.
Gözlerimi bahçede gezdirmeye devam ederken bir çift koyu kahverengi gözlerle karşılaştığımda duraksadım. Bu kızı tanıyordum. Adı Güneş'ti. Pek bir samimiyetim yoktu, onu her ortamda da görmezdim. Okulda pek sıcak bakılan birisi değildi çünkü herkes ona önyargıyla yaklaşıyordu. Ben bakışları ve duruşunun aksine daha sıcakkanlı olduğunu düşünsem de onunla sohbet etme fırsatım hiç olmamıştı. Bakışmamızdan sıkılmış olacak ki, bakışlarının aksine sıcak bir tebessümle derin bakan koyu kahverengi gözlerini benden kaçırdı ve yanındaki çocuğa çevirdi.
İçkimden bir yudum daha alırken gözlerim biraz uzakta, bizim bulunduğumuz yere göre bahçenin daha loş ışıkla aydınlatıldığı bir köşede kızıl saçlı kızla öpüşen Bahadır'a kaydı. Duraksadım ve yanlış görebileceğim ihtimalini hesaba katarak daha dikkatli baktım ama bu oydu, Bahadır'ı. Midemin bulandığını hissediyordum. Yüzümü buruşturdum. Bahadır'ın Yüsra ile sevgili olduğunu biliyordum, hatta onları bu sabah okulun kantininde sarılırken görmüşüm. Bahadır böyle iğrenç bir şeyi nasıl yapabilirdi? Yüsra partiye gelmişti, tam şu anda neredeydi bilmiyordum. Kızın yüzünü merak etsem de göremiyordum, Bahadır'ın öpüştüğü kız kimdi?
Aklımı kurcalayan sorularla birlikte düşüncelere dalmışken aniden belimde hissettiğim ellerle irkilip belime sarılan ellerin sahibine baktım. Selim böyle bir tepki vermemi beklemediği için şaşırsa da ben hemen, "Neredeydin?" diye sorduğum için bir şey dememişti.
"Tuvalete gitmiştim bebeğim." bu kelimenin bana onu hatırlatması ne kadar normaldi? "Sonra da Tuna ile karşılaştık, onunla sohbete dalmışım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAPRAŞIK
Short StorySüveyda Aypar: Konuyu değiştirmeyin Süveyda Aypar: Katil içimizden biriyse, içimizden biridir. (Texting.) 27/11/2022