Sanırım o da benim mavi gözlerime tutulmuştu. Aldırış etmedim, ardından kitabımı açıp annemin dediği yerleri yapmaya başladım. "Bayan Hofferson beraber yapmamız gerektiğini söylememiş miydi?" dedi Hıçgıdık. "Ah pardon, unuttum ben onu." dedim kıkırdayarak. O da kıkırdadı ve beraber yapmaya başladık. Aslında gayet zeki bir çocukmuş, çaktırmadan kendi etkinliğimi yaparken onu izliyordum ve yaptığı her soru doğru çıkıyordu. Bir dakika ya, ben niye onu izliyorum ki? Kendine gel Astrid! Dikkatini topla diyordum kendime ama engel olamıyordum. Bu çocuğa istemeden de olsa yakınlaşıyordum ve neden olduğunu bilmiyordum. Sanki kalbim kontrolü ele geçirmiş gibiydi. Bu duyguya alışık değildim, ne oluyordu bana?
Astrid kendini toparla! Senin odaklanman gereken bir dersin var! diyordum kendime ama pek işe yaramıyordu. Heyecanlandığımda hep hızlı nefes alırdım ve kalbim çok hızlı atardı. Ve şu an kalbim çok hızlı atıyor ve hızlı bir şekilde nefes alıyordum. "Astrid noldu iyi misin?" diye sordu Hıçgıdık. "İyiyim iyiyim. Sanırım bir anda tansiyonum yükseldi." dedim ama yalan söylemek zorunda kaldım. "Anne aman Bayan Hofferson, lavaboya gidebilir miyim? Sanırım tansiyonum yükseldi de." dedim. Annem onayladı ve hemen tuvalete koştum.
Yüzümü soğuk suyla yıkadım ve derin derin nefes aldım. Keşke ona bakmasaydım. O kahverengi saçları, aşırı belirgin elmacık kemikleri, gülümsemesi, gülerken kısılan, o orman yeşili gözleri...
Aklıma neden bunlar geliyordu? Bu olayı anneme anlatmalı mıydım? Hemen daha önce yaşamadığım ve annemin bana bahsettiği şeyleri düşünmeye başladım. Aklıma gelen tek bir şey vardı: Aşık olmak.
Bu-bu olamazdı, daha önce Hıçgıdık gibi birçok kişiyle tanışmıştım. Hiçkimsede böyle bir duygu hissetmemiştim. Ama aklıma gelen tek şey buydu, ve olabilecek tek şey de. Ardından derse gecikmemem gerektiğini hatırladım ve tuvaletten çıkıp sınıfın yolunu tuttum. Birden aklıma annem ile olan bir konuşma geldi:
(4 Ay Önce)"Anne, anlatsana babamla nasıl tanıştınız?" diye sordum anneme. Annem başını salladı ve "Olur anlatırım kızım da, sen sıkılırsın muhtemelen. Uzun bir hikaye çünkü." dedi annem. "Olur mu öyle şey, sen bana on kez anlatsan bile ben sıkılmadan dinlerim." dedim anneme. Annem de "Peki o zaman, başlıyorum.
9. sınıftaydım ve sınıfa aniden bir çocuk girdi. Kendini tanıttıktan sonra öğretmenimiz onu benim yanıma oturttu ve ders boyunca bana dik dik baktığını farkettim. Garipsedim ama aldırmadım. Sonra bu çocukla daha çok yakınlaştık ve birden ona aşık olduğumu farkettim. Tabi o zamana kadar aşk diye bir şeye inandığım söylenemez. Çok geçmeden o da bana aşık olduğunu söyledi ve ömrümüzün sonuna kadar ayrılmama kararı aldık." dedi annem. "Vay be, hikayeniz güzelmiş." dedim. "Astrid bunu annen olarak söylüyorum, aşk gerçek, ve zaman da geçip gidiyor. Yani artık birini bulman gerek." dedi annem ve ben kafamı iki yana salladım.
(Konuşma Biter)Olamaz, annemin başına gelen şeyi mi yaşıyorum ben yoksa? Astrid, duygularını kontrol altına al yoksa sonun kötü olacak dedim kendi kendime. Bir süre sonra sınıfa geldim ve derin bir nefes alarak içeri girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Aşkım-HICCSTRID
RomanceAstrid daha önce hiç aşık olmamıştır, Hıçkıdık gelene kadar... Hıçkıdık da hiç aşık olmamıştır, Astrid ile tanışana kadar...