Büyü tarihi sınavından 'Uygun' almıştım. Bugün hiçbir şey keyfimi bozamazdı.
Ta ki Jules Grauthies'e kadar.
Büyü dersimiz Slytherinle ortaktı. Zoe ve ben sınıfa gitmek için ayaklandığımızda bana alaycı bakışlar atmıştı. İlk önce saçmaladığımı iki gün önce bana ettiği laftan sonra onu çok fazla dikkate aldığımı düşünmüştüm derse girene kadar. Olayı Julietle birlikte Lisa, Janet ve Zoe'ye anlattık. Önce hepsi Jules'e sinirlendi. Sonra Juliet ona ağzının payını verdiğini söylediğinde biraz olsun yatıştılar. Daha sonra ise Zoe bana bir ağzımın olduğunu ve bunu Juliet yerine neden kendimin yapmadığını sordu. Sonraki beş dakika susmadı.
Büyü sınıfına girdiğimizde ilk gördüğüm şey Jules ve arkadaşı Diego'nun Profesör Connell'den azar işitmesiydi. Zoe ile yan yana otururken bakışlarımı onlardan çekmedim. Ne dediklerini duymuyordum ama sanırım bir şeyi karıştırmışlardı ve dediklerine göre bu sadece ödünç almaktı. Connell'in zaten asık suratı olabildiğince iyice asılmıştı umarım derste acısı bizden çıkmazdı. İkili yerlerine geçerken biz de çoktan ne yapacağımızı işlemeye başladık
Herkes aguamenti'yi öğrenmeye çalışırken aklıma yine Jules takıldı. Son iki gündür durmadan attığı tuhaf bakışlardan artık rahatsız olmaya başlamıştım. Sözsüz büyü öğrenmeye çalışırken bile bana yine o bakışlarını göndermişti ve bu durmadan dikkatimi dağıtıyordu.
"Önüne bak," dedi hemen arkamda oturan Juliet. "Yanlış yapacaksın."
Connell görmeden arkama döndüm. Juliet'in saçları birbirine karışmış masası biraz su olmuştu. Damlalar kenardan yere akıyordu düşürken 'şıp'sesi tahta odaya karışıyordu. "Grauthies beni rahatsız ediyor."
"Jules herkesi rahatsız ediyor, bilirsin biraz...insanları küçük düşürmeyi sever."
"Merlin'in sakalı Juliet! onunla daha önce konuşmadım bile." Tekrar Jules'a baktığımda arkadaşlarıyla konuştuğunu gördüm. Cam kenarına oturmuşlardı seslice gülüyorlardı. Hareket eden deniz kızları camın üzerinde bir ileri bir geri gidip geliyor, Jules'in yüzüne buran güneş ışığının açısını değiştiriyordu. Buradan bakınca kötü birinden daha çok on yedi yaşında bir genç gibi görünüyordu( ki zaten öyleydi).
Juliet konuyu değiştirmeye çalışarak "Haftasonu Hogsmeade'e geliyor musun?" dedi.
Başımı iki yana sallayarak "Hayır," dedim. "Quidditch'e hazırlanmam lazım."
Juliet tam ağzını açmış bir şeyler söyleyecekken arkadan gelen sesle susmak zorunda kaldı. Çünkü Jules Grauthies Juliet'in hemen yanına oturdu. İkimizde ona 'ne yapıyorsun sikeyim' bakışı atarken gayet rahat bir şekilde arkasına yaslandı bacaklarını sıranın altına uzattı. O kadar uzun boyluydu ki ayakları benim sıramın ortasına geliyordu. Ellerinin başının arkasında birleştirerek kollarını açtı. Alaycı bir şekilde sırıtıyordu.
"Bence de çalışsan iyi olur en azından yine yedeklere girebilirsin." Kaşlarımı çattım. Bu neydi şimdi? Daha önce bir kere bile konuşmadığım bir çocuktan ne diye bunları duyuyordum? Artık kesinlikle emindim Grauthies bana bilerek sataşmaya çalışıyordu. Üstellik ben ona hiçbir şey yapmamışken!
"Senin benimle derdin ne?" dedim. Ses tonumu oldukça kaba tutmaya çalışarak. "Seni tanımıyorum bile."
Artık kıs kıs gülüyordu. Pek neşeliydi. Juliet ise sessizlikle bana bakıyor sonra Jules'a dönüp olanları anlamaya çalışıyordu. Benim de ondan bir farkım yoktu. Ama bildiğim bir şey varsa bu çocuğa iyice sinir olduğumdu. Bir an önce ne diyorsa söylemesini sonra gitmesini istiyordum. Jules birden öne fırladı yüzünü yüzüme hizalayarak ellerini aramıza koydu. Bu hareketi beni irkiltmişti refleks olarak oturduğum yerde biraz geriye kaçtım. Bu halimi gören Slytherinli istediğini almışcasına gülümsedi. Ben de ondan korkmadığımı göstermek üzere biraz daha yüzümü ona yaklaştırdım.
Artık siyah renkli gözlerine camdan giren ışık vuruyor batan güneşin ışınları sınıfı çok daha güzel yapıyordu. Aynı zamanda da Jules'in yüzüne tatlı tatlı vuruyor sanki onu öpüyordu. Bu kadar yakışıklı olduğunu hiç farketmemiştim
Kes şunu.
Kes şunu.
"İyi düşün Gryffindorlu üçüncü sınıfta kimin yüzünden takıma alınmadım ben?"
Aman Tanrım! Jules Grauthies benden intikam mı alıyordu!
Tamam kabul üçüncü sınıfta kimseden habersiz elemelerde birazcık hile yapmış olabilirdim ama amacım Jules'ı takıma aldırmamak değildi... Bir kovalayıcı olmayı o kadar çok istiyordum ki Gryffindor kalesindeki çocuklara büyü yaparak onların takıma girmesinin engellemek istemiştim ama aynı zamanda inanılmaz korkuyordum. Bu yüzden asayı eğri tuttuğumun farkında bile değildim yanlışlıkla hemen karşıda olan Slytherin kalesine büyüyü uygulamıştım. Kimsenin anlamadığını düşünüyordum, zaten kendimi çok kötü hissediyordum(bu hala geçerliydi) ve şimdi Jules gelmiş bana ona Juliet'in önünde büyü yaptığımı söylüyordu. Durumu kabul edemezdim bu sefer her şeyim ortaya dökülür Quidditch'i rüyamda bile göremezdim.
Yanaklarım utançtan yavaşca pembeye dönerken Juliet "Ne" diye bağırdı. Connell bize ters ters baktı. En başından beri burayı izleyen Zoe ise bizi daha iyi anlamak için taburesini biraz daha yaklaştırdı. "Bu doğru değil." diye mırıldandım. Bir işe yaramadı tabi ki çünkü karşımda iki tane Slytherin vardı ve onlar insanların yüzünden geçen en ufak ifadeyi bile rahatça okurlardı.
"Merak etme," dedi Jules "Bunu hiç kimseye söylemeyeceğim. İntikamımı başka bir şekilde alacağım."
Sonra her şey birden oldu. Beni hem sinir eden, üç kere küçük düşüren bu çocuğa dersini vermek istemiştim sanırım. Ne ara Stupefy dediğimi bilmiyorum fakat görünen o ki Jules'in refleksleri inanılmaz iyiydi. Çünkü başını tam zamanında eğmiş büyünün deniz kızlı camın çarpmasını sağlayarak camı kırmıştım.Birden sınıfta herkes sus pus olmuş Zoe, Janet ve Juliet bana şok içinde bakıyorlardı. Başka bakanlar da vardı mesela deniz kızları; inanılmaz sinirli görünüyorlardı.
Fakat -inanılmaz- sinirli görünen biri daha vardı. Profesör Connell'ın saçlarının içindeki küçük cinler bile sinirliydi Connell hangi ruh halini alıyorsa onlarında o ruh halini aldıklarını diledim. Bir kaç adım bana doğru yaklaştı önce bana sonra kırılan cama baktı. "Sanırım bu akşam Diego ve Jules cezayı bir kişiyle daha paylaşacaklar. Hegel cezalısın!"
Sanırım Jules'in intikam planı ağır ağır işiyordu.
Merhabalar Harry Potter serisini unutalı baya oldu. Yanlışlarım varsa lütfen düzeltin. Teşekkürler! <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
quidditch
FanfictionKısa bir sessizlikten sonra Jules tekrar konuştu. "Bu yanlış gerçekten kötü bir şey." Belki de uzun bir sessizlik olmuştu ama bilmiyordum. Zaman kavramımı yitirmiş gibiydim. Soğuk resmen tenime işlemişti, aldırmamaya çalıştım. "Neden?" "Çünkü sade...