ᴇʏᴇs ᴄᴏɴᴛᴀᴄᴛ

504 43 38
                                    

Okulun benden daha yaşlı, görmüş geçirmiş duvarları arasında gidip gelirken arada bir saatime bakıyordum.
Bekleyeli sadece yarım saat olmasına rağmen bu süre bana daha uzun gelmiş koridorun her metre karesini ezberlememe sebep olmuştu.

Açılan kapının gıcırtılı sesi bu uzun bekleyişin son bulduğunu haber verirken buna sevinsem mi yoksa üzülsem mi bilemedim.
Dışarı çıkan younghonun gülen yüzünü görmek bana bu iki duyguyu unutturduğunda tekrardan öfkeyle doldum.

"müdüre içeride seni bekliyor"

Ona avını bulmuş fakat saldıramayan bir aslan gibi bakıyordum. Gözlerimi üzerinden bir an bile çekmeden odaya doğru ilerlediğimde o çoktan köşeyi  dönmüştü.

İçeri girdiğimde müdüre ellerini birbirine kenetlemiş başını üzerine koymuştu, gözleri kapalıydı.
Dikkatini çekmemek için nefeslerimi sessizce alıyor varlığımı ona hissettirmemeye çalışıyordum. Kısa bir süre için huzurla dolmuş odada adımın yankılanmasıyla olduğum yerde kaldım.

"park hyejin!
arkadaşının üzerine sırf sözde sana ait masadan kalkmadığı için limonata döktüğün doğru mu? "

Ne doğruydu ne de yanlış sadece eksikti. Youngho denen çocuk bir çok şeyi saptırarak anlatmıştı.

"bakın efendim eğer haddini aşmasaydı..."

"istediği masaya oturmak ne zamandan beri haddini aşmak oluyor hyejin!"

Yüksek sesi odada yankılandı, anlık irkilsemde belli etmedim. Daha sonra sanki az önce bağıran o değilmiş gibi gözlüklerini sakince masaya bıraktı.

"Anneni severim hyejin o iyi bir kadın, onun hatırına yaptığın çoğu şeyi görmezden geldim ama unutmamalısın ki burası oldukça disiplinli ve saygın bir okul"

Gülmemek için neredeyse dudaklarımı ısırdığımda başka bir şeyler düşünmeye çalışıyordum. Söylediği her kelime ironik bir şekilde komikti. Aslında annemi değil parasını seviyordu. Ayrıca burası kesinlikle saygın bir okul falan değildi, sadece saygınlığını kaybetmiş onu zavallı öğrencilere ev sahipliği yapmakta bulan bir hapishaneydi.

"disiplin anlayışı öğrencilere işkenceye benzeyen cezalar vermek olan bir okul demeliydiniz efendim"

Ona bir büyüğüm gibi saygı duymadığımdam çoğu zaman aklımdan geçeni söylerken bulurdum kendimi, her ne kadar aleyhime olsa bile. Çıkardığı Gözlüğünü seyiren gözlerine geri taktı.

"fakat o işkenceye benzeyen cezalar seni eğitmeye yetmedi öyle değil mi hyejin? Annenle bu konuyu en yakın zamanda görüşmem gerek senle artık baş edemiyorum"

Anneme söylemesindense haftalarca çatı katında cezalandırılmayı tercih ederdim. Çünkü annemin bana akıl verirken bir hataymışım gibi bakması ona zerre kadar benzemediğimi düşünmesi canımı olduğundan daha çok fazla yakıyordu. Söylediğim şeye çoktan pişman olmuştum.

" önemli bir mesele değil müdüre joo buna gerek yok, ona haber vermeyin... Lütfen "

Sesim sona doğru neredeyse duyulamayacak şekilde kısıldı. Müdüre haince gülümsediğinde bir anlaşma yapmamız gerektiğini ikimizde biliyorduk.

"vereceğiniz her cezaya razıyım"

                           ...

Okul bahçesinde yürürken kapşonumu kafama geçirdim. Öğlen ki olaydan sonra gözükmemek daha iyiydi benim için. Havanın rüzgarlı olmasından ötürü öğrenciler pek fazla dışarıda değillerdi. Şanslıydım ki bizimkiler de yoktu. Büyük ihtimalle minnie bir an önce sınıfa gelmemi ve ağzına ne gelirse beni azarlamayı bekliyordu. biraz daha beklemesi gerekecekti. Yapmam gereken şey aklıma gelince gözlerimi sıkıca yumdum.

ʟᴏɴᴇʟʏ ʜᴇᴀʀᴛs ᴄʟᴜʙ - ᴋɪᴍ ᴛᴀᴇʜʏᴜɴɢHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin