Kirishimaların evinde üç kişinin kalmaya başlamasının yirminci günü, her zamanki gibi başlamıştı. İlk uyanan Eijirou'ydu, Büyükanne onu son bir haftadır erkenden kaldırıyordu ve önceki bazı -Büyükanne'nin Eijirou'yu uyandırdığı- günlerde o sırada oluşan gürültü Katsuki'yi de uyandırırdı fakat sarışın çocuk, üç gündür uyuyamadığından geceleri Büyükanne'nin 'sihirli uyku karışımını' içmeye başlamıştı ve artık uyumak fazla sorun olmasa da uyanmakta da epey zorlanıyordu. En küçük sese bile uyanan biri olarak, artık ölü gibi yatıyordu bir bakıma ki aslında bu iyiydi, gördüğü rüyaları hatırlamamasını sağlıyor ve geceleri uzun süre düşünerek uykusuz kalmasını engelliyordu.
O gün de, Eijirou erkenden uyandırılmanın verdiği huzursuzlukla işe koyuldu. Kahvaltı için büyükannesine yardımcı oldu, yemekten sonra asılacak olan çamaşırları makineden çıkararak bir sepette topladı, sofrayı hazırladı. Katsuki'yi uyandırmaya gittiğinde oğlan hâlâ uyuyordu, hayatta olduğunu kanıtlayabilecek olan tek gerçeklik inip kalkan göğsüydü.
"Katsuki." diye sızlandı Eijirou, oğlanın ismini olabildiğince ağır biçimde dudaklarından çıkarırken. Ardından yorgunlukla kendisini yatağının yanındaki yorganın üzerine bırakmış, kafasını yatağının yorganına yaslamıştı. Katsuki geldiğinden beri yer yatağında uyukluyordu fakat o kadar da kötü değildi, sarışın oğlan her ne kadar inkar etse de Eijirou onun yatakta uyumasını daha mantıklı buluyordu.
"Katsuki." diye mırıldandı bir kez daha, kapattığı gözlerini aralayarak kafasını kaldırmadan önüne bakarken. Bakugou Katsuki'nin hafif çatık kaşlarıyla uykulu ifadesi, oldukça nadide bir parçaydı. Ellerinden biri yastığın altındayken ötekisi battaniyenin üzerinde duruyor, her an altındaki kumaşı sıkmaya başlayacak bir pozisyonda bekliyordu. Dudakları hafifçe aralıktı ve saçları ise darmadağınıktı, her zaman öyleydi fakat uyurken yatağa dağıldığından çok daha karmaşık duruyordu.
Eijirou yavaşça kaldırdı kafasını, bakışları hâlâ yatağında uzanan oğlandaydı. Gördüğü rüyayı merak ediyordu veya gün içerisinde dalıp gittiğinde aslında ne düşündüğünü. Deku'nun kim olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu, Ochaco'ya bu konuyla ilgili sorular sorarsa Katsuki'nin bilmesini istemeyeceği bir şeyler öğreneceğinden korkmuş ve tek kelime etmemişti fakat elbette ki neler yaşadığını bilmek istiyordu; yani, Tanrı aşkına, kim istemezdi ki? Katsuki'yi, birkaç saat sonra büyük ihtimalle ölü olacağı bir vaziyette bulmuştu; kabuslar peşini bırakmıyordu ve ateşi o kadar yüksekti ki bir an onun gerçekten öleceğini düşünmüşlerdi. Kirishima Eijirou için, hayatında geçirdiği en kötü iki geceydi. Katsuki'yi tanıyormuş gibi hissettiğinden ve tanıyormuş gibi hissettiği birini öylesine berbat bir halde gördükten sonra, ne olduğu umurunda değildi; biliyordu ki ne olursa olsun ona hak verirdi.
Bu yüzden tek kelime etmedi. Onu sıkmak istemiyordu, kim olduğunu hatırlatmak istemiyordu çünkü belli ki Katsuki'nin hatırlamak isteyeceği en son şeylerden biri bizzat kendisiydi ve Eijirou sadece onu tekrardan kaybetmek istemiyordu, bu duyguyu daha önce yaşamış gibi hissetmekten kendini alıkoyamıyordu.
"Katsuki." dedi bir kez daha, bu sefer elini yavaşça sarışının omzuna koyarken. İşte, Bakugou Katsuki'yi uyandıran şey vücuduyla gerçekleşen temastı. Sarışın çocuk hızla gözlerini açtı ve istemsizce bedenine değen eli yakaladığında Eijirou ile aralarındaki kısacık arayı fark etti. Yüzleri arasında bir karıştan fazla mesafe yoktu.
"B-Ben-"
"Ne bok yapıyorsun, aptal?" Katsuki, tuttuğu eli bırakarak Eijirou'nun yüzünü ittirdi ve yataktan doğruldu, ardından uzun bir süre geçmeden ayağa kalktı. Bu sırada Eijirou, az önceki yakınlığın verdiği şaşkınlıkla, ona bakmaya devam ediyordu. "K-Kahvaltı..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
saudade》kiribaku
Fanfictiondünya omuzlarındayken ve sen dizlerinin üstüne düşerken bilirsin ki, aşk seni özgür kılacak. | five-shot | [ bakugou katsuki × kirishima eijirou ]