"Özür dilerim." kafasını yere eğerek söylediği bu cümle kadında histerik bir kahkahaya sebep olmuştu.
"Bilseydin kalbimde ki acıyı, ah bilebilseydin. Benden neleri alıp götürdüğünü bilseydin, atardın en yakın uçurumdan kendini aşağı. Bende ne yangınlar çıkardığını görebilseydin. Bende yarattığın enkazı bir kere farketseydin. Ayaklarıma kapanıp yalvarırdın. Evet, evet sen kalbimi söküp atarken gözünü bir kere bile kırpmayışının bende ki yarasını görebilseydin. Keşke görebilseydin. O yüzden benden özür dileme şimdi. Ama ben sana teşekkür ederim. Bu karşında gördüğün kadın, artık kimseye boyun eğmiyor. "
Okuğu kitabın üzerine bir damla yaş düşmüştü Asel'in. Ne kadar kolaydı insanlar için özür dilemek, bir de utanmadan affedilmeyi beklemek. Kitapta ki kadınla kendini bir tutuyordu. Sanki onun için, onun adına yazılmıştı bu kitap. Bak yalnız değilsin dermiş gibi. Yıkılma sakın dermiş gibi. Kaç kez içinde affettiğini hatırladı Yağız'ı. İnsan kendinden kaçamıyordu işte biliyordu. Her affettiğini düşündüğünde aklına gelen kesitle aydınlanıyordu hafızası.
Geçmiş-
Sınıfın kapısından girdiğinde herkes ona bakıyordu. Tamam herkesin evlenecekleri gözüyle baktığı bir ilişki son bulmuştu ama bu ona acıyarak bakmalarını gerektirmezdi. Her zaman ki gibi Nehir'in yanına oturdu.
"Ne bu bakışlar Allah aşkına. Tamam bir ilişki bitmiş olabilir ama bu farklı bir bakış sanki."
Meraklı gözlerle Nehir'e bakarken ellerinden tuttu Nehir.
"Biliyorum bunu öğrendiğinde zor olacak sen-"
"Ne oldu? Yağız'a bişey mi oldu Nehir?"
Aceleyle kalktı oturduğu sıradan, çantasını ve hırkasını alıp tam kalkarken duyduklarıyla olduğu yere çivilenmişti.
"Evleniyormuş Asel. 1 ay sonra."
Nehir'in yüzüne baktı. Kahkaha attı önce devam etti.
"1 ay önce bana beni nasıl sevdiğini söyleyen adam mı evleniyormuş. Güldürme beni Nehir. Hem sen bilmiyor musun? Annesi onun evlenmesini istemediği için ayrıldık biz, severek."
Cümlesini bitirdiğinde Nehir'e baktı. Şaka yapar gibi bir havası yoktu ama Yağız ona bunu yapmazdı biliyordu. Ölünün bile kırkı beklenirdi. Yapmazdı, yapamazdı.
"Annesinin yakın dostunun kızıylaymış. Asel.. Senin için gençlik hevesiydi diyormuş soranlara. Üzgünüm arkadaşım çok üzgünüm."
Sıraya geri oturmadan çıktı sınıftan kız. Boğazı yanıyordu. Gözleri acıyordu. Duyduklarının şaka olması için canını verirdi şuan. Bu düşüncelerle biriyle çarpıştı. Çarpıştığı kişinin Yağız olmasıyla kalakalmıştı.
"Doğru mu? Evleniyor musun?"
Fısıltıyla çıkmıştı seni. Kendinden emin bir şekilde cevaplamıştı Yağız, Asel'in aksine.
"Evet. Ayrıldıktan sonra gerçek aşkın Hande olduğunu anladım."
Gülümsemişti üstelik utanmadan.
"Mutluluklar."
Deyip devam edebilmişti genç kız sadece. Son bir umut bakmıştı arkasında ama Yağız emin adımlarla yürüyordu. Onu çoktan arkasında bırakmıştı bile.
Kapının tıklanmasıyla kendine geldi Asel.
"Girin."
"Rıfat Bey geldi efendim sizi salonda bekliyor."
Saate baktı önce saat 22:18 di. Rıfat babanın bu saatte gelmesi çok hayra alamet değildi.
"Tamam canım birazdan geleceğimi söyle."
Üzerine derli toplu bişeyler geçirip aşağı indiğinde Rıfat Bey kahvesini yudumluyordu. Koşarak yanına gidip elini öptü önce. Karşısına oturdu. Artık konuşma zamanının gelmesini bekliyordu. Rıfat Bey çok efendi bir insandı. Tam bir İstanbul Beyefendisiydi. Aynı zamanda Asel'i olduğu durumdan çıkarmış onu okutmuş. Şirketlerinin başına geçirip genel müdür yapmıştı. Hayatında hiç çocuğu olmadığı için Asel'i evladı gibi seviyordu.
"Bazı şeyler duydum güzel kızım. Üzülmüşsün."
Tek kaşını kaldırıp kurduğu cümleden herşeyden haberi olduğunu anlamıştı Asel.
"Üzülme değil Rıfat baba sadece beklemiyordum."
"Niye beklemiyordun güzel kızım. Hatırlamıyor musun derdim sana hep-"
Dediğinde sözünü kesmişti Asel.
"Her katil olay yerine geri döner."
Deyip tamamlamıştı Rıfat Bey'i.
"Neden ama baba, bunca yıl geçmiş. Ailesini kurmuş neden? Neden şimdi?"
"Nedeni belli değil mi kızım? Senin kafanı karıştırmanı, yaptıklarını unutmanı, onu affetmeni, vicdanını rahatlatmak için."
Asel'in ellerini avucuna alıp devam etti.
"Biliyorsun sana her zaman güvendim. Her konuda. Gerek aile, gerek şirkette. Senin sayende sevap kazandım. Ahsen'i evlat edindim. Sen benim bir tanemsin. Lütfen kendine bir daha acı çektirme ve onu affetme."
Sıcak bir tebessümle karşılık verdi Asel.
"Baba, söyle insan katilini affeder mi?"
---
Aslan Yalısında sular yeni kaynamaya başlamıştı. Bir hışımla odalarına girmişti Hande.
"Ne demek oluyor bu Yağız? Eski sevgilinde nasıl aynı masaya oturursun?"
Burnundan soluyordu genç kadın.
"İstediğim herkesle istediğim her masada otururum Hande. Sana mı soracağım."
"Benim gururum ne olacak he? Ne olacak? Benim karşıma geçip eski sevgilisiyle iş mi yapıyor dediklerinde ne diyeceğim?"
Kahkaha attı önce Yağız. Daha sonra devam etti.
"Herkese ballandıra ballandıra Asel'i nasıl ekarte ettiğini, benim sana sözde olan aşkımın büyüklüğünü anlatırken nasıl rahatça her şeyi söylediysen şimdi de söylersin. Senin için zor şeyler değil bunlar."
Deyip çıkmıştı odadan Yağız. Elleriyle kafasını ovmaya başladı kadın. Bu evlilik hiçbir zaman gerçek olmamıştı. Özel davetler haricinde elini bile tutamazdı Yağız'ın. Bu günün geleceğini, ona olan aşkının ağır basıp Yağız'ın o kadının karşısına çıkacağını biliyordu. Ama onu Asel den nasıl ayırıp, o nikah masanına oturttuysa şimdide o masadan Yağız'ı kaldıracaktı.
---
Keyifli okumalar arkadaşlar. Umarım hikaye birazda olsa kafanızda şekillenmeye başlamıştır. Gelecek bölümde görüşmek üzere. Lütfen yorum ve oylarınızı eksik etmeyin.
Seviliyorsunuz.
-E
