Her sabah yaptığı gibi sabah saat 7'de kalktı Miray. Sıcak bir duş ardından odasına geçti ve maşasını fişe taktı. Giyindikten sonra hızlıca saçlarını kuruttu ve saçlarına şekil vermek yüzüne renk getirmek için oturdu. Açık kahve saçları neredeyse beline gelecek kadar uzundu. Abartı olmamak koşuluyla hafif dalgalar yaptı. Yüzüne de hafif kırmızı bir ruj ve rimeli eklediğinde aynada kendini süzdü ve hazır olduğuna karar verince odasından çıktı ve kahvaltı için vakti olup olmadığına baktı ama saat çoktan 8 olmuştu bile. Hiç vakit kaybetmek istemedi masada oturan annesinin ve abisinin yanaklarına öpücük kondurdu ve evden aceleyle çıktı. İş yerine gitmesi çok yol kat etmesine gerek olmadığından yürüyerek gitmeyi tercih ediyordu. Kulaklıklarını taktı ve yüzündeki tebessümle yürımeye başladı. Şirkete geldiğinde hızla odasına girdi ve koltuğuna oturdu. Telefonundan açtığı hafif müzik ve camdan gelen sıcak esintiyle birlikte huzurlu olduğuna karar verdi ve günlerdir belki haftalardır uğraştığı çizimine devam etti. Her zamankinden farklı bir şey istenmişti bu sefer. Çok daha farklı bir evdi bu. Her yerinin özel tasarım olması ve eşsiz olması vurgulanmıştı. Çok ince bir çalışma gerektiriyordu. Ve Miray her geçen gün aklına gelen fikirleri katarak yeni odalar oluşturuyordu ve bu ona zevk veriyordu.
Kendini işine nasıl kaptırdıysa 15 20 dakikadır kendini izleyen müdürünü ancak fark edebilmişti. Aceleyle telefonunu alıp müziği kapattı ve hemen ayağa kalkıp müdürünün gözlerinin içine baktı. Sinirli durmuyordu , hatta neşeliydi.
- Eee Miray nas gidiyor bakalım? Biliyorsun bu bizim için önemli bir teklifti. Devamlı müşterilerimizi memnun etmek istiyorum. Ve bu konuda en güvendiğim çalışanım olduğun için seni seçmiştim. Umarım yüzümü kara çıkarmazsın.
Miray gözlerini alamıyordu. Geldiği ilk günden beri karizmatik bulduğu o adam belki de ilk defa bu kadar uzun durmuştu yanında. Mimikleri , bakışları , tavırları her şeyi büyüleyiciydi ona göre. O geldiği an kızarıyor dili tutuluyordu. Ama şuan cevap vermesi gerektiğini bildiği için hemen bu düşüncelerden kurtuldu ve :
-Aslına bakarsanız bitti bile diyebilirim ama her geçen gün aklıma yeni bir şey geliyor. Tabi herkesin aklına her gün yeni bir şey gelir. Yani benim evle alakalı yeni şeyler geliyor. Her gün bir oda daha ekleyip özelleştirmeye çalısıyorum. Bitti gibi ama bitmedi de. Ama bitti sanırım. Yani... Siz bir baksanız olur mu?
Saçmalamamak için her kelimeyi özenle seçmek istese de daha da berbat ettiğini fark etti ve sustu. Aras uzunca projeye baktı. Beğenmişti hatta çok beğenmişti. Gizemliydi. İlginçti. Bu zamana kadar böyle bir proje görmemişti. Hele de hiçbir zaman fark etmediği Miray'dan. Büyülenmiş şekilde Miray'a baktı ve :
-Çok güzel olmuş. Çok başarılı Miray. En kısa zamanda şirkete çağıracağım. Kesinlikle bayılacaklar.
Sonra tekrar eski haline döndü :
- Eğer beğenirlerse şirket adına sana ek ücret ödeyeceğiz. Ayrıca bize yüklü miktarda gelir sağladığın için maaşına da zam gelecek.
Miray kibarca teşekkür etti ve odasından çıkan müdürünü izledi. Yürüyüşüne bile hayran olmuştu bu adamın. İlk günden beri aynı hissi taşıyordu. Nasıl da bağlamıştı kendine. Ama imkansız olduğunu biliyordu hatta bu proje olmasa ismini bile bilmediğine emindi. Tekrar projesine daldı.
Saatler geçmişti. Çantasını topladı ve her zamanki gibi kulaklıklarını takıp yola koyuldu. Annesinin pastanesine gidecek biraz da ona yardım eďecekti. Pastaneye geldiğinde hemen önlüğü giydi ve tezgahın arkasına geçti. Akşam oldukça daha çok insan geliyordu. İkisi de yorgun düşmüştü. Saate baktıklarında gece yarısına geldiğini gördüklerinde gitme vakti geldi diye düşünüp çıktılar.
Sokağa çıkmışlardı ki tam önlerinde duran arabayla afalladılar. Arabadan inen siyah giyimli bir adam karşılarına geçti ve:
-Beni Murat Bey gönderdi. Size bunu vermemi söyledi.
Dedi ve Nesrin Hanım'ın eline mektup verip arabaya bindi. Nesrin Hanım mektuba bakarken araba çoktan uzaklaşmıştı. Hiç tereddüt etmeden mektubu yırtıp atarken gözleri dolmuştu ikisinin de.
-Bir de mektup yollamış utanmaz. Bize çektirdikleri yetmezmiş gibi hala peşimizde. Sakın abine bahsetme bak bundan. O da başını belaya sokmasın.
Miray başını onaylar anlamda salladı ve eve doğru yürümeye devam ettiler. Eve geldiklerinde hemen odalarına çekilmişlerdi. Bugün olanlar asla aklından çıkmıyordu Miray'ın.
Nefret ediyordu babasından. Her gün ağlıyordu annesi onun yüzünden. Abisinin yanakları kıpkırmızı oluyordu. Miray'ın ise yüzüne bile bakmamıştı adamakıllı. Zorunlu eğitim olmasa okula bile göndereceği yoktu çocuklarını. Neyse ki gitmişti en sonunda. Fransa'da başka bir kadınla birlikte kaldığını duymuştu en son. Başka da bir bilgi bilmiyordu onunla ilgili. Gittikten sonra ne para yollamış ne de umursayıp aramıştı. Zaten bunlara geri dönüş yapmayacakları için çok da umurlarında olmamıştı.
O gittikten sonra çok zor durumlar geçirmişlerdi. Abisi düzgün bir iş bulamamıştı. Annesi de bir kafede garsonluk yapıyordu. Bu zorluk içinde Miray da liseyi bitirmeye çalışmıştı. Neyse ki 3 4 ay sonra abisi düzgün bir işe girmiş ve gösterdiği başarılardan dolayı üst üste aldığı terfiler sayesinde yüksek mertebelere gelebilmişti. Evet çok ünlü bir şirket, fabrika vb. değildi ama gene de onlara yetiyordu. 1 2 sene bu şekilde ilerlerken bu sırada abisi sürekli para biriktirmişti. Ve sonunda elinde yeterli para olunca annesinin hayallerindeki pastaneyi açtı. Her şeyi onun istediği gibi dekore etti. Bu sırada da Miray üniversite sınavına hazırlanıyordu. Sınav sonucu güzel gelmişti tam da istediği yerdi. Dokuz Eylül Üniversitesi / İç Mimarlık. Yani her şey mükemmeldi. Tatlı bir yaşantıları vardı. Sessiz , sakin , huzurlu...
Ta ki bu akşam olan o kısa olaya kadar. İçine bir kurt düşmüştü. Neden böyle bir şe yapmıştı ki? Ne istiyordu ?
Bu düşüncelerden beynini arındırmak için Aras'ı düşünmeye başladı. Onunla konuşması , hareketleri onu kendine bağlamıştı. Bunların da imkansız olduğunu bildiği için bu düşüncelerden de vazgeçti. Ne düşünürse sonunda üzülüyordu. En iyisi hiçbir şey düşünmeden direkt uyumaktı. Dişlerini fırçaladı , pijamalarını giydi. Ve kendini sıcak yatağına bıraktı.
Yorgun düşmüş bedeni hemen uykuyla buluştu.