Bulunduğum durumu mantık çerçevesinde düşündüğümde-ki bu biraz zordu- hiç bir mantıklı açıklama bulamıyordum. Bill Cipher geri dönmüştü, onu ben geri getirmiştim. Fakat heykelde ki görünümüyle alakası biraz bile yoktu. Bill insan formuyla dönmüştü, ve şu an papyonunu düzeltip duruyordu. Aslın da amacım onu geri döndürmek değildi tabii
Neredeyse yarım saattir buradaydık, ne hareket edebilmiş ne de konuşabilmiştim. Sadece Bill'in hareketlerini izliyor ve nefes alıyordum. Yapmak istediğim peşinde olduğum şey kesinlikle bu değildi, bana denileni yapmıştım fakat sonucunun bu olacağını tahmin bile edemezdim. Kendi hislerine her zaman güvenen biri olmuştum ancak şu an içimdeki pişmanlık beni kendim hakkında büyük bir yanılgıya düşürmüştü?
Ne yapacaktım şimdi? Korkudan elim ayağıma dolaşmıştı, Bill'e olan korku değildi bu, yaptığım şeyin yanlışlığınaydı. Çünkü zaten Bill bu haliyle çok şey görünüyordu...
Daha az korkunç?
Bill bir anlığına papyonu ile uğraşmayı bırakıp gözlerimin içine baktı.
Gerçekten güzel gözlere sahipti fakat bu bakışlar beni korkutmadı değil.
Gerginlikten olsa gerek o bakınca kalp atışlarım bir anda hızlandı ve oturduğum yerde kıpırdandım.
Sözlerimi geri alıyordum, daha az korkunç falan değil.
"Benim hakkımda iyi şeyler düşünmemelisin Çam Ağacı. Beni bu hale nasıl getirdiysen eski halime geri döndürmeni emrediyorum, Hemen!" Elinde ki bastonu, konuşması boyunca tehdit edercesine salladı.
Eski formunda olmasa da hala düşünce okuyabiliyordu, bu beni rahatsız etmişti fakat bana emir kipleri kullanmasından küçüklüğümden beri hep nefret ederdim.
"Bunu ben yapmadım Bill ve düzeltmeyi de bilmiyorum."
Biraz düşünür gibi oldu. Tek elini şakaklarına götürüp ovuşturdu ve derin bir nefes aldı.
"Boyutunuzda ve siz aciz bedenlerde sıkışıp kalmış yaratıklar gibi yaşamak istemiyorum Çam Ağacı, bu yüzden beni Stanford'a götür. Eski dostum beni gerçek formuma kavuşturabilir." Bunları söylerken çok sakindi ruh hali biraz çabuk değişiyordu, sanki Bill ile değil de insani bir versiyonu ile konuşuyordum. Ki aslında biraz öyleydi.
Kaşlarını çatıp gözlerime tehditkar bir bakış savurduğunda bu düşünceden vaz geçtim.
"Sana neden yardım edelim Bill? Dünyamızı bir kere daha yok etmeye çalış diye mi?"
''Eğer boyutun hakkında endişeleniyorsan neden başta beni boyutuna geri çağırdın Çam Ağacı? Aramızda özel bir şey mi var, benim bilmediğim? Neyse eğer beni eski halime döndürmezseniz bu boyutta hayatınızı mahvetmeye devam ederim ama eğer döndürürsen bu seni rahat bırakma seçeneğini düşüneceğim."
Duraksadım. Bu eski haline dönerse gerçekten dünyayı rahat bırakacağı anlamına mı geliyordu?
"Seni isteyerek döndürmedim! Ve... Seni tekrardan üçgen yaparsak dünyamızı bir daha rahatsız etmeyecek misin?"
Göz devirdi.
"Seni ve aileni Çam Ağacı, kelimelerime dikkat et."
Tamam en azından bu da bir şeydi. Onu aileme bir şey yapmamaya zorluyorsa bu durum, bu Dünyayı rahat bırakmasını da zamanla sağlayabilirdim.
Bill gömleğinin kolunu düzelterek konuştu."Ya tabii tabii.""Seni Stanford'a hemen Bill olarak götüremem eğer eski haline dönmek istiyorsan başka biri gibi davranmalısın, kasabada bir süre kalabilirsin" BU NEREDEN ÇIKMIŞTI? NEDEN BÖYLE Bİ ŞEYİ TEKLİF ETTİM?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Ways~ Billdip
FanfictionBen Dipper Pines, baş düşmanımı uyandırmıştım. Sadece yapmıştım işte.