Andre gündoğmadan evden çıktı hiç kimseye birşey söylemedi tedirgin adımlarla ilerleyerek köyün dışında kırık dökük duvarları olan bir eve girdi.orda onu bekleyen biri vardı bu kişi yaralı biriydi açlıktanda iyileşmesi pek mümkün görünmüyordu. Andre heybesine koyduğu bir parça ekmeği annesinin yaptığı peynirle yaralıya uzattı susuzluktan kuruyan dudakları toprak gibi çatlamıştı.Su diyebildi kısık yorgun sesiyle andre hemen matarası ile su verdi.Soluğu kesilenedek içti rahatlamıştı artık ağzına bir lokma ekmek koyabilecekti yavaş yavaş andrenin verdiği ekmeği yedi.Yaralarını andrenin temizleyip sardığını anlayınca ona teşekkür etti. Birgün sana borcumu ödeyeceğim dedi. Andre borcun yok yaralı bir insana yardım ettim hepsi bu dedi. Adam iyice iyileşene kadar andre hergün gündoğmadan evden aldığı yiyecekleri yaralıya taşıdı adam iyice toparlanmış kendini artık gitmeye hazır hissediyordu .Yirmiüçgün boyunca yaşına rağmen yaralı birine hizmet etmişti artık gideceğini söylemek için andrenin gelmesini bekliyordu andre yanına aldığı yiyecek heybesine biraz fazla ekmek koydu matarasına kuyudan çektiği buz gibi suyla doldurdu ve yola koyuldu. Yaralı adamın onu beklediğini biliyordu adama ben geldim diye seslendi samanlardan yaptığı yatağına son kez baktı ve andreye geliyorum dedi. Evden çıkan adam andrenin donuk bakışlarına alışmıştı birşey söylemeden gitmek istemedim dediği anda andrenin donuk bakışlı gözleri belirli belirsiz titreyerek dolu dolu bakmaya başladı nereye diyebildi yutkunarak hiç beklemediği bir cevapla sarsıldı adam savaşa dönmem lazım onlar benim ölüp ölmediğimi bilmiyorlar ama ben biliyorum geri dönmek bu savaşı bitirmek istiyorum dedi.Adre savaş onlardan çok uzak olduğunu biliyordu ama nasıl oluyorda yaralı biri bu kadar yakınlardaydı.