Öğrenci evleri genellikle daraşmalık olurlar. Metrekareden ne kadar keserseniz kirası ve bakımı da o kadar karşılanabilir olur, elektrik faturası bile fazla gelmez. Kim Jongin'in Oh Sehun ve zaman zaman Byun Baekhyun ile paylaştığı evi de daraşmalık biraz, iki oda bir salon, bir de küçücük bir amerikan mutfak. Jongin'in odası apartman boşluğunun serinliğini aldığı kadar düşük tonda güneş ışıkları da çarpar günün bazı saatlerinde yatağına, yalnız dağınık bıraktığı çarşaflarına bu gün boşa vuruyor güneş.
Kim Jongin, başı Lu Han'ın göğsünde, kollarını da beline dolamış, dirsekleri çarşafın üzerinde. Saçlarının arasından narin beyaz parmaklar geçiyor, kendi ne kadar denerse denesin okşayamamış saçlarını Lu Han'ın yaptığı gibi. Koyu kahverengi saçlarının arasına kibarca birkaç öpücük bırakıyor Lu Han.
"İyi ki geldin."
Lu Han yalnız yaşıyor stüdyo dairesinde, hem okuluna yakın hem de pek de sağlam görünmeyen bir apartmanın en üst katında olduğu için deniz manzarası var, yalnız çatı katı olduğundan asimetrik tavanı, yer yer alçak, yer yer yüksek. Küçük sarı bir kedi güneş alan balkonda sere serpe uzanmış, mor perdelerini çekmiş Lu Han pencerelerinin, bir balkondan gelen güneş ışığı bir de Jongin'in ışığı varmış. Çıplak göğsünde uzanan sevgilisi kıpırdanıp yukarı kaydırıyor bedenini, Lu Han'ın boyun girintisine sokuluyor.
"Seninle aynı eve çıkmak isterdim ama okullarımız birbirine ters düşüyor."
Lu Han gülüyor, oğlanın omurga kemiklerini parmağının ucuyla takip ediyor onu huylandırarak.
"Mezun olunca çıkarız biz de ayrı eve?"
Jongin sessiz, sevgilisinin boynuna birkaç küçük öpücük sıralıyor, balkondaki kedi sıcaktan bunalınca evin serin sularına geçiş yapıyor sallana sallana.
"O kadar uzun vadeli düşünüyor musun benimle?"
Lu Han bir ayıcığa sarılır gibi sarılıyor ona, kasıkları birbirine sürttüğünde Jongin uyarı amaçlı onun boynunu dişliyor.
"Düşünmek için erken mi?"
Evin içine rastgele savrulmuş her bir kıyafet parçasına itinayla basan sarı kedi yatağa atlıyor, yorganın üzerinden tam Jongin'in popo kıvrımını bulup kendine yer edinmek üzere başlıyor orayı tırnaklarıyla yoğurmaya, küçüğün yüz ifadelerindeki değişikliklere gülüyor Lu Han. Jongin homurdandıysa da gözlerini kapatıyor sonunda, Lu Han'ın uzaktaki elini tutup parmaklarını kenetliyor.
"Değil galiba."
Lu Han önce Jongin'in alnına, sonra da ellerini yüzüne yaklaştırıp Jongin'in parmak eklemlerine dudaklarını bastırıyor.
"Bence de değil."
Çok etkilenmiş küçük olan ondan, zaten konu Lu Han olunca biraz fazla etkileniyor, omuzlarını dikleştirip sevgilisinin dudaklarına sürtüyor kendi dudaklarını.
"Şey ya bana yetmedi galiba, bir kere daha mı sevişsek?"
Lu Han'ın dudaklarında hınzır bir sırıtış, Jongin'in poposunu kavrıyor ellerinden biriyle.
"Ders notların masamın üzerinden kötü kötü bakıyor şu an sana."
"Hıhı. Kediyi kovsana."
Gülüyor Lu Han ona, kediyi kucaklayıp kendi çıplaklığına hiç aldırmadan balkona bırakıyor, sürgülü kapıyı da kapatıyor ardından, zaten yemi de suyu da orada, sıcacık hava iyi gelir. Geri döndüğünde Jongin yatağında sırt üstü uzanmış, bedeninde yer yer sömürülmeler sonucu oluşmuş hafif morluklar, iç gıcıklatıcı. Yerden kayganlaştırıcıyı alıp yatağa bırakırken üzerine çıkıyor esmerin, çenesini tutuyor ve alt dudağını okşuyor baş parmağıyla.
"Kimseyi şu duruma gelecek kadar sevebileceğimi düşünmezdim, ciddi diyorum bak."
Jongin utangaç utangaç gülümsediğinde Lu Han eğilip onun elmacık kemiklerini öpüyor, küçüğün kolları boynuna dolanıyor.
"Beni bile mi?"
Gülüyor Lu Han, Jongin bacaklarına sürtündüğünde beyaz elleriyle kibarca esmer bacakları iki yana aralayıp kendine yer açıyor.
"Senin mesajıma cevap yazacağını bile düşünmemiştim."
"Yalancı. Öz güvenin boyundan yüksek."
Uzanıp sevgilisini tekrardan öpüyor, Jongin içini çektiğinde dudaklarını aralayıp dilini alt dudağından kaydırıyor küçüğün üst dudağına doğru.
"Seni seviyorum. Bir daha bu kadar ayrı kalmayalım, uykularım kaçıyor sonra."
Jongin'in kalın dudakları yanlara doğru geriliyorlar öpücüğün ortasında ve sırıtmaktan büyüğe karşılık veremiyor. Lu Han onu yeniden elmacık kemiğinden öptüğünde gözlerini kapatıyor.
"Kalmayalım, ben de seni seviyorum zaten."
Lu Han'ın dudakları esmerin boynuna inerken kayganlaştırıcının kapağını açıyor, Jongin uyarılmışlıkla ürperiyor ve sebepsiz yere ağzı sulanıyor.
"Erik kaldı mı hiç? Canım çekti bak."
Sırıtıyor Lu Han, uzanıp çenesini öpüyor esmerin.
"Olmaz mı, bir on beş yirmi dakikaya getiririm sana dolaptan."
Jongin başını sallıyor, iki eliyle de Lu Han'ın yüzünü kavrarken Lu Han'ın parmakları da küçüğün bedeninden aşağı doğru iniyorlar.
"O zamana kadar seninle idare edeyim bari."
Öpüyor onu sonra, alt dudağını ısırdığında Lu Han gülümsüyor küçüğün şişmiş dudaklarına karşı.
*ne final mi
*zaten 20-21 gibi bitirmeyi düşünüyordum bu fiki yine de okuyanlara teşekkür ederim robynity erik tanem seviyom seni <3
*başka eriklerde görüşmek üzere kütür kütür kalın :* 💚💜
*daha kısa fiklerimi nexomimi hesabımdan bulabilirsiniz~
![](https://img.wattpad.com/cover/159889528-288-k496483.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✓kütür kütür | lukai texting
FanfictionLuhan, Jongin'in telefon numarasını bir kabin duvarında buldu. - pLUm: maşallah beyefendi pLUm: erik gibisiniz pLUm: kütür kütür - crack!fic // @robynity için