Bölüm 1

23 2 0
                                    

Herkes masanın etrafında toplandığında tek eksik olan her zamanki gibi Atlas'tı. İşlerinden kafasını kaldıramayacak kadar yoğundu. Ama onun bu durumuna herkes alışmış olmalı ki kimse şikayetçi olmadan bekliyordu. O gün her zamankinden farklı olarak herkesin gözünde korku vardı. Dışarıdan biri bile bu konuşmalara şahit olsa herkesin ne kadar endişeli olduğunu anlayabilirdi. Uzun zaman sonra o masada toplanmış Güngören ailesini hiç kimse bu şekilde görmeye alışık değildi. Her zaman kendilerinde emin , her işlerinde başarılı olan bu aile belki de ilk defa bu kadar korkmuştu.

Uzun süren sessizlik Atlas'ın hızlıca odaya girmesiyle bozuldu. Belki de aralarında en sertiydi Atlas. En acımasız ve en soğuk kanlı olandı. Her zaman kafasına koyduğunu yapar ve her istediğini elde edebilirdi. Bu işten de kolayca sıyrılabileceğine emindi . Şuan tek sinirlendiği şey tüm ailesinin ona karşı olan endişeli bakışlarıydı. Bu ailenin sadece sıkıntılı dönemlerde bir araya gelip konuştuklarını bildiği için karşısındaki herkesi öldürmek istedi Atlas o an. Herhangi birinin ona güvenmeme ihtimali olmamalıydı. Güvenmiyorlar mıydı Atlas'a? Bu zamana kadar duydukları güveni neden şimdi de devam ettirmiyorlardı?

Atlas sinirle karşısında duran ailesine bakarken birden babası söze başladı :

"Oğlum, sana hepimiz çok güveniyoruz ama bu-" Atlas babasının sözünü bitirmesini beklemeden :

"Aması falan yok. Halledeceğimi bilmiyor musunuz? Her zamanki olanlar olacak işte. O iti doğduğuna pişman edeceğim. Bitti. Başka bir şey duymak istemiyorum. Hiçbiriniz karışmayacaksınız sadece ben çıkacağım karşısına. Atlas Güngören'i tanıyacak."

Bu sözlerinin ardından kimsenin konuşmasına izin vermeden hızlıca çıktı odadan. Hızlı adımlarla odasına girdi ve sertçe kapısını kapattı. Dışarıdan duyulan seslere bakılırsa şuan içeride kırılmamış eşya bulmak zor gibi görünüyordu. Tabi ki kimse cesaret edip de kapısını çalamıyordu. Kim Atlas Güngören'in sıradaki kurbanı olmak ister ki?

Atlas'ın odadan çıkışını öylece izleyen ailesi o olmadan konuşmaya devam etti. İlk önce söze en büyükleri olduğu için Atlas'ın babası Mehmet Bey söze başladı :

"Anlaşılan Atlas gene kendi bildiğini okuyacak. Bu sefer buna izin veremeyiz. Yanında olacağız. Çağan , Cem siz bir süre daha kalın İzmir'de Atlas'ın yakınında olmanızı istiyorum. Karya sen benimle İstanbul'a gel bir süreliğine ben burada durursam Atlas anlayabilir bu işe dahil olacağımızı. Ve sen Aslı..."

Gözleriyle konuşuyordu Aslı. Bu işte o da olmak için can atıyordu büyüdüğünü kanıtlamak istiyordu ama başında onun üzerine titreyen beş erkek olduktan sonra bu biraz zordu. Aslı ailedeki tek kız torundu. Annesi öldükten sonra Mehmet Bey onu yanına almış o büyütmüştü Aslı'yı. Mehmet Bey ona her baktığında ölen kardeşini hatırlıyordu o yüzden herkes Aslı'ya gözü gibi bakıyordu ve mümkün olduğunca bu işlerden uzak tutmaya çalışıyorlardı.

" Canım kızım , sen bu işten uzak duracaksın bu seferki çok tehlikeli. Hatta bir süre dışarıda tek başına bile gezmemelisin. Ben ayarladım , acil bir şey olursa ve dışarı çıkman gerekirse yanında korumalar olacak."

Aslı bu net konuşmaya karşın sözünü geçiremeyeceğini anlamıştı gözlerine dolan yaşları görmelerini istemediğinden hızlıca odadan çıktı ve tuvalete koştu. Aynanın karşısına geçti ve yüzünü inceledi. Mavi gözleri yaşlarla dolmuş yanakları kızarmıştı. Bu iş onun büyüdüğünü kanıtlayacak ve kuzenleri ve dayısının yaptığı o toplantılara girebilmesini sağlayacaktı. Ama bu sefer de kesin bir dille böyle bir şeyin olmayacağı söylenmişti. Her ne kadar onu düşündükleri için bunu yaptıklarını bilse de bu planlara dahil olamamak canını yakıyordu. Hemen yüzüne soğuk suyu çarptı ve yanaklarının kızarıklığını gidermek için çantasından çıkardığı pudrayı yüzüne süremeye başladı. Tam tuvaletten çıkacakken aynaya doğru tekrar yöneldi ve kendine şunları söyledi :

" Ne derlerse desinler bu sefer başaracağım."

....

Atlas odayı darmadağın etmiş şimdi de oturmuş etrafı izliyordu. Etrafı izlerken dalıp gitmişti çoktan. Az önce olanları düşünüp duruyor düşündükçe daha da sinirleniyordu. Hele de aklına Aslı geldikçe daha da kızıyordu. Ona nasıl söylemişlerdi bunu? O daha çok küçüktü onun gözünde küçücük bir kız çocuğu. Ve üstüne titrediği tek kızdı. Onun bunlarla ne kadar ilgilenmek istediğini biliyordu ama gene de onu tehlikeye atamazdı.

Etrafında çok düşmanları vardı. Her an sevdikleri tehlikedeydi. Belki de bu yüzden sevmiyordu kimseyi Atlas. Kimseyi yakınında tutmazdı. Hiç kimseyle samimi olmaz kimseyi dost edinmezdi. Etrafına nefretle bakmak ise vazgeçilmeziydi. Dış görünüşüne çok önem vermese oldukça yakışıklı ve karizmatikti. Kızlar her ne kadar hayran kalsa da hiçbir kıza karşı duygu beslememiş olan Atlas kızları daha çok cinsel nesne olarak görüyordu. Tek gecelik , duygusuz saatler geçirdiği kızların suratına dahi bakmadan terk edip gidiyordu. Onun için aşk imkansızdı. Gerçekten imkansız. Böyle bir adamın sevebilmesi mümkün değildi. Sevgisiz büyümüş biri bir başkasına nasıl sevgi gösterebilir ki?

Anne sevgisi görmeden büyümüş bir çocuk ne kadar sevgi dolu olabilirdi ?

Ne yazık ki Atlas 'ın annesi intihar etmişti. Kimse sebebini bilmiyordu bu intiharın. Geriye ondan kalan sadece bir yazıydı:

" Kimseye boyun eğme Atlas. Hep en güçlü sen ol. Seni çok seviyorum oğlum. Baban sana çok iyi bakacak."

Bu yazıyı okuduğunda 7 yaşındaydı Atlas. Sadece babasıyla büyümüş ve bu mafya işleri şirket işleri içinde büyümüştü. Her zaman en zeki ve en çalışkandı okulunda. Okullarını birincilikle bitirmişti. Çünkü o mektubu okuduktan sonra annesine şu sözü vermişti:

" Her zaman en iyisi,en güçlüsü olacağım söz veriyorum"

Okulunu da tamamladıktan sonra şirketin başına geçmeye hazırdı artık. Ve tabi ki mafya olarak da bilinen bir kimliği vardı artık.

Karya , Çağan ve Cem Atlas'ın kuzenleriydi. Amcasının oğulları. Ne yazık ki babası ve annesi trafik kazası geçirerek öldüğü için onlar da annesiz babasız büyümüşlerdi. Karya İstanbulda'ki şirkette , Çağan ve Cem de Antalya'daki şirkette duruyorlardı. Aralarında en küçük olanı ve en eğlenceli olanı Cem'di. Her zaman şakalar yapar güler eğlenirdi. Herkesin aksine Atlas'tan korkmaz ona da takılıp dururdu. Zaten o da olmasa hiç kimse birbiriyle samimi olamazdı çoğu etkileşimi o sağlıyordu.

Karya ve Çağan sessiz sakinlerdi. Atlas kadar sert olmasalar da onlar da mafya kimlikleriyle bilinenlerdendi.

Hiçbirinin sevgilisi yoktu. Aslı hariç. O kalbini birilerine kaptırmayı gönül eğlendirmeyi çok severdi. Tabi Atlas da o erkekleri tek tek dövmeyi. Küçük kardeşini kimseye paylaşmaya hiçbir zaman niyeti olmadı.

Atlas derin derin düşünürken kapı tıklatıldı ve Atlas'ın gel komutuyla kapı açıldı. Karşısında duran Aslı'ya uzunca baktı. Uzun zamandır görmüyordu küçük kardeşini. Çok özlemişti ve şuan onu sadece o sakinleştirebilirdi.

"Buraya ne oldu böyle bu kadar sinirlenme ağabeycim zaten ne de olsa senin dediğin olacak her halükarda."

diyip gülmesiyle bakışlarını Aslı'dan alıp etrafa baktı. Fazla dağılmıştı ama umursamıyordu. Tek emriyle eski haline geleceğine emindi çünkü.

Aslı'ya sıkıca sarılıp kokusunu içine çekti ve o an ne kadar özlediğini fark etti. Beraber büyümüşlerdi sonuçta o yüzden şimdi de ayırmak istemiyordu. Ama nafile. O Antalya'da kurmuştu yaşamını. Neyse ki gözü kapalı emanet edeceği kişiler vardı yakınında. Çağan ve Cem. Aslı'nın konuşmaya başlamasıyla kucaklaşmaları sona erdi :

" Neler oluyor ? Bu kadar tehlikeli olan ne? "

Atlas durdu , cevap verip vermemek konusunda kararsızdı.

MEDCEZİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin